Fehmi Çalmuk Yazıyor: Soylu-Arslan Kavgasına FETÖ Bulaştı

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) “Şehirlerarası karayollarında gösteri ve yürüyüş düzenlenemez” hükmünü iptal etmesiyle yönelik İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun başlattığı tartışma FETÖ mücadelesine kadar uzandı. Soylu son olarak TGRT Haber ekranlarında “Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini ben FETÖ'den uzaklaştırdım, ihraç ettim” sözleri tartışmanın boyutunu değiştirdi. Soylu’nun Zühtü Arslan’a yönelik en önemli şifresi ise şu sözlerde saklı:  “Süleyman'ı şeytanlaştır, sayın cumhurbaşkanını kötü bir noktaya getirmeye çalış, hükümetteki başka birisini böyle yap. AK Partiyi despot bir parti olarak ortaya koymaya çalış” Soylu'nun bu sözlerle bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti ve Hükümet müdafaasında kendisini öne koyduğu anlaşılıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Başka Zühtü Arslan’a seslenerek  “Madem özgür bir ülkeyiz, ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı'na söylüyorum kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım sen var mısın?” sözleriyle başlayan tartışma hem hükümet hem de AK Parti cephesinde Zühtü Arslan dosyasını açmasına neden oldu. AK Parti/hükümet cephesinde Zühtü Arslan’ın Can Paker’in başkanı olduğu ve Soros tarafından desteklenen TESEV tarafından yürütülen “Türkiye’de Güvenlik Sektörü Almanak / 2005” projesinde “Hükümet” bölümünün yazımından sorumlu yazar olarak da yer alması ve FETÖ’nün hizmet hareketi olarak organize ettiği Abant Toplantılarında aktif görev alması gibi önemli notları içeren bir dosya hazırlandığı öğrenildi. FETÖ'nün kapatılan Zaman Gazetesi çalışanı firari Bülent Korucu’nun yazısındaki şu sözler yapılan tespitlerden: “Hatta Prof. Arslan birinci sırada gelir. Abant Platformu katılımcısı olması bile yeter. Gerçi o günler demokratlığın prim yaptığı zamanlardı. Zühtü Bey de Türkiye’nin en büyük anayasa hukukçularından Ergün Özbudun’un ekibinde demokrasi türküleri söylüyordu. Ergün Hoca, Arslan’ın iki büklüm temenna gösterisini izlerken ne hissetti acaba?Erdoğan'a Hakaret Ettiler                                                                                                             Edirne'de 19 Mart 2014 tarihinde AK Parti mitingi öncesinde Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) teşkilatının bulunduğu binanın camından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve AK Parti'ye yönelik ağır hakaretler içeren ifadelerin yer aldığı pankart sarkıtılıp slogan atılmıştı. Pankartın savcılık kararıyla indirilmişti. Olayın ardından haklarında kamu davası açılan 14 ÖDP'li, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) başvurmuştu.  AYM, haklarında kamu davası açılan ÖDP'lileri, ifade özgürlüklerinin kısıtlandığı gerekçesiyle 15'er bin lira manevi tazminatla ödüllendirmesi karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dönem avukatlığını da yapan AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya şunları söylemişti: “Anayasa Mahkemesi'nin kararı hatalı kabullere dayalıdır. Yargıtay, söz konusu kelimeleri suç saymıştır. Bu beyanlar doğrudan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a (o dönemin Başbakanı) yöneliktir. İfade özgürlüğünün sınırı diğer insanların şeref ve onurudur. Anayasa Mahkemesi'nin Kemal Kılıçdaroğlu kararı ile bu karar taban taban zıttır. Anayasa Mahkemesi hatalı yorum yapmıştır." Bu tartışmaların yanında AK Parti kulislerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM Başkanı Arslan’a yönelik tepkisini “Bana Bak Zühtü diyeceğim” sözleri tartışılıyor. Anayasa Mahkemesi’nin İnfaz düzenlemesi gibi kritik kararları öncesinde başlayan tartışma İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun son açıklamasından sonra yeni bir boyut kazanacağı kesin. Soylu TGRT Haber ekranlarında Zühtü Arslan’ın Polis Akademesi Başkanı olduğu dönemle ilgili açıklamaları şu şekilde:  Geçmişine Bak Zühtü Arslan “Anayasa Mahkemesi Başkanımız polis kademesi başkanıydı” diyerek konuşmasını sürdüren Bakan soylu, “Anayasa Mahkemesi başkanımıza bir kabahat buluyor değilim ama bir tespiti ortaya koyuyor. Aldığı komiser yardımcılarının yüzde 41'ini ben FETÖ'den uzaklaştırdım, ihraç ettim. Demek ki devlete adam alınırken dikkat edilmesi lazım. bakın ben bilerek aldığı şöyle yaptı falan demiyorum. Bir şey iptal ederken 50 yıl geçmişine bakmana gerek yok. 9-10 yıllık bir geçmişe bakarsan, başka bir şey daha var, esas itibariyle Erzurum Üniversitesiyle yapılan bir protokol var. Bir takım polis memurlarının direk olarak amirliğe geçmelerini temin edecek, o daha büyük bir felaket ve biz hala o sınavlara çalışıyoruz. Allah'ınızı severseniz, bunları bu ülke yaşadı, bizim olmamıza gerek yok biz bu ülkenin evladıyız. Bu ülkenin başına bir daha bu felaketi nasıl getirelim. Gelsin mi? bu kadar tecrübe elde ettik. Bu nesil 30'la 70 arasındaki nesil bu ülkede her şeyi gördü ya. Yokluk, terör, anarşi gördü.

Süleyman’ı Şeytanlaştır Amerika'nın parmak sallamalarını gördü. Bizden sonraki nesiller niye görsünler. Bu tecrübeleri hep beraber bir araya getirmek varken, ilmin kibrine kapılmamak varken, siz ne görüyorsunuz. Ben bu ülkenin düşmanı mıyım? Fikir almak için sorman gerekiyorsa sor ya, hakimler bile tanık arıyorlar. Derdiniz ne diye soruyorlar. Biz bakın Türk yargısı şu anda büyük ve başarılı bir sınav veriyor. FETÖ soruşturmaları dahil herkes elini altına sokuyor, ben ne diyebilirim onlara. Bu gün uyuşturucu da terörde, asayişte, bu ülkenin huzuru ve güvenliği için geldiği bir noktaya bakalım. Süleyman'ı şeytanlaştır, sayın cumhurbaşkanını kötü bir noktaya getirmeye çalış, hükümetteki başka birisini böyle yap. AK Partiyi despot bir parti olarak ortaya koymaya çalış” dedi.

  İki Büklüm, Temenna !

FETÖ'nün kapatılan Zaman Gazetesi çalışanı firari Bülent Korucu’nun bu fotoğraf ile birlikte kaleme aldığı  “Sözlerine kandım Zühtü”  (www. Medium.com) başlıklı yazısı şu şekilde: “AYM de iki üyesini arenada kurban vererek bağlılığını göstermişti. Kendi üyelerinin hukukunu koruyamayan, kanunlara aykırı soruşturulmalarına ses çıkarmayan, ‘delile gerek yok kanaate göre karar verdik’ diyerek üyeliklerini sonlandıran mahkemeden adalet beklenir mi? Alparslan Altan ve Erdal Tercan’ın tutuklanmasına yol açan bahaneler ‘irtibat, iltisak’ her üye için uydurulabilir. Hatta Prof. Arslan birinci sırada gelir. Abant Platformu katılımcısı olması bile yeter. Gerçi o günler demokratlığın prim yaptığı zamanlardı. Zühtü Bey de Türkiye’nin en büyük anayasa hukukçularından Ergün Özbudun’un ekibinde demokrasi türküleri söylüyordu. Ergün Hoca, Arslan’ın iki büklüm temenna gösterisini izlerken ne hissetti acaba? Uzun tutukluluk için dilekçe veren vatandaşın yazdıklarını dahi okumadan KHK İnceleme Komisyonuna havale eden, sonra da ‘pardon’ diyen bir Anayasa Mahkemesi ve onun üyeleri saygıyı hak ediyor mu? Olağanüstü Hal’in bütün hukuksuzluklarını aklamak için yetkisizliğini ilan eden bir mahkeme dikkate alınmaya değer mi? Kendine saygısı olmayan insanlara saygı duyulur mu?

Zühtü Arslan anayasa konulu makalelerini mahkemenin kalorifer kazanında yaksın. Bizi kandırdı başkaları yanmasın!”

Bakmadan Geçme