'1 Mayıs'ı Kendi Özel Günüm Gibi Görüyorum'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de düzenlenen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinliğinde konuşarak, " İETT'de işçi olarak hayata başlamış Cumhurbaşkanlığı görevine kadar gelmiş bir kardeşinizim. Bu bakımdan 1 Mayıs'ı kendi özel günüm olarak görüyorum." ifadelerini kullandı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları İETT İŞÇİLİĞİNDEN CUMHURBAŞKANLIĞI GÖREVİNE GELDİM İşçilerimizin alın terini kendi ideolojik istismarlarına karşı dimdik durarak bozduk. Son 10 yıldır ülkemizdeki tüm işçi konfederasyonlarımızla, sendikalarımızla, diğer işçi kardeşlerimizle hep birlikte 1 Mayıs'ı anlamına uygun olarak kutluyoruz. Eski dönemin kötü görüntülerini tamamen geride bıraktık. Kavga, gürültü, şu, bu neredeyse hiç yok. Belli kesim mutlaka ortalığı karıştırmak isteyecektir. Artık milletimizin bunlara en küçük bir itibarı kalmamıştır. İETT'de işçi olarak hayata başlamış Cumhurbaşkanlığı görevine kadar gelmiş bir kardeşinizim. Bu bakımdan 1 Mayıs'ı kendi özel günüm olarak görüyorum. ADALETİN OLMADIĞI YERDE ZULÜM VARDIR Bizde neredeyse bin yıllık bir birikim söz konusudur. İş olmazsa işveren olmaz. İşçi olmazsa da iş olmaz. İş, işveren ve işçi arasındaki bu birbirinin içine geçmiş ilişkiyi dikkate almayan yaklaşımlardan hayırlı bir gelişme çıkmaz. Kalkınmayı toplumun tüm kesimlerinin orantılı gelişmesi olarak görüyoruz. Adaletin olmadığı bir yerde zulüm vardır. Zulüm ise bizim inancımızda küfre eşdeğerdir. Çünkü Rabbimiz insanların eşyalarını yani mal ve ücretlerini eksik vermeyin buyuruyor. Peygamber efendimiz, işçiyi çalıştırıp da hakkını ödemeyenlerin kıyamet günü hasmıyım, ifadesini buyuruyorlar. EMEK KONUSUNDA ADALETİN TESİSİ İÇİN ÇALIŞTIK Sosyal barışı Batı çatışma üzerinden biz ise uzlaşmaya dayalı olarak inşa etmeyi esas alırız. Her alanda olduğu gibi emek konusunda da adaletin tesisi için çalıştık, mücadele ettik. Üretim ile alın terini, sermaye ile emeği birbirinden ayırmıyoruz. 31 Mart seçimlerinin ardından kimi belediyelerde sendika üyelerine veya işe giriş tarihine bakılarak ayrımcılık yapıldığına, hatta insanlarımızın işiyle aşıyla oynandığına dair üzücü haberler alıyoruz. Bu tür ayrımcılığı meşrulaştırmak için birçok yalana ve çarpıtmaya başvuruluyor. Bu kafa 28 Şubat kafasıdır. Birileri bu kafayı hortlatmaya çalışıyor. Biz hiçbir sendikaya kendi arka bahçemiz olarak bakmadığımız gibi kimsenin de sendikaları arka bahçesi haline getirmesine müsaade etmeyiz. ASGARİ ÜCRETİ YÜZDE 145 ARTTIRDIK Hükümete geldiğimizde demokraside, ekonomide, çalışma hayatında ciddi sorunları kucağımızda bulduk. Çalışanlarımızın sorunlarının çözümünü önceliklerimiz arasına aldık. Kamu ve özel sektörde işçi alımları büyük ölçüde durmuştu. Taşeron uygulaması sömürü haline getirilmiş çalışma barışı bozulmaya yüz tutmuştu. Zorunlu tasarruf ve konut edindirme adı altında çalışanlardan kesilen paraların akıbeti belli değildi. İş sağlığı güvenliği uygulamaları sözü bile edilmeyen lüks olarak görülüyor. Hemen kolları sıvadık ve tüm bu sorunları teker teker çözecek adımları attık. Asgari ücreti nominal olarak yaklaşık yüzde 1000 reel olarak yüzde 145 yakın oranda arttırdık. MEMURLARA TOPLU SÖZLEŞME HAKKI BİZİM DÖNEMİMİZDE GETİRİLDİ Kamuya hizmet veren taşeronda çalışan işçilerin tüm haklardan yararlanmasını temin ettik. 950 bin işçiye kadro vererek sorunu kökten çözdük. Kayıt dışı çalışma sorunu tamamen çözülememiş olsa da neredeyse iki kata yakın iyileşme sağlanmıştır. Memurlara toplu sözleşme hakkı bizim dönemimizde getirilmiştir. İş Sağlığı ve Güvenliği bir reform mahiyetindedir. Sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında toplayarak herkesin aynı kalitede hizmet alabilmesini temin ettik. Darbe döneminin mirası olan kılık kıyafet yönetmeliğini değiştirerek ayrımcı ve baskıcı uygulamalara son verdik. Türkiye'nin en büyük gücü milletimizin birliği ve beraberliğidir. Bugüne kadar ülkemize ve milletimize yönelik tüm saldırıların üstesinden bu sayede gelmeyi başardık.