30 Ağustos Hutbe Tartışması Sürüyor

Yazar  Osman Şahin, geçtiğimiz 30Ağustos tarihinde okunan Cuma hutbesinde   Mustafa Kemal Atatürk'ün isminin okunmaması nedeniyle çıkan tartışmalara son noktayı koydu. Şahin'e göre Atatürk çıkardığı bir kanunla  kendi ismi başta olmak üzere kişi isimlerinin Cuma hutbelerinde okunmasını kanunla yasakladı. " Harp-İş Camiinde de benzer bir olay vuku bulunca,  Atatürk tarafından hutbeler hakkında yayınlanan “Kararname”yi paylaşmak başa düştü. " diyen Şahin'e göre "Mustafa Kemal  veya diğer  komutanların isimlerinin hutbelerde zikredilmemesinin sebebi Atatürk’ün bizzat yayınladığı bu kararnamedir." Osman Şahin'in www.dünyabulteni.net sitesinde yayınlanan yazısında şu hususlar belirtiliyor: "Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Dahiliye Vekaletine (İçişleri Bakanlığına) oradan da  “Acele” kayıtlı şifre telgraflarla valiliklere gönderilmiş kararnamede Atatürk, “Bundan sonra hutbelerde (kendi ismi dahil) isim zikredilmeksizin “millet ve cumhuriyetin saadet ve selametine dua edilmesini” istiyor. Yani bu tebligattan sonra hutbelerde halifenin yerini millet ve cumhuriyet alıyor. Atatürk isteseydi kendi ismini istisna tutabilirdi. İstemedi. Çünkü kendi ismi hutbede okununca belki İslam dünyasında halife olarak anlaşılacaktı (ki öyle biliniyordu ve yeni halifenin eli güçlensin diye milyonlarca altını yardım olarak göndermişlerdi). Halifelik kaldırıldığına göre hutbelerde isim okuma geleneğinin de kaldırılması lazımdı. Mülki İdare  Amirleri de talimatı doğru anlamış ve emri müftülüklere bildirirken “su-i tefsirata meydan vermemek için azami dikkat edilmesini ve başka isimlerin anılmamasını” istemişlerdir. Atatürk hutbelerde hiç kimsenin isminin zikredilmesini istemedi. Diyanet İşleri Başkanlığı ise müftülüklere bu çerçevede  gönderdiği talimatlarda hutbenin içeriğinin nasıl olması gerektiğini duyurdu. Bilindiği üzere, eskiden hutbeler hayatta olan halifeler adına okunurdu. Yani halifenin ismi anılarak dua edilirdi. İttihat ve Terakki Partisinin iktidar günlerinde ise 'bazı camilerde halifenin ismi kısık sesle okunuyor' dedikoduları başladı.Öyle ki bu durum şikayetlere konu edildi.  (BCA Y.MTV. / 32 - 5 ). (Demek ki halifelik 3 Mart 1924 tarihinde değil yıllar önce kaldırılmıştı). 3 Mart 1924 tarihinde ise resmen kaldırılınca  Atatürk, bir gün sonra onayladığı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile  hutbelerde hiç kimsenin adının anılmamasını  tamim ederek hutbelerde gelenek haline gelmiş  isim zikretme konusuna netlik kazandırdı. Kararname  2 gün sonra Türkiye’nin her tarafında uygulanmaya başlandı. Kararnamede Başbakan İsmet Paşa ve 10 vekilin de (Bakan)  imzası var. Hükümet listesinde dikkat çeken husus bir hafta önce var olan Şeriye ve Evkaf  Vekaleti’nin bulunmamış olmasıdır. Bu iki Bakanlığın Şeriyye kısmı Diyanet İşleri Başkanlığına, Evkaf kısmı ise Vakıflar Genel Müdürlüğüne devrolunmuştu. Peki bu kararnameye rağmen 80 yıl sonra bu tartışmalar neden çıktı? Atatürk’ün büyük devrimler yaptığı 1923-1928 tarihleri arasında yayınladığı kararnameler, talimat ve yazışmalar Osmanlıca harflerle yazıldığı için 6 senelik o hareketli döneme dair  ayrıntılı bilgiler yeni nesil tarafından (alfabenin değişmesi sebebiyle)  anlaşılamadı. Malum bir olaydan veya nesneden uzaklaştıkça ayrıntılar yavaş yavaş  görünmez olur. Atatürk’ün vefat tarihinin üzerinden 80 sene geçti. Nutuk dahi değişen dil ve sadeleştirmelerle anlaşılmayan bir eser haline geldi. Haliyle yeni nesil Atatürk’ü günümüz yazarlarının anlatmak istedikleri şekilde tanıdı. Belki de para kazanmak için (tarikat liderleri de)  Atatürk hakkında kitaplar yazmaya başladı. Oysa Atatürk Mevlevilik hariç bütün tarikatlara Cumhuriyetin ilanından sonra mesafe koymuştu. Milli Mücadele sırasında ve daha önceki yıllarda Bitlisli Nakşibendi Şeyhi Abdulbaki Küfrevi ile işbirliği yaparak doğudaki Ermeni-Rus saldırılarını def etmiş idi. Ancak Cumhuriyetin ilanından sonra ilişkiler eski seyrinde yürümedi. Atatürk’ün hayatını kaleme alan yazarlar hutbe hakkındaki kararnamesinden nasıl haberdar olamaz? Doğrusu hutbelerin okunması sırasında hatibe müdahale etme cesareti de bu kitapların yayınlanmasından sonra başladı.  Atatürk Cumhuriyeti ilan etmeden yaklaşık 10 ay önce  6 Şubat 1923 tarihinde Balıkesir’de  hutbe okumuştu, ancak Cumhurbaşkanı olduktan sonra kendi ismi dahil kimsenin isminin hutbelerde zikredilmesini istemedi. İşte belgesi. (*) Atatürk’ün bu kararnameyi yayınlamasının tarihi de manidardır.  5.3.1340. (Miladi 5 Mart 1924). Yani halifeliğin kaldırıldığı tarihten bir gün sonra. Belki o  günkü şartlarda  halk arasında “halifeliği devraldı” gibi bir kanaat yayılabilirdi. Bu algıyı da çağrıştırmamak için hutbede kendi isminin veya herhangi bir ismin hutbede anılmasını istemedi.  Demekki, bir asırdır Mustafa Kemal  veya diğer  komutanların isimlerinin hutbelerde zikredilmemesinin sebebi Atatürk’ün bizzat yayınladığı bu kararnamedir. Camilerde imamlara bağıranlar bu ince ayrıntıyı bilmiyorlar. İlginçtir valiler ve kaymakamlar da talimatı müftülük ve hutebaya (din görevlilerine) tebliğ ederken herhangi bir su-i tefhime yer verilmemesini özellikle bildirmişlerdir. Yıllar sonra gelişen olaylar da Atatürk’ün bu kararnamesinin doğru bir karar olduğunu göstermiştir. Eğer bu kararname olmasaydı murur-ı zamanla bazı din görevlileri muhtemelen Gazinin ismini zikredecek,  bazıları zikretmeyecek ve camilerde  (Harb-İş  ve Fatih Camilerindeki gibi)  toplumu karşı karşıya getiren tartışmalar yaşanacaktı."   -53- Bihi (Bismihi- Allahın adıyla) KARARNAME TÜRKİYE CUMHURİYETİ Başvekalet Kalem-i Mahsus Müdüriyeti Adet (Sayı) 316 Badema (bundan sonra) hutbelerde isim zikredilmeksizin “millet ve cumhuriyetin selamet ve saadetine” dua edilmesi takarrur etmiş ve bu kararın bilcümle vilayetlere tebliği dahiliye vekaletine havale edilmiştir. 5.3.1340 Türkiya Reis-i Cumhuru Gazi Mustafa Kemal İmza Başvekil  (ve Hariciye Vekili        Müdafaai Milliye Vekil      Dahiliyye Vekili                  Dahiliyye Vekili İsmet İnönü) – İmza                        (Kazım Özalp)     İmza      (Ahmet Ferit Tek)               (Mehemet Seyit Bey) Maliye Vekili                                 Maarif vekili                  Nafia Vekili                  Ziraat Vekili   Ticaret Vekili (Mustafa Abdulhalik Renda)         (İsmail Safa Özler)            (Süleyman Sırrı Aral)          ?           (Hasan Saka) İmza                                                İmza Sıhhiye ve                                      Mübadele İmar ve İskanVekaletii Vekili Muavenet-i İctimaiyye Vekili       (Mustafa Necati Uğural) (Refik Saydam)                                İmza İmza 7 Mart 1926 Cuma günü Amasya’nın Gümüşhacıköy Kaymakamlığından İlçe Müftülüğüne gönderilen  Kararnamenin anında uygulanmasıyla ilgili 9 sayılı yazı örneği. “ Dünkü gün tebliğ edilen kanun mucibince Büyük Millet Meclisi Âlisince Halifenin hal’i ve makam-ı hilafetin  ilgası dolayısıyla  okunacak hutbelerde  millet ve Cumhuriyetin selamet ve saadetine dua edilmesi cümle-i emir ve tebligattan bulunmuş ve keyfiyet nevahiye de (Nahiyelere de) tebliğ edilmiştir. Merkez ve mülhakattaki bilcümle hutebaya (hatiplere)  keyfiyetin hemen tebliğ ve tenbihiyle  beraber bugünkü hutbede ber vech-i emr u iş’arda (talimattaki gibi)  dua edilmesinin ve başkaca  yanlışlığa ve su-i tefsirata  meydan verilmemesinin lisan-ı münasiple  iblağı ve bu babda bizzat nezaret ve murakabede  bulunulması (bizzat bütün camilerde nasıl murakabe edecekse) ehemmiyetle temenni olunur efendim. Kaymakam  / İmza    7 Mart 1340                               Ezanî   Saat 4  

Bakmadan Geçme