İstanbul Okan Üniversitesi Tuzla Kampüsünde düzenlenen "Hukuk ve Ceza Yargısında Yargıtay Kararlarında Kanun Yolları" konferansında konuşan Cirit, bölge adliye mahkemelerinin (istinaf) dünyada bir tek Türkiye'de olmadığını anlattı. "Bütün ülkelerde istinaf vardı. Bizde de 1924 yılında kaldırılmıştı. Osmanlı döneminde üçlü denetim sistemi yani istinaf vardı. Ama 1924 senesinde istinaflar kaldırıldı. İkili bir denetim sistemi getirildi." diyen Cirit, istinafın FETÖ'nün hain darbe girişiminden hemen sonra 20 Temmuz 2016'da yeniden faaliyete girdiğini hatırlatarak, yasası 2004'te hazırlanmış olmasına karşın faaliyete girmesinin 12 yıl aldığını kaydetti. Cirit, "Yargıtayımızın nitelikli ve kıdemli hakimlerimizin, özellikle o dönemde FETÖ sonrası kurulan sistem nedeniyle 2 bin 576 kişisini büyük oranda bölge adliye mahkemelerine, Hakimler Savcılar Kuruluna ve adalet teşkilatına gönderdik. Böylece istinafların kurulmasında da önemli bir katkımız oldu." ifadelerini kullandı. ULUSLARARASI YATIRIM Cirit, iyi işleyen bir düzenin, iyi işleyen bir hukukla olacağını dile getirerek, "Biz maalesef öz sermayemizle Türkiye olarak kalkınmamızı sağlayamıyoruz. Yabancı sermayenin muhakkak ülkeye gelmesi ve gelişmemize katkı sağlaması gerekir. Yabancı sermaye de geldiğinde önce baktığı şey iyi işleyen bir hukuk sistemi olup olmadığıdır." dedi. İstinaflar 2016'da faaliyete girdiğinde Türkiye'de 12 bin hakim savcı olduğunu kaydederek, "Bu son derece üzücü bir konu. 4 bin hakim ve savcı bu örgütün üyesi olmaktan dolayı yargılandılar ve atıldılar. Bir çoğu hakkında da ceza verildi. Bu arada 12 bin olan hakim savcı sayısı 8 bine indi. Bin de emeklilik ve başka nedenlerle ayrılma nedeniyle bu sayı 7 bin kaldı. Şu anda 21 bin hakim savcımız var. Yani teşkilata girenlerin üçte ikisi, yani 14 bini 15 Temmuz 2016'dan sonra teşkilata girmiş 1 yıl ve 3 yıl arasında kıdemli olan hakimlerimizdir. Ama biz çok çalışmak suretiyle yargıyı, adaleti gerçekleştireceğiz. Adalet her şeyimiz." İsmail Rüştü Cirit, istinafların Türk hukuk sistemi için önemli bir milat olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: "Halen başta kanun çalışmaları olmak üzere çeşitli meselelerle kanun yolu denetimine ilişkin hususlar, kanun koyucu hukukçuları ve toplumu meşgul etmeye devam etmektedir. Özellikle kamuoyunda sıklıkla üzerinde durulan basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili davalar, bu konu ile ilgili bu günlerde günceldir. Özellikle birinci yargı paketinde bu konuya Yargıtay denetimi açmak suretiyle bu konu açılmıştır." Bir hukuk düzeni kurmanın, her konuda güçlülerin zayıfları istismar etmesine mani olmak olduğunu kaydeden Cirit, "Hukuk sistemi hakların normatif düzeyde korunmasıyla oluşturulur. Bu sebeple en gelişmiş hukuk sistemi, hakları en çok koruyan hukuk sistemidir. Günümüzde toplumların gelişmişlik düzeyleri ekonomik ve siyasi bakımdan elde edilen başarılardan çok, insan hakları duydukları saygıyla ölçülür." ifadelerini kullandı. Cirit, iyi işleyen bir yargı sistemiyle insan haklarının korunması arasında yakın bir ilişki bulunduğunu kaydederek, "Bilindiği üzere tarihsel ve kurumsal olarak yüksek mahkemelerin hukukun tüm ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamak ve hukuki denetim yapmak gibi 2 temel işlevi vardır. En üst derecede yüksek mahkemeleri karakterize eden asıl unsur hukuki denetim yapmanın ötesinde hukukun ülkede eşit şekilde uygulanmasını sağlamaktır." değerlendirmesini yaptı. "BU RAKAM DOĞRU DEĞİLDİR" "Adalet duygusunun gevşediği ve önemini kaybettiği dönemlerde toplumların nasıl bir çöküş yaşadığını tarih bir çok kez bize tekrar etmiştir" diyen Cirit, bu nedenle Yargıtay'ın en önemli görevi ve topluma karşı sorumluluğunun hukuki güvenliği, kanun önünde eşitliği ve hukuki öngörülebilirliği sağlamak amacıyla içtihat birliğini sağlamak olduğunu vurguladı. Yargıtay Başkanı Cirit, kanunların yurdun bir kısmında farklı, diğer kısmında farklı uygulanması halinde bunun doğrudan doğruya bir hak ihlali olduğunu ifade ederek, bu şekilde kanunen eşitlik başta olmak üzere hukuki öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkesinin de ciddi bir şekilde zedelenmiş olacağını dile getirdi. Cirit, yargıya güvenle ilgili söyleyeceği sözler olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bir çok yerde bana mal edilen 'yargıya güven yüzde 70'lerden, yüzde 30'lara düştü' meselesini, ben bir toplantıda bir HSK başkanvekilimiz bunu ifade ettiğinde buna cevaben dedim ki; 'Çünkü alternatif ihtiyari arabuluculuk ve ihtiyari tahkim çözümleri varken kimse bunlara gitmiyor, herkes mahkemede meselesinin çözülmesini istiyor.' Bu rakam doğru değildir. Son yıllarda özellikle, 2008 ve 2013 yılları arasında yargıyı ele geçiren FETÖ çetesi, hukuku silah gibi kullanmak suretiyle, 5 milyona yakın insanı yasaya aykırı olarak dinlemek suretiyle, bütün tedbir kararlarında hukuku bir silah gibi kullanmak suretiyle, önemli hukuk davalarının çözümünde gösterdikleri rollerle birlikte, yargıya güven gerçekten ciddi bir şekilde düşmüştü. Şimdi bunların getirmiş olduğu bir yıkıntıyla birlikte, çok genç bir kadromuz olmakla birlikte, biz çok daha fazla çalışarak daha iyi bir adalet sistemine doğru, işleyen bir adalet sistemine doğru ilerleyeceğiz." Mayıs ayında açıklanan yargı reformu stratejisinin adalet alanında atılan önemli bir adım olduğunu vurgulayan Cirit, sözlerini, "Hakimlere coğrafi teminat sağlanması hiç şüphesiz yargı bağımsızlığını güçlendirecektir. Ancak bir veya bir kaç değişiklik paketiyle yargıya ilişkin her meselenin çözüleceği ile ilgili bir algı da doğru değildir. Kamuoyunda aşırı bir beklenti oluşması, halkın yargıya olan güvenini uzun vadede olumlu etkilemeyecektir. Karar vericiler olarak bu konuda ihtiyatlı olmak zorundayız." diye tamamladı. Okan Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Bekir Okan da hukukun herkese gerekli olduğunu vurgulayarak, "Bizim hukukumuz eğer ciddi şekilde çalışmazsa, sonuçlarını alamazsak Türkiye hiçbir yere gidemez. Ne yabancı sermaye gelir, ne ekonomik yönden büyüyebiliriz, ne de insanlar sağlıklı ve mutlu olabilir. Dolayısıyla hukuk çok önemli. Çözüm bulmada hep birlikte el ele verip çalışmamız gerektiğine inanıyorum." diye konuştu. Konferansa İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanı Murat Boylu, İstanbul Bölge Cumhuriyet Başsavcısı Metin Sarıhan, Anadolu Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Kurtuluş Aksoy ile Yargıtay üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.