Esnafın canhıraş vaziyeti iktidarı götürür!

Esnaf konusunda tarihi uyarı: Birçok yönden başarılı olan devletimizin halkın belkemiği olan büyük esnafa böylesine mağduriyet yaşatması çok ciddi bir gaflet olduğundan, zaten kritik bir dengede olan iktidarına mâl olabilir. Bu nedenlerle en kısa zamanda, devletimiz büyük esnafa da mutlaka şefkat elini uzatmak zorundadır.

A. Raif Öztürk, Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yapan, 30 yıldır da Öz Emek Spor Ltd. Şirketi ile ticaret hayatının içinde olan bir münevver.

Dost Beykoz yazarı olan Öztürk “Esnafın bugünkü acıklı ahvali ve fırsatçılıklar” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

A. Raif Öztürk’ten esnaf politikaları konusunda hükümete tarihi uyarılar geldi.

‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden Öztürk, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi.

1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olarak biliniyor.

2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler veren Öztürk’ün o tarihi yazısı:

Esnafın bugünkü acıklı ahvali ve fırsatçılıklar

Bu önemli konuya girmeden önce, İslâm ahlâkıyla yetiştirilmiş olan esnafın ahvalini bir hatırlayalım. Tâ ki bizlere ışık tutacak olan değerlendirmeyi, kolaylıkla yapalım…

Bildiğiniz bir olay, fakat yeri geldiği için tekrarda fayda var:

Fatih Sultan Mehmet, sabahın erken saatinde kıyafet değiştirip esnafı teftiş etmeyi murad eder. Dükkânını yeni açmış olan bir bakkaldan zeytin, peynir, bulgur, patates, soğan, ekmek vs. ister. Bakkal sadece birisini vererek, diğerlerini dükkânını yeni açmış olan diğer sokaktaki bakkaldan almasını tavsiye ederek, hoş âmedî ile uğurlar. O bakkala gidince, o da sadece birini verir ve bir başka bakkala havale eder. Bu ahvâl böyle devam edince teftişi bitiren Sultan Mehmet; “Yâ Rabbi ben birbirileriyle böylesine dayanışmalı bir halkım ile sadece İstanbul’u değil, birçok fetihler yaparım” der…

Yeri geldikçe arz ettiğim bir başka olay da SADAKA TAŞI gerçeğidir. Daha 150-200 sene öncesine kadar yürürlükte olan sadaka taşları, sadece İstanbul’un 160 merkezî bölgelerinde faaliyet gösteriyordu. Zenginler zekât ve sadakalarını, akçe, gümüş veya altın olarak bu oyuk taşlara bırakıyordu. Yoksul ve fakirler de bu taşlara gelip, sadece bir-iki günlük ihtiyaçlarını alıp, “diğerleri başka muhtaç kişiler içindir” diyerek oradan ayrılırlardı. Bu 160 yerdeki sadaka taşlarında her zaman para ve altın bulunur ve herkeste var olan ‘Allah cc korkusu ve Ahrette hesaplaşma bilinci’ nedeniyle, hiç kimse tarafından istismar edilmezdi…

Bu fitne ve rezalet asrında, bu gerçeklere inanmak bile çok zor, değil mi?

Bu girizgâhtan sonra özellikle yüksek tahsillilerin, bankamatiklerdeki kart kopyalama tuzaklarına, çiftlikbanklar, saadet zincirleri, telefonlarla kendilerini savcı, vali veya emniyet âmiri olarak tanıtarak, halkı dolandırmalara, hatta çeşitli sinsi tuzaklarla ülke genelindeki gasplara hiç girmeyeceğim.

Saman altından su yürütürcesine fırsatçılıklar yaparak, şu pandemi döneminde halkın en çok muhtaç olduğu tüketim maddelerini stoklayıp, fahiş fiyatlarla halka sunan şebekeleri de herkes apaçık görmeye başladı.

Hali vakti iyi ve tuzu kuru olanların; pandemi sebebiyle perişaniyet yaşayan ve iflas etmemesi için, kira getirisi olan gayrimenkullerini yarı değerine kapma fırsatçılıklarına da girmeyeceğim…

Ben özellikle ESNAF kardeşlerimizin mal aldıkları üreticilerin veya toptancıların ticarî ahlâksızlıklarını ifşa edeceğim. Diğer yandan da halkın, pandemi sebebiyle sadece gıda, sağlık ve mübrem ihtiyaçlarına odaklanması sebebiyle mağazaların sinek avlamalarını, hatta haftanın en verimli Cumartesi-Pazar günleri zorunlu kapalı kalması sebebiyle ciroları %50’nin altına düşen mağdurların ahvâlini arz edeceğim.

Üreticiler ve toptancılar; bayilerine olan satışların azalmasını bahane ederek, şu pandemi döneminde İNTERNET SATIŞLARINA kendileri başladılar. Üstelik te bayiine veya mağazalara toptanda 100 TL’SINA verip, internette 110 TL’a sattırdığı bir malı, kendi internet sitelerinde sadece 90 TL’SINA satmaya başladılar.

Özellikle son senelerde internet satışları, mağazaların da can simidi gibi imdatlarına yetişmişken, hem mağazalarındaki satışlarını çok çok düşürdüler.  Hem de esnafın internet satışlarını SIFIRA DÜŞÜRÜP, kendi bayilerini çökerttiler.

İşte bu FIRSATÇIKLIK ve BENCİLLİK nedenleriyledir ki esnafın bir kısmı iflas ederken, diğer kısmı ise aşırı borçlanmalardan dolayı maalesef kan ağlıyor.

Devlet yardımları küçük esnaf için bir nebze çözüm oldu da büyük esnaf için aynı orandaki yardımlar, sadece birkaç hafta için faydalı olabildi. Oysa bu pandemi süreci birkaç hafta değil ki, tam bir seneyi geçti. Bu süre içinde esnaf yâ iflas bayrağını çekti. Veya iflâh olmayacak kadar dehşetli BORÇ BATAĞINA saplandı…

Bu bilgiler asla tahmin veya yorum değildir.

Bizzat birçok ciddi araştırmalarımın neticesi ve yakinen takip ettiğim oğlumun ve damadımın işlettiği mağazaların teknik raporlarındandır.

Paket servis, ayakta yeme ve motokurye usulü çalışan BÜFELER, LOKANTALAR veya restoranlar bile “BİTTİK-TÜKENDİK” diye feryat ettiklerine göre, panik durumlarda mutlaka terk edilen diğer malzeme satış mağazalarının ahvâlini, siz düşününüz.

Bir seneden beri okulların kapalı olmasını, sokağa çıkış yasaklarını, sağlık ve ölüm endişelerinin pompalandığını ve halkın kendisini alışverişe kapattığını da bunlara ilâve ediniz.

Birçok yönden başarılı olan devletimizin; halkın belkemiği olan büyük esnafa böylesine mağduriyet yaşatması çok ciddi bir gaflet olduğundan, zaten kritik bir dengede olan iktidarına mâl olabilir. Bu nedenlerle en kısa zamanda, devletimiz büyük esnafa da mutlaka şefkat elini uzatmak zorundadır.

Yazının tamamını okumak için tıklayın

 

Bakmadan Geçme