Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP MKYK'sının büyük çoğunlukla 'CHP'yle koalisyon kuralım' dediğini belirtti. Davutoğlu "Koalisyon yürüseydi 15 Temmuz gibi yaşanan o acı olaydan önce tedbirler alınabilirdi" iddiasında bulundu. Davutoğlu, 'davanın ferdiyim' tartışmasıyla ilgili ise "Dava benim elimde şimdi. Ben davayı bırakmadım Ak Parti davayı bıraktı" ifadelerini kullandı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, AKP’de ayrılış süreci, 7 Haziran 2015 seçimlerinde CHP’yle koalisyon görüşmeleri ve eski partisi içinde yaşananlarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Habertürk’te Fatih Altaylı’nın sunduğu Tek Tek Özel programına konuk olan Davutoğlu “Cumhuriyet Halk Partisi’yle anlaşmanız halinde, Kemal Kılıçdaroğlu ile anlaşıp kabineyi kurduğunuz takdirde güven oyu alır mıydınız?’ sorusuna şu yanıtı verdi: "Alırdık ama sonrası ne olurdu ondan emin değilim. İradesi güçlü bir insanım. Yetkiyi aldığım konuda hiç tereddüt göstermem." "Dışişleri bakanıyken, başbakanken, başdanışmanken sonuna kadar yetkiyi kullanırdım. Zaten başbakanlık yetkimi kullanmama engel olunduğu zaman ayrıldım." MKYK onayı vermiş "Yetkimi kullanmakta hiç tereddüt etmem ama herkes bilir ki ben kurumsal akılla davranırım. 7 Haziran seçimlerinden sonra MKYK’yı topladım. AK Parti MKYK’sı büyük çoğunlukla ‘Cumhuriyet Halk Partisi’yle koalisyon kuralım’ dedi." "Sayın Cumhurbaşkanı bana yetki verdi 1. parti olarak. Sayın Kılıçdaroğlu’yla görüştükten sonra… 10 yılların biriktirmiş olduğu bir şey var." "İstikşafi tabirini kullandım. Diplomaside kullanılan bir tabir. Birbirimizi daha yakından tanıyalım ve sağlam bir temel atalım diye. Ve çok iyi bir döküman oluştu orada." Neden kurulamadı? Koalisyonun neden kurulmadığına açıklık getiren Davutoğlu şunları söyledi: "Kendi partimin içinde bana karşı bir hareketlenme başladı kongrede Eylül’de. Şunu fark ettim. İki tarafın da tabanları çok yatkın değil. Kemal bey de kendi tabanından tepki altında. Bizim tabanda da on yılların uzaklaşması dolayısıyla karşılıklı güvensizlik hali var." "Yukarıda anlaşıp tabana yayamazsanız bir müddet sonra kendi tabanınızla çatışmalar doğar. Birtakım o anlamda tepkiler geldi. Kurmuş olsaydık da Sayın Cumhurbaşkanının daha sonra kendisinin en yakın arkadaşı olan ve onun için 2008’de siyasete girmiş olan bana 1 Kasım sonrasında tutumuna baktığınızda, muhtemelen o koalisyon da yürümezdi." "Cumhurbaşkanının tutumu dolayısıyla. Bir uyum problemi çıkardı. Bütün Bakanlar Kurulu kararı nihayetinde Cumhurbaşkanı imzasından geçecek. Ben o zaman da seçim kaybetmiş, bir de ülkeyi bu şekilde bırakmış krizlerle… Arada o krizi benim yönetmem gerekecekti." "Yönetirdim. Ama gördüm ki çok rahat yürüyebilecek bir ilişki biçimi değil. Kurulsa ve kurumsal şekilde bu yürüseydi 15 Temmuz gibi yaşanan o acı olaydan önce tedbirler alınabilirdi belki. O zaman gördüm ki şunu göstermem gerekiyor kendi partime: Biz seçime gireriz ve kazanırız. Açık söyleyeyim herkes sahip çıkar, 1 Kasım 2016 seçimi o gün başında bulunduğum kadrolarla birlikte bizim zaferimizdir." Teslim oldu mu? Başbakanlık görevini bırakmasıyla ilgili ‘Neden kolay teslim oldunuz’ sorusuna Davutoğlu, “Kolay teslim olmadım. Size kolay geliyor ama perde arkasında öyle değil” yanıtını verdi ve “O günlerde bırakmak orada kalmaktan daha cesurca bir hareketti. Korktuğum için değil cesaret gösterdiğim için bıraktım. Tarih okumuş biriyim. Böyle bir makamdan ayrıldıktan sonra insanlar hakkında neler yapılabileceğini bilecek kadar tarih bilirim” yanıtını verdi. Liste hamlesi Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; "O koltuğun kendisi anlamlı olmadı benim hiçbir zaman. Onun için çok rahat bıraktım. Ama kolay olmadı. 7-8 Eylül 2015’te Yüksekova’da 16 şehidimiz vardı. Iğdır’da 14 şehidimiz vardı. 12 Eylül’de 1 hafta sonra bizim kongremiz vardı. Ben bıraktım partiyi şehitlerimizi defnettim. O sırada benim arkamda bana karşı listeler hazırlandı." "Bana ‘ihanet’ suçlaması yapanlar vicdan muhasebesi yapsınlar. Bir başbakan çoğunluğa sahip olmadığı olağanüstü bir dönemden geçerken, şehitlerini defnederken, Ankara’da kendi partisi içerisinde birtakım insanlar mevki makam mücadelesi vermeye başladılar." "O zaman direndim. Bırakmadım. Fedakarlık ederek direndim. Hepsi benim arkadaşım diye. Aynı isimlerin 9 ay sonra benim aleyhime hiç ortada olmayan bir gerekçeyle imza toplayacaklarını düşünemedim." “Baronlara karşı…” “Başbakan olarak kalırdım. Ama bu sistemin düzelmesi lazım dedim” ifadelerini kullanan Davutoğlu şöyle devam etti: "Şimdi Gelecek Partisi’ni kurmamın gerekçeleri neyse o zaman aynısıydı. Siyasi etik yasası çıkaracağım dedim. Olmaz dediler. Çıkaracağım dedim ve meclise gönderdim siyasi etik yasasını. Cumhurbaşkanı imzası gerekiyordu. 23 Nisan’da meclise gitti. Bana karşı operasyon ondan sonra başlatıldı." "Şeffaflık yasası dedim. Birtakım imar baronlarını karşıma alacak şekilde imar yasası dedim. Yolsuzlukların hepsine karşı mücadele başlatıyoruz dedim. Ak Parti’yi bütün bu kibirden, nefsten, şatafattan koparmak üzere siyasi etik kurulu kurdum Ak Parti içinde. Hediye almayı yasakladım." "Hediye almak kanun açısından da suçtur, etik olarak doğru değildir, dini olarak da doğru değildir. Hz. Peygamber’in zekat memuruna söylediği ‘Evinde oturuyor olsan sana bu hediyeler verilecek mi’ uyarı benim yüreğimdeyken…." ‘Davanın ferdi' tartışması Kendisine AKP’den ayrıldığında, ‘Ölünceye kadar bu davanın ferdiyim’ sözleri hatırlatılan Davutoğlu şu yanıtı verdi: "Hala bu davanın ferdiyim. Dava benim elimde şimdi. Onlar davayı bıraktı. Bu dava şeffaflıktır Gelecek Partisi’nde, AK Parti’de yok. Bu dava şatafattan, lüksten uzak olmaktır Gelecek Partisi’nde… Ak Partisi’nde değil." "Bu dava akrabalarını devlet işi olduğunda oğlunu ve kızını bile görmemek, bütün gençleri aynı görmektir. Bugün Gelecek Partisi’nin ilkesidir. Ak Parti’de o kalmadı." "Bu dava yolsuzluklarla mücadeledir, yasaklarla mücadeledir, Ak Parti’de o yok. Ben davayı bırakmadım Ak Parti davayı bıraktı. Davanın bütün değerlerini ayaklar altına aldılar." AKP'nin devamı mı? "Bugün beni ihanetle suçlayanların hepsinin bilmesi lazım. Biz partiden ihraç edildik. Bakın Ak Parti’nin devamı değiliz biz. Ak Parti’nin kuruluşundaki ilkeler evrensel ilkelerdir. Biz bütün bu evrensel ilkeleri savunmak üzere Gelecek Partisi’ni kurduk." "Eğer işler iyi gitseydi, eğer Ak Parti kendisine çeki düzen verseydi, eğer mesele sadece benim yükselen popüleritem olup da çekildiğim zaman Sayın Erdoğan rahat edip işler düzene girseydi, ben sadece kitap yazardım." "İşler kötü gidiyorsa, yasaklar almış başını gitmişse, insanlar konuşmaktan korkuyorsa, yolsuzluğun her türlü tanımı yaşanıyorsa ben eski bir başbakan olarak bu millete borcumu ödemek zorundayım."