İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, Alman Hükûmetinin “İslam düşmanlığı motivasyonuyla yapılan saldırıların kayıt altına alınışında büyük eksikliklerin olduğunu belirterek “ uyardı. Altaş'a göre açıklanan istatistik Almanya’daki İslam düşmanlığı durumunu kesinlikle yansıtmıyor ve İslam düşmanlığı motivasyonlu eylemler yeterli ve gerekli oranda araştırılmıyor. Almanya’da gün geçtikte artan İslam düşmanlığı suçlarına karşı Alman Hükümeti’nin kayıtsızlığı isyan ettirdi. 2019 yılının ilk çeyreğinde bu alanda kaydedilen her üç suçun ikisinde fail veya failler tespit edilemediği gibi hiçbir tutuklamada yapılmadığı ortaya çıktı. Olayın diğer önemli çarpıcı boyutu ise bu suçlarla ilgili Federal Başsavcı’nın hiçbir soruşturma başlatmaması oldu. Almanya camilere yönelik saldırılarda akla gelmeyecek bir de kurnazlık yaptığı ortaya çıktı. Almanya’daki camilerin dernek statüsünde örgütlenmesine rağmen cami saldırılarında mimari yapı gibi ilginç bir yaklaşım sergileniyor. Yalnızca kubbeli camilere yapılan saldırıları kayıt altına alan Almanya’ya resmi kayıtlarda var olan 2.400 caminin büyük bir oranını cami statüsüne de sokmuyor. Alman hükümetine göre yalnızca 19 camiye saldırı yapıldı . İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş'ın konuyla ilgili açıklaması şu şekilde: “İslam düşmanlığı motivasyonuyla işlenen suçlar 2017 yılından bu yana ayrı bir kategori altında kaydediliyor. Bu geç kalınmış uygulamanın İslam düşmanlığının boyutunu gözler önüne sermesi amaçlanıyordu. Ancak kaydın düzgün bir şekilde yapılmaması sonucunda gerçek durumun ortaya çıkmadığı anlaşılıyor. Örnek vermek gerekirse Bakanlık sadece ‘camilere’ yapılan saldırıları kayıt altına alıyor; ibadet edilen mekânlara, cami cemiyetlerine veya diğer İslami tesislere yapılan saldırılar ‘cami saldırısı’ olarak nitelendirilmiyor. Oysa Almanya’da hemen hemen bütün camiler ‘dernek’ olarak organize olmuş durumda. Ayrıca camilerin büyük çoğunluğu bina imkânları sebebiyle dışarıdan bakılınca cami olduğu anlaşılmayacak yapıda. Bu durumda akıllara şu soru geliyor: Almanya’daki yaklaşık 2.400 caminin kaç tanesi resmî tanımlamaya göre ‘cami’ vasfı taşıyor? Anlamsız dar tanımlamalar veya eyaletlerdeki değişik kayıt metotları yüzünden camilere yapılan saldırıların kamuoyuna yansımaması kabul edilemez. Maalesef Federal Hükûmet tanımlama yaparken âdeta kılı kırk yarmış ve saldırıların muhatabı olan cami cemiyetlerinde hayal kırıklığına sebebiyet vermiştir. Resmî rakamlara göre 2019 yılı ilk çeyreğinde Almanya’da ‘camileri’ hedef alan toplam 19 saldırı olmuştur. Bu sayı bizim kendi tuttuğumuz kayıtların çok altındadır. Resmî kayıtların eksik olduğu ve İslam düşmanlığı motivasyonuyla işlenen suçları olduğundan az gösterdiği açıktır. Failler için kubbeli ve minareli bir binaya mı yoksa bir cami cemiyetine mi saldırdıklarının bir önemi yoktur. Bu kişilerin motivasyonu her iki durumda da İslam düşmanlığıdır. Resmî rakamlar da bu durumu yansıtmak zorundadır. Bu yüzden İçişleri Bakanları Konferansı bütün Almanya genelinde birbirine uygun standartlar belirlemeli ve açıklanan rakamların inandırıcı olmasını sağlamalıdır. [caption id="attachment_19341" align="alignnone" width="150"] Bekir Altaş[/caption] Suçlar Aydınlatılmıyor Bir diğer acil konu da İslam düşmanlığı motivasyonlu suçlardaki düşük aydınlatılma oranıdır. 2019 yılının ilk çeyreğinde bu alanda kaydedilen her üç suçun ikisinde fail veya failler tespit edilememiş, hiç tutuklanan olmamış, Federal Başsavcı hiç soruşturma başlatmamıştır. Soruşturmaya tabi tutulan az sayıdaki zanlıların ise mahkemeye sevk edilip edilmedikleri meçhuldür. Maalesef faillerin çok az bir kısmının mahkûm olduğunu, çok büyük bir kısmının işledikleri suçun cezasını çekmediğini görüyoruz. Söz konusu vakaların büyük bölümünde saldırı mağdurları birkaç hafta içerisinde soruşturmanın kapatıldığına dair savcılıktan mektup alıyorlar. Bu durum yalnızca mağdurların hayal kırıklığına uğramasına sebep olmakla kalmıyor, aynı zamanda suç teşkil eden eylemlerin polise şikâyet edilmemesine ve dolayısıyla da istatistiklerde yer almamasına yol açıyor. Bu durumu düzeltmek ve Almanya’da yaşayan Müslümanlara emniyet içerisinde yaşayabilecekleri hissini vermek İçişleri Bakanlarının görevidir.”