YATAY MİMARİYLE KENDİ MEDENİYETİMİZİ İNŞA EDERİZ “Belediye başkanlarımızdan benim bir ricam var, o da şudur, özellikle şehirleşmede, inşaatların inşasında, ihyasında bütün mesele sizin kaleminizin ucundadır. Bir defa buradan taviz asla verilmemelidir. Eğer küçük hesaplar yaparsak inanın şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. Burada kararlı duruşumuz şart. ‘Acaba seçimler geliyor, durum ne olur? Seçimi kazanır mıyız, kaybeder miyiz?’ Hep söylüyorum, dikey mimari ile şehirlerimize ihanet etmiş oluruz. Yatay mimari ile hem kendi medeniyetimizi inşa etmiş oluruz hem de gerçekten şehirleşmenin ne olduğunu dünyaya gösterme imkânını bulmuş oluruz. SİTE KÜLTÜRÜ EGEMEN OLDU Bu adımları kararlılıkla atmak ve TOKİ’yle Emlak Konut’la gerekirse ortaklaşa adımlar atarak projeler oluşturmamız lazım. Eğer atmazsak o zaman çok geç kalmış oluruz. Site kültürü bizim kültürümüz değil. Ama ne yazık ki şu anda bir site kültürü anlayışı ülkemizde egemen olmaya başladı. Kibrit kutuları gibi dikilmiş binalarla bir yere varamayız. Bizim göğe değil, toprağa daha yakın olmanın gayreti içerisinde olmamız lazım. Zaten sonunda gideceğimiz yer de orası değil mi? Oraya gideceğiz. BATI, AÇIKHAVA HAPİSHANESİ GİBİ Batı ülkeleri her ne kadar demokrasinin kurallarını koyan ve asli sahibi edasıyla hareket etseler de zorda kalınca en büyük savrulmayı kendileri yaşıyor. Ülkemizde her gün başımıza gelen olaylardan sadece biri rastgele bir Batı ülkesinde cereyan ettiğinde ise ortaya bambaşka bir manzara çıkıyor. Böyle bir durumda hemen demokrasinin de hukukun da insan haklarının da adeta rafa kaldırıldığı bir güvenlik düzenine geçiliyor. Güya kural, düzen ve özgürlük sembolü sayılan Batı şehirleri, bir anda açık hava hapishanelerine dönüştürüldü. Bırakınız hukuki hakları, en temel insani haklar dahi işlemez hale gelmiş, güvenlik kaygısının yol açtığı panik durumu her şeyin üzerine çıkmıştır. Daha kısa zamanda Hollanda’da, Paris’te gördük. Polisler kadınları yerlerde nasıl sürüklüyorlar, ellerinde coplarla bayanları, insanları nasıl dövüyorlar. Bütün bunları ekranlarda izledik ama Türk polisi buna benzer bir şey yapmış olsa, bunlar dünyayı ayağa kaldırırlar. 250 BİN MÜLTECİ SINIRA GELİYOR Aynı ilkesizliği mülteciler konusunda da gösteriyorlar. Şu anda İdlib’de 200-250 bin mülteci sınırımıza doğru hareket halinde. Biz insana karşı bu noktada Batı’nın yaptığı gibi bariyerler veya dikenli teller oluşturamayız. Aynı şey bizim de başımıza gelebilir. Son dönemde yaşananlar gösterdi ki onların keseleri dolu olabilir ama gönülleri çoraktı. Türk milleti gönül zenginliğiyle tüm Batı’ya hatta Arap dünyasının önemli bölümüne insanlık dersi vermiştir. Bunu niye söylüyorum, Arap Ligi bir araya geldi, Türkiye’yi dışlayıcı kararlar aldı. Biz kimi misafir ediyoruz. Şu anda ülkemize gelen 4 milyon mültecinin neredeyse tamamına yakın Arap. Utanmadan bu kararı Arap Ligi’nde alabiliyorlar. Niye, çünkü dertleri başka o detaylara girmeyeceğim. ”