- Haberler
- Ekonomi
- Erdoğan: Günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlayacağız
Erdoğan: Günü kurtarmak yerine, enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlayacağız
Yerel seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık yaptığı ilk kabine toplantısı sona erdi. Kameraların karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, '14-28 Mayıs ve 31 Mart seçim sonuçları parlamenter sisteme dönüş kapısını kapattı.' dedi. Erdoğan, enflasyonla mücadelede tavırlarının kalıcı refah artışını sağlamak olduğunu söyledi. İsrail ile ticaret konusunda gelen eleştirilere de sert yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Hükümetimiz çok haksız ithamlara maruz kaldı. Jet yakıtı konusunda Türkiye'ye iftira atanları asla unutmayacağız.' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık yaptığı kabine toplantısı, yerel seçimin ardından ilk kez gerçekleşti.
Kabine toplantısı 3 saat sürdü.
Toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan kameraların karşısında açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "14-28 Mayıs ve 31 Mart seçim sonuçları parlamenter sisteme dönüş kapısını kapattı." dedi.
Enflasyonla mücadelede tavırlarının kalıcı refah artışını sağlamak olduğunu söyleyen Erdoğan, "Seçim ekonomisi uygulamayarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik." diye konuştu.
İsrail ile ticaret eleştirilerine de sert yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Jet yakıtı konusunda iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye katliamların çok öncesinde askeri amaçla kullanabilecek hiçbir malzemenin satışına izin vermemiştir." ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Ramazan Bayramını da ruhuna uygun şekilde kırgınlıkları giderdiğimiz, birlik ve beraberliğimizi perçinlediğimiz bir kardeşlik şölenine dönüştürdük.
İdari izinle birlikte 9 güne çıkardığımız bayram tatili boyunca ciddi bir araç trafiği yaşandı. Hizmete aldığımız köprü ve otoyolların trafiği ne kadar rahatlattığını gördük.
Sadece Osmangazi Köprüsü'nden geçen araç sayısı 941 bini aştı. İstanbul Havalimanı'nda 2 milyon 213 bin yolcuya hizmet verildi. Antalya havalimanımızın pazar günü 2024'ün en yüksek rakamına ulaştı. Yüksek Hızlı Tren'le 1 milyon insanımız seyahat etti.
ANTALYA'DA TELEFERİK FACİASI
Teleferik faciasıyla hepimizin yürekleri dağlanmıştır. Bu elim kazada 174 insanımız kabinlerde saatlerce mahsur kaldı. AFAD ve silahlı kuvvetlerimiz başta olmak üzere yoğun gayretler neticesinde 23 saat süren tahliye operasyonuyla 174 vatandaşımızın tamamını kurtardık.
Kurtarma çalışmalarını sürdüren 2 bin 200'den fazla personelimize teşekkür ediyorum. Yaşanan olayla ilgili ihmali, kusuru ile ilgili yargımız harekete geçmiş bir ön rapor hazırlanmıştır. Soruşturma kapsamında 5 kişi tutuklanmıştır. Ana muhalefet partisi yöneticilerinin daha olayın ilk anından itibaren hadiseyi sulandırma, asıl sorumluları koruma çabaları gözlerden kaçmamıştır. Maalesef aynı vicdansızlığın Beşiktaş'ta yaşanan yangın faciasında da sergilendiğini gördük. Rızkının peşindeki 29 emekçi kardeşimiz İstanbul'un göbeğinde hayatını kaybetti. Ne sendikalardan ne de muhalefet cephesinden kayda değer hiçbir tepki gelmedi. Güya hak hukuk adalet adına Van'a koşanlar, Beşiktaş'ta can veren işçiler için tek adım dahi atmadı. Hem Antalya'daki hem Beşiktaş'taki cinayetlerinin faillerinin hesap vermesi için üzerimize düşeni yapacağız.
"14-28 MAYIS VE 31 MART PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ KAPISINI KAPATTI"
Bir süredir her seçim öncesinde tedavüle konulan son seçim propagandasının 31 Mart'la beraber safsatadan ibaret olduğu anlaşılmıştır. Türkiye bir seçimi daha alnının akıyla gerçekleşmiştir. 31 Mart seçimleri son 22 yıldaki 18. demokrasi bayramı olarak siyasi tarihimize geçmiştir. 31 Mart seçimlerinin ilk kazananı sandıktır. Sandığın namusu ve itibarıdır. Rüşdünü, gücünü ve yetkinliğini tartışmasız şekilde tekrar ispat eden Türk demokrasisi bu seçim sürecinin en büyük galibidir. Muhalefetin de artık bu konuda gerekli dersi çıkaracağını, demokrasimize zarar veren argümanların arkasına sığınmayacağını ümit ediyor. 14-28 Mayıs ve 31 Mart seçim sonuçları parlamenter sisteme dönüş kapısını kapattı. Siyaset kurumunun eskiye dönüş tartışmaları yerine mevcut sistemin daha iyileştirilmesine mesai harcamasının Türkiye için daha faydalı olacağına inanıyorum.
MİLLİ GELİR 1.1 TRİLYONU AŞTI
Türkiye olarak yakın çevremizdeki gerilimlerin ve çatışmaların etkisiyle bu olumsuzlukların yansımalarını hissediyoruz. Bölgesel krizleri yönetirken diğer taraftan da ekonomideki yol haritamıza bağlı kalıyoruz. Geçen sene uygulamaya koyduğumuz Orta Vadeli Program'ın sonuçlarını görmeye başladık. Tarihimizde ilk kez milli gelirde 1.1 trilyon doları aşmış olduk. Satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 11. ekonomisiyiz. 2024'ün ilk çeyreğine ait veriler ihracatın büyümemize katkı sağladığını ortaya koyuyor. Mart ayı ihracatımız ise 22 milyar 578 milyon doları buldu. Bu rakamla en yüksek 3. mart ayı ihracat değerine ulaştık. İhracatın ithalatı karşılaşma oranı yüzde 75'i yakaladı. İhracatın da pozitif etkisiyle büyüme oranımızın yıl sonunda yüzde 4'e yaklaşacağına inanıyoruz.
ENFLASYONLA MÜCADELE
Dün açıklanan şubat ayı rakamlarına göre istihdam mevsim etkilerinden arındırıldığında 32.4 milyona ulaştı. Bizim de sorunumuz enflasyon baskısıdır. emeklilerimiz başta olmak üzere enflasyonun yol açtığı sıkıntıları biliyoruz. Bu konuda tavrımız enflasyonu düşürerek kalıcı refah artışını sağlamaktır. Seçim ekonomisi uygulamayarak milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirdik. Bu kararlı duruşumuzun Türkiye ve Türk ekonomisi için ne kadar kıymetli olduğunu zamanla hep birlikte iyi göreceğiz. Yıllık enflasyonun senenin ikinci yarısından itibaren düşüşe geçmesini bekliyoruz. Uyguladığımız politikaların etkisiyle cari açıkta daralma başladı. Ocak ayında yıllık cari açık 15 milyar dolar azaldı. Altın ve enerji hariç tutulduğunda 34,6 milyar dolarlık cari fazla gerçekleşti.
İSRAİL'E "JET YAKITI" İFTİRASINI ASLA UNUTMAYACAĞIZ
Gazze krizinin ilk gününden itibaren ateşin bölgeye yayılma riskine dikkat çektik. Gerilimin daha fazla tırmanmaması için de her seviyede yoğun gayret gösterdik. Türkiye, bugün yola çıkan 3 bin 774 tonluk 9'uncu iyilik gemisiyle birlikte Gazze'ye en fazla insani yardım yapan ülke konumunu perçinlemiştir.
Hükümetimiz maalesef çok haksız, insafsız ithamlara maruz kalmıştır. Özellikle böyle olmadığını bildikleri halde jet yakıtı konusunda iftira atanları asla ve asla unutmayacağız. Türkiye katliamların çok öncesinde askeri amaçla kullanabilecek hiçbir malzemenin satışına izin vermemiştir. 13 sene önce çatışmalar ilk başladığında Suriyeli komşularımıza nasıl kucak açtıysak Ukrayna'da savaştan kaçanlara nasıl sırtımızı dönmediysek Sudan'daki kardeş kavgasını bitirmek için nasıl kendimizi paraladıysak Gazze krizinde kardeşlik vazifemizi hakkıyla yerine getirmeye devam edeceğiz.
İRAN-İSRAİL GERGİNLİĞİ
Hafta sonu yaşanan hadiseler hem batının çifte standartlı tutumunu hem de tüm bölgeyi sarabilecek savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını göstermiştir. Problemin kaynağı doğru tespit edilmelidir. Sadece 13 Nisan gecesine bakarak değerlendirmede bulunmak hakkaniyetli olmayacaktır. 7 Ekim'den bu yana İsrail hükümeti ateşi bölgeye yaymak için provokatif adımlar atmaktadır. İsrail'in Şam'daki İran büyükelçiliğini hedef alması bardağı taşıran son damla oldu. Birkaç ülke dışında tepki veren çıkmadı. İran'ın cevabı karşısında hemen kınama yarışına girdiler. Oysa burada öncelikle kınanması gereken Netanyahu'nun tam kendisidir. Gazze'de kadın çocuk bebek demeden 34 binden fazla masumu katleden, basın mensuplarını öldüren, okulları, kiliseleri, camileri, tam 193 gündür gözleri önünde soykırım uygulayan tüm bunlarla birlikte kamuoyu baskısını azaltmak için her türlü şımarıklığı sergileyen Netanyahu'dan başkası değildir. Şurası tartışmasız bir gerçektir, 13 Nisan gecesi yüreklerimizi ağzımıza getiren gerilimin birinci müsebbibi Netanyahu ve gözünü kan bürümüş yönetimidir.
Türkiye olarak son 2 gündür Gazze'deki katliamların geri plana itilmemesi için temaslarımı artırdık. Bizim de dün Katar Emiri ile görüşmemiz oldu. Tüm tarafların şu hakikatin idrakinde olması gerekiyor. Gerilimde sürekli el yükselterek hiçbir yere varılmaz. Ateşe körükle gitmenin de Netanyahu yönetimini sürekli şımartmanın da hiç kimseye hayrı dokunmaz.
193 gündür ortada tek bir mağdur vardır o da mazlum Gazze halkıdır. İslam alemi başta olmak üzere sorumluluk sahibi herkes artık seslerini daha fazla yükseltmelidir. Elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.