Erdoğan'ın Danışmanı Aktay, Suud'u Çileden Çıkarttı
Ortadoğu'da Türk düşmanlığını Türkiye ticari mallarına boykot uygulayarak yeni bir boyuta taşıyan Suudi Arabistan, şimdide Ak Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay'ı tartışıyor. Yasin Aktay, Katar El Cezire web sitesinde Suudi Arabistan'ın Türk ürünlerini boykot etme kampanyası hakkında yazdığı bir yorumda Türk ticari mallar boykotunu asrı saadette Müslümanlara uyguladığı ekonomik ambargoya benzetmesi Suud ailesini çileden çıkarttı.
Hoton Haber Ajansı'nın www.esnafhabertv.com için derlediği habere göre Aktay’ın "Suudi Arabistan'ın Türk ürünlerini boykot etmesinin arkasındaki zihniyet: Rezzak'ın Allah olduğunu bilmemektir. Kureyşli kafirler daha önce Resulullah'ı caydırmak için bu yöntemi izlemişlerdir." yorumuna en sert tepki Suudi prens Sattam bin Halid El Suud tarafından twetter sosyal medya hesabından geldi. Prens, Aktay'a "Bu ifadenin arkasındaki zihniyet, sizin gibi nefreti ve cehaleti aynı anda ortaya koyması, sizin çıkarlarınıza hizmet ederken dini manipüle etmesi ortaya çıkmış ve bu kefaret sizin için yeni değil." cevabını verdi. Yakın arkadaşı Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan istihbaratı tarafından İstanbul’da hunharca öldürülmesinden sonra Suud yönetimi tarafından kara listeye alınan Yasin Aktay BBN Türk Televizyonunda gazeteci-yazar Fehmi Çalmuk’un hazırlayıp sunduğu Politik Adam programında Suudi Arabistan size ambargo mu koydu sorusuna şu cevabını vermişti:“Yani öyle bir duyurulmuş bir şey yok tabii ki yani… (2 yıl içinde hacca umreye gidebildiniz mi?) Gitmeyi tercih etmiyorum. Yeteri kadar farz olarak Hacca ve umreye gittiğimi düşünüyorum. Allah kabul etsin. Şu saatte kimseye haccı, umreyi tavsiye etmiyorum.” Aktay, Türkiye Cumhurbaşkanı Danışmanı ünvanı ile Katar El Cezire web sitesinde “Suudi Arabistan'ın Türk ürünlerini boykot etmesinin arkasındaki zihniyet: El Rezzak'ın Allah olduğunu bilmemek” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Yazısında Aktay şunları söyledi:
Zulmedenlere Neden Amborgo Uygulanmıyor Türkiye'nin Filistin'den Suriye'ye, Katar'dan Somali'den Libya'ya dünyanın çeşitli yerlerinde mazlumları destekleme politikası, Arap halklarının desteğini kazanmasına katkı sağladı ve bu boykot kampanyasına yanıt olarak yazan bir Suudi vatandaşın şu sözlerine yansıyor olabilir; "Nedense Suudi Arabistan, “cumhurbaşkanının Peygamber Efendimiz aleyhisselama hakaret etmekten çekinmeyen Fransa'nın ürünlerini veya İslam dünyasına ve her yerde ki Müslümanlara saldırmaya devam eden Şii İran’ın ürünlerine veya Uygur Müslümanlarını öldüren Çin ürünlerine Kudüs'e saldırıp işgal eden İsrail ve ABD ürünlerine boykot uygulamıyor; ama obur taraftan Müslümanları savunan tek ülke olan Türkiye’nin ürünlerini boykot ediyor?” Kendilerini Rezzak Olan Allah’ın Yerine Koyanlar Bazı Arap liderler bu tür adımlar atarak - halklarının kalbindeki Türkiye’nin yerini zayıflatacaklarını düşünerek - aslında kendilerini aşağıladıklarını ve halklarının gözünde kendilerini küçük düşürdüklerini ve boykot kampanyasından söz ettiklerini fark etmeden sosyal medya platformlarında çok fazla eleştiri yayılıyor. Suudi Arabistan’in başı çektiği boykot kampanyasını konuşmakla (kendilerini Rezzak olan Allah’ın yerine koyarak) bu tür hareketleri yönlendiren başka bir hastalıklı zihniyete de değinmeye değer. Onlara bu serveti veren ve onlar için bir imtihan haline getiren Allah'tır. Lakin, Rezzak’in istediği zaman verdiği rızkı ve zenginliği geri alabileceğini unutarak kibir ve gururlarına kapıldılar. Kureyşli kafirler daha önce Rasulullah aleyhisselami ve onunla beraber Islama, gerçek hak yola girenleri caydırmak için bu yöntemi izlemişlerdir. Ve Peygamber aleyhisselamın hayatını azıcık bile bilenler bile Kureyş’in bu girişimlerinin sonucunu çok iyi bilirler. Riziklarin Allah’ın elinde olduğundan habersiz ve bu zihniyete sahip kişiler, yakın zamanda Katar'a ambargo ve boykot getirenlerle aynıdır. Onlara istediklerini dize getirebileceklerini, istediklerini yapabileceklerini ve insanların borçlarını satın alabileceklerini düşündüren, paranın gücünün bir vehmidir / aldatmasıdır.
Adres gösterdi “Bu kampanya, sosyal medyada Suudi Ticaret Odaları başkanı Ajlan bin Abdulaziz Al-Ajlan ve kraliyet ailesine yakın bazı kişiler tarafından yönetiliyor. Riyad Ticaret Odası'nın da başkanı olan Al-Ajlan, masrafları kendisine ait olmak üzere 3 Ekim'de "Türkiye'yi ithalat, turizm ve yatırım alanlarında boykot etmeye" çağırdı ve bu hamlelerin her Suudi vatandaşı için milli bir görev olduğuna dikkat çekti.
Prens Manipülasyon Yapmakla Suçladı Suudi Arabistan'ın önde gelen tweet'çileri Pazar akşamı Twitter'da en çok tartışılan "# Erdoğan_infection_the Suudis" hashtag'iyle Aktay, Erdoğan ve Türkiye'nin politikalarını eleştirdi .Suudi prens Sattam bin Halid El Suud, tweet attı arkasındaki zihniyet, sizin gibilerin nefretini ve sizin cehaletinizi aynı anda ortaya koyuyor. Dinin sizin çıkarlarınıza hizmet ettiği zaman manipülasyonu açığa çıktı ve bu kefaret, Peygamber'in biyografisinden bahsettiğiniz sürece, sizden yapılanlara geri dönmenizi rica ediyorum" dedi. Aktay:
Tekfir Değil Tezkir Yasin Aktay Yeni Şafak gazetesinde “Tekfir Değil Tezkir” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Aktay’ın cevabı şu şekilde: “Suudi Arabistan (SA) medyasında bu yazım üzerine bugünkü Suud yetkililerini tekfir etmiş olduğuma dair yoğun bir propaganda başlatıldı. Asla doğrudan böyle bir ifadem olmadığını söylememe sanırım gerek yok. Tekfir bizim işimiz değil. Esasen İslam’da herşey açık olsa bile kendine Müslüman diyen birinin tekfiri bağımsız bir mahkeme kararı gerektirir. Her aklına gelenin yapabileceği bir şey değil. Ama tarihsel bir olayın güncel bir olayla karşılaştırması her zaman mümkündür ve kafirlerin yapmış olduğu bir hareketin bugün tekrarlandığını söylesek bile, bu tekfir anlamına gelmez. Benim ifadelerimden hızla böyle bir alınganlık yaparak tekfir sonucu çıkarmak, muhtemelen Medhali tekfirci grupları besleyip Suriye’de, Libya’da Müslümanları tekfir ederek kanlarını, mallarını, ırzlarını helal gösteren bir mücadeleye süren bir kültürün alışkanlığı olsa gerek. Oysa bizim böyle bir tekfir kültürümüz yok. Ama bu, yapılan hareketleri eleştiremeyeceğimiz ve yeri geldiğinde geçmişte Müşriklerin, Yahudilerin, Hıristiyanların veya mücrimlerin yaptıklarıyla karşılaştıramayacağımız anlamına da gelmez. İşte söylüyoruz, maalesef bugün SA, BAE ve Mısır zindanlarında alimlere, aydınlara, masum Müslümanlara reva görülen esaret, işkence ve ölümler İsrail’in yaptığından çok daha beter. Bunu yapanların kendilerine Müslüman diyor olması, kendilerini Yahudilerden daha masum kılmaz. Alimler peygamberlerin varisleridir ve bugün bu Müslüman ülkelerin zindanlarında alimlere görülen bu zulüm, peygamberlere reva görülmüş gibidir. Bu karşılaştırmayı yapıyoruz ki, belki bundan dolayı bir nasihat alır kendilerine gelirler. Tekfir edilmeye karşı böyle bir hassasiyetleri varsa yine iyi, bari biraz da burdan bakıp ibret alsın, kendilerine gelsinler. Bizim işimiz tekfir değil, tezkir ve tefkirdir.” Tezkir: Hatırlatma,ikaz Tefkir: Düşündürme veya düşündürülme.