Özel bir şirkette çalışan işçi, kapı önüne konulunca soluğu İş Mahkemesi'nde aldı. Davacı işçi, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etti. Davalı şirket sahibi, işten çıkarılan işçinin herhangi bir alacağının bulunmadığını öne sürdü. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar verdi. Kararı davalı şirket avukatı temyiz edince devreye Yargıtay 22. Hukuk Dairesi girdi. Mahkemenin hüküm altına aldığı fazla mesaiye dair kararın yasal olmadığına dikkat çeken Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, fazla mesai yaptığını iddia eden işçinin bu iddiasını ispatla yükümlü olduğuna hükmetti. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğunun vurgulandığı Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi; "Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla mesai alacağının ödendiği varsayılır. Fazla mesainin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışma ve genel tatil çalışmasının bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla mesaisi olup olmadığı araştırılmalıdır.Fazla mesai çalışmasının yazılı delil ya da şahitle ispatı imkan dahilindedir." Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacı tanıklarının ifadelerine göre hesaplama yapıldığının vurgulandığı kararda; "Yapılan bu hesaplama ile davacının iddialarının aşıldığı anlaşılmakla Mahkemece, fazla mesai alacağı için davacı iddiasıyla bağlı kalınarak emsal dosyadaki gibi hesaplama yapılmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın, bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir." denildi.