Fehmi Çalmuk Yazıyor…Bilinmeyen Erbakan-Kamhi İlişkisi
Amerika Birleşik Devletleri'nin Miami kentinde tedavi gördüğü hastanede 95 yaşında hayatını kaybeden, devlet üstün hizmet madalyası sahibi Musevi iş adamı Jak Kamhi Beyoğlu'nda bulunan Neve Şalom Sinagogu'nda düzenlenen törenden sonra Arnavutköy Musevi Mezarlığı'nda toprağa verildi. Musevi iş adamı Jak Kamhi’nin rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan ile kamuoyu tarafından hiçbir bilinmeyen bir dostluğu olduğunu söylesem… Dostluk deyince şaşırmayın… Siyonizm karşıtlığı ile bilenen Necmettin Erbakan’ın Eyüp Mezarlığı’nda Küçük Hüseyin Efendi’nin mezarı başında öldürülen Musevi iş adamı Üzeyir Garip ile hoca-öğrenci ilişkisi dışındaki yakın dostluğu kamuoyu tarafından yakından biliniyor. Kamhi ailesiyle ilgili ise bugüne kadar çok bir şeyler bilinmiyor. Kamhi ailesinden DYP’den Milletvekili olan Jefi Kamhi Refahyol hükümetinin kurulmasına karşı gelmiş, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in hükümeti kurma görevini dönemin ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a vermesini desteklemişti. Hatta Refahyol kurulmadan önce Türkiye’de resmi ziyaret için bulunan İsrail Cumhurbaşkanı Weizman’ın ilk görüştüğü isimlerden biri Jak Kamhi idi. Weizman “Demirel yakın dostum. Bunu (Refahyol Hükümetini) engellemek için elinden geleni yapacağımdan eminim. Ordu da sessiz kalmayacak” diyordu. Jak Kamhi ise aktif siyasete açıktan girmedi. Ancak ailenin gerek Milli Görüş geleneğine gerekse Erbakan’a yönelik karşıtlığı hiçbir zaman açıktan olmadı. İslam’a, Müslümanlara ve Milli Görüş’e karşı sert yazılar yazan, istihza eden Musevi bir yazara “Sütsüz” dediğini bilirim merhum Erbakan Hocamın… Ancak Kamhi ailesine karşı sert sözlerini hiç duymadım. Gelelim dostluğa… Jak Kamhi’nin “Erbakan’ı çok methettim, görevde kalması için uğraştım “ sözleri bu yorumu yapmama neden oldu. Anlaşılan o ki, Necmettin Erbakan’ın yerli otomobil imalatı konusunda yaktığı meşale bu dostluğun başlangıcı. Erbakan’ın Türkiye Odalar Birliği (TOB) Sanayi Dairesi Başkanlığı’ndan genel sekreterliği getirilmesinden en büyük rol Jak Kamhi’nin olmuştu. Türkiye’nin tek Necmettin Erbakan biyografisi “Das İst Erbakan-2 Anadolu Sanayileşme Sevdası” kitabında bu süreci “Odalar Birliği’nde bir Anadolucu” başlığıyla yazmıştım. Necmettin Erbakan,1966 yılının Şubat ayında Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığı’na getirilir. Bu görev Türkiye Odalar Birliği’nde bir anlamda ilk basamaktır. Bu görevi Yönetim Kurulu üyeliği, genel sekreterlik ve başkanlık takip edecektir. Odalar Birliği Adalet Partisi’nin Demokrat Parti’den aldığı gelenek dolayısıyla hep en büyük sağ partinin kumanda ettiği bir meslek örgütü olmuştur. Demirel’in iktidara geldiği 1965 yılından Mehmet Yazar’ın başkan olduğu 1979 yılına kadar hep yönetimi Süleyman Demirel belirlemiştir. Bunun tek istisnası ise Necmettin Erbakan’ın başkanlığa gelmesidir.
Erbakan’ı İlk Destekleyen Nam-ı Diğer Koca Reis Elbette Erbakan’ı bu göreve öneren Adalet Partisi içindeki arkadaşlarıydı. Ancak Demirel ve Mehmet Turgut Erbakan’ın bu göreve getirilmesine karşıydı. “Koca Reis” lakaplı siyasetçi Sadettin Bilgiç Erbakan için ısrarcı olduğunu belirtir: “Genel Kurul yapıldı. Sırrı Enver Batur başkanlığında oda yönetimi oluştu. Sakıp Sabancı, Sıtkı Çiftçi, Enver Ak, Ali Altınordu, Kazım Coşkun, Yusuf Tanık, Nedim Karahalil ve İsmet Aktop Yönetim Kurulu’na seçildiler. Aralarında yaptıkları görev bölümünde de Sakıp Sabancı Başkanvekili seçildi. Sakıp Sabancı Başkanvekili seçildi. Sakıp Sabancı görev bölümü yapılıncaya kadar iki gün süreyle gece gündüz bizimle birlikte Adalet Partisi Genel Merkezi’nde beklemişti. Öğle yemeklerinin parasını Sakıp Ağa değil biz veriyorduk. Necmettin Erbakan o tarihte Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanıydı. Erbakan’ın genel sekreterliğe getirilmesini 1Kasım 1966’da Yönetim Kurulu üyeleri ile teker teker konuşarak “Demirel ve Mehmet Turgut, Hoca’nın genel sekreter olmasına karşı idiler ama, ısrarlı olmadılar.” Yönetim Kurulu Hoca’yı Genel Sekreterliğe getirilmesini karara bağladı.”
Kamhi “Erbakan’ı methettim. Görevden almaya çalıştılar, müdahale ettim” Erbakan’ın genel sekreterlik görevine gelmesini öneren bir isim daha vardı. O isim Musevi iş adamı Jak Kamhi’den başkası değildi: “Erbakan’ı İstanbul Sanayi Odası temsilcisi olarak görev yaptığım dönemde yani daha 1960’ta tanımıştım. O tarihte, montaj sanayi ve yerli üretim konusunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Ticaret ve Sanayi Bakanlıklarında birlikte uğraş vermiştik ve o dönemde bana hep nezaket ve sempati ile yaklaşmıştı. Hatta TOBB’a genel sekreterlik için başvurduğunda, İstanbul Sanayi Odası’ndan görüş istendi. O dönem TOBB’un Başkanı olan Sırrı Enver Batur ilk patronum Cahit Gündoğdu’nun akrabasıydı ve benim yıllardan beri tanıdığı bir isimdi, bu yakınlığa güvenerek kendisini aradım ve Erbakan’ı methettim. TOBB’daki genel sekreterlik sürecinde çıkan ihtilaflardan dolayı Erbakan’ı birkaç kere görevden almaya uğraştılar, ben arada gene müdahale ettim ve görevinde kalmasını önerdim ancak sonunda ayrılmak zorunda kaldı ve politik hayata atıldı.” Kamhi, Erbakan ile birlikte montaj sanayi ve yerli üretim konusunda uğraş verdiklerini belirtirken ‘Êrbakan montaj sanayine karşı mıdır ?’ sorusunun cevaplandırılması gereklidir: Erbakan bu konuda şunları söyler: “Montaj sanayiinin aleyhinde değilim... Çok ucuz dış ödemelerle patent alıp içerde her şey yapılabilir... Ve asıl Hindistan’daki Japonya’daki tatbikatın taraftarıyım....(Nasıldır orada?)Belirli bir süre sonra fabrikalar millileştirilir. Onlar memleketlerine teknoloji getiriyor ve sonra onun sahibi oluyorlar.”
Erbakan: “Odalar Birliği’ne Rica Üzerine Geçti”
Erbakan bu göreve getirilmesinde sanayicilerin ısrarını teyit eder: Erbakan Odalar Birliği’nde “Biz Gümüş Motor Fabrikası’ndan tüm sanayici arkadaşlarımızın ricası üzerine odalar birliğine geçtik. Odalar birliğinde bir baktık ki; dövizlerin dağıtımı olsun, kredilerin dağıtımı olsun hep İstanbul’da bir işbirlikçi zümreye veriliyor. Zavallı Anadolu hep sömürülüyor. Bu böyle olmaz dedik ve Demirel’le böylece aramızda fikir ayrılığı oldu. O bu adamlara verilmesini istiyor, biz ise Anadolu’nun kalkınmasını istiyoruz.” Velhasılı… Şimdi Türkiye’de yerli otomobil üretimini “Türkiye otomobil değil şeftali bahçesi kurmalıdır” diyerek engelleyen Bernar Nahum’u Vehbi Koç’a Necmettin Erbakan’ın önerdiğini söylesem… Koç’un teklifi kabul ederek Nahum’un yönetiminde ilk yerli otomobil diye piyasaya çıkarttığı otomobilin isminin bulunması konusunda oluşturulan: Ord. Prof. Bedri Karafakioğlu, Prof. Memduh Yaşa, Prof. Necmettin Erbakan, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Burhan Felek ve Muharrir Cevat Fehmi Başkut’tan kurulu jüride Erbakan’ın da olduğunu kayıt olarak düşsem iyi olur. Binlerce öneri içinden otomobilin ismi olarak “Anadol” olarak belirlenmişti.