Fehmi Çalmuk Yazıyor...Millli Görüş'ün Duygusal Şevket Ağbisi
Devletin zirvesinin katılımıyla gerçekleşen cenaze namazından sonra Ankara'da defnedilen merhum Şevket Kazan hakkında yayın yönetmenimiz Fehmi Çalmuk wwww.odatv2.com'un talebi üzerine bir yazı kaleme aldı. "(https://odatv2.com/sevket-kazani-siyasete-ilk-kim-soktu-10032025.html) Yazıyı www.esnafhabertv.com okuyucularıyla paylaşıyoruz:
Şevket Kazan’ı siyasete ilk kim soktu
Kalanlara Allah uzun ömür versin. Milli Görüş’ün ulu çınarları birer birer Hakkın rahmetine kavuşuyor. En son eski Adalet Bakanı Şevket Kazan’ı kaybettik. Erbakan’ın vazgeçilmez kare asları içinde yer alan merhum Kazan sırlarıyla, anlatmadıkları ve anlatamadıkları ile ebedi hayata göçtü.
“BİZ SELANİK GÖÇMENİYİZ” Peki kimdi Şevket Kazan? İmam Hatip yıllarında sohbetlerini hatırlarım. Kazan Türkleri’nden hareketle soyadını aldıklarını belirtirdi. Taki 28 Şubat döneminde Milliyet Gazetesi İstanbul Kartal’da gıda toptancılığı yapan ağbisi ile röportaj yapana kadar…“Biz Selanik göçmeniyiz” sözlerinin yankılandığını hatırlarım. Kocaeli İzmit doğumlu olan Şevket Kazan’ın resmi din görevliliğinin yanında vaiz olarak yaptığı konuşmalar onu siyaset sahnesine itti bir bakıma. Hukuk Fakültesini sonradan bitirdi. Kapatılan MNP’den bu yana Refah Partisi’ne kadar genel muhasipliğini üstlenen merhum Abdurrahim Bezci İzmit’te dikkatini çeken, hitabeti güzel, ince bıyıklı delikanlıyı MSP’nin ilk genel başkanı merhum Süleyman Arif Emre’ye getirdiğinde “Davası için her işi yapar. Buraları da temizler, bakanlıkta yapar” demişti. Siyasete böyle girdi. Uzun yıllar Kocaeli Milletvekili kalmasının nedeni de budur. Kazan o günleri şöyle anlatacaktır: “Milli Selamet Partisinden Kocaeli Milletvekili adayı olmamı istediler. Ben de kendilerine, düşündükten sonra 5. Sıra aday olmak istediğimi söyledim. Yöneticiler bana ne hikmettir, sen 5nci adaysın, diğer milletvekili adayları da 5nci sırada yer almaya talip dediler. Bu durum Erbakan hocamıza anlatıldı. Erbakan hocamız "İşte burada ön seçim yapılır demiş. Beni 1.sıraya koydular ve bir milletvekili çıkması sonucu ben de milletvekili oldum.”
KAZAN’A, SAĞ SİYASETTEN GELEN “YEŞİL KOMÜNİSTLER” ELEŞTİRİSİ MSP-CHP Koalisyon hükümetinde 141, 142, 163 maddelere ilişkin af tasarısının mimarlarından biri olan Kazan, sağ siyasetten gelen “Yeşil Komünistler” eleştirilerinin odağına oturdu. O kadar eleştiri karşısında Erbakan Hoca 1. Milliyetçi Cephe Hükümetinde bu Kazan’ı korudu ancak Adalet Bakanı yapmadı. Parti içinden gelen tepkilere bir de bazı aşırı talepler eklenince Erbakan Hoca “ O kadar bakan olmayı istiyordu ki karşımıza geldiğinde dudakları heyecandan morarmıştı. Biz o arkadaşı Adalet Bakanı yaptık” diyecektir.
Kazan Milli Görüş’ün ilk Çalışma Bakanı oldu. Özel Kalem Müdürü merhum Necati Çelik gibi Çalışma Genel Müdürü de efsane bir isim merhum Rıza Ulucak’tı. Arkası boş hiçbir kağıdı çöpe attırmayan Ulucak, devletin 1 lira alacağı için yargı yoluna bile gitmekten çekinmezdi. Bugün yönetim kadroları ret etse de HAK-İŞ Konfederasyonu ve MEMURSEN’i Erbakan’ın isteği Kazan’ın örgütlenmesiyle oldu. 1977 yılından başlayarak giderek MTTB yerine örgütlenen Akıncılar ile parti içinde ilk ters düşen isim de Şevket Kazan oldu. Bir grup Akıncı’nın aracının yolunu kesip Kazan’ı tartaklamaya kalkmaları olayı bile yaşandı. Olaya karışan Volksvagen otomobilin sahibi halen kabinede yer alan bir bakanın, Ak Parti’de bakanlık yapmış bir isim…Merhum Kazan bu olayı gülerek bir de başını sallayarak anlatırdı.
ŞEVKET KAZAN KAHVALTISI NEDEN ÖNEMLİYDİ 12 Eylül’e kadar milletvekili ve belediye başkan adaylığında başarılı olamadı ancak Erdoğan’ın geleneksel genel başkan yardımcılığı unvanına sahip bir isimdi. 12 Eylül cezaevinde daimi müezzin, “Selamet Kardeşler İlahi Grubu” grubunun yöneticisiydi. Grubun üyeleri Fehim Adak, Temel Karamollaoğlu, Ahmet Remzi Hatip ve Şevket Kazan’dı… Recai Kutan’ın değimiyle “asker zoruyla zorunlu İslami Hayat” yaşamışlardı. Kazan’ın önemli bir hüneri daha vardı. MSP’liler yemekhanede kahvaltı yapmazdı. Aslında bakarsanız bazen çorba bazen ekmek, zeytin, çaydan ibaret olan kahvaltıya pek rağbet edilmezdi. Çünkü Şevket Kazan'ın “Şafak Restorant” ismini verdiği servis 1. Sınıf servisi mükellef kahvaltısı ile hizmete hazırdı. Lokantanın yerini tarif etmek de çok kolaydı. Selamet koğuşunun güney cephesi'nde pencere kenarında Şevket Kazan'ın yatağını üstüydü. Kahvaltıda kuş sütünden başka her şey var” tabirine ne uygun bir menü vardı. Şevket Kazan tam profesyonel bir aşçı olduğunu ispat etmek için omuzuna peçetesini atardı. Peynir, zeytin, bal, reçel, sucuk, mevsimine göre domates ve salatalık…Kahvaltıyı hazırlar “Buyurun” diye müşterilerini davet ederdi. Daimi müşterileri Erbakan, Fehmi Cumalioğlu, Süleyman Arif Emre, Lütfü Doğan, Recai Kutan ve Fehim Adak…
İLK EZBERLEDİĞİM MARŞLARDAN BİRİNİ YÜKSEK SESLE OKUDU Kazan, Erbakan’ı bir an bile bırakmadı. 12 Eylül sonrası avukatlığa döndü. Yıllarca “Kocaeli’nde kalsaydım gıda toptancılığında çok para kazanırdım. Kaç tane yumurta kolisini tek elimle taşırdım” diyerek ara sıra pişmanlığını dile getirecektir. Siyasi yasağı bitene kadar Milli Görüş’ün şirketlerinde Burak AŞ, Gimtaş, Elif Hayvancılıkta görev yaptı. Suriye, İran ve Irak ile küçük baş hayvan alm satımı bile yaptı. Partinin çetrefilli işlerinin çözümü noktasında hep Şevket Kazan görevlendirildi. Ancak daima Halkla İlişkiler Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bırakıldı. Teşkilat, seçim işleri ona hiçbir zaman verilmedi. Erbakan onu Avrupa Milli Görüş Teşkilatları’nı organize etmeyle görevlendirdi. O dönem teşkilatın bölünme döneminde istemeyerek de olsa zemin hazırladı. Şimdilerde Saadet Partisi’nin Avrupa’dan sorumlu danışmanlığını yapan Hasan Damar’ın, Kazan’ın aile hayatına ilişkin söylediği belirtilen sözler ile başlayan kriz 1978 yılında MSP Erzurum 3. Sıra milletvekili adayı olan eski Adana Müftüsü Cemalettin Kaplan’ın Almanya’ya gönderilmesine kadar gitti. Kaplan oğlu Metin Kaplan’a “oğlum bir otomobil parası kazanıp döneceğim” diyecekti. Ancak bir süre sonra Kaplan İran’a yaptığı ziyaretten sonra parti hareketini küfür ilan etti ve ayrı teşkilat kurdu. Kazan bu kez Osman Yumakoğulları’nı ve Abdullah Müftüoğlu ismiyle ünlenen İzmit’teki ünlü bir din adamı Şevki Yılmaz’ı Almanya’ya gönderdi. Siyaset yasağı bitmeden RP saflarında çalıştı. Milli Gazete sorumlusu idi. Renault marka otomobili ile Türkiye’yi dört tur attı. Merhum Kazan’ı ilk birlikte çalışmamız 1986 yılı Milletvekili ara seçimlerinde Bingöl’de oldu. Siyah bir çanta ile geldi. “Karargah burası mı?” diye sordu. “Parti il teşkilatı” dedim. “Buranın komutanı kim?” diye sorunca, “askeriyeye gidip sorayım” dedim. Çok güldü. İlk ezberlediğim marşlardan birini yüksek sesle okudu. “Erbakan komutan, bizler askeriz Bir ordu gibiyiz emir bekleriz”
AYDIN MENDERES’LE GÖRÜŞMELERİ O YAPTI Bingöl ile ilgili Milli Gazete’ye haber yazmamı istedi. Beraber haber metni yazdık. Böylelikle dostluğumuz da başladı. RP’nin 1991 seçimlerinde yeniden TBMM’de grup kurmasında etkin rollerden biri Kazan’a aitti. Ancak seçimlerden sonra Güneydoğu Milletvekillerinin etkisiyle olacak ki MHP’ye sert eleştiriler hep onun tarafından yapıldı. Bozkurt işareti yapan MHP’liler, Özel harekatçıların bölge halkına baskını gündeme getirdi. Bir süre sonra Erbakan’ın kesin emriyle açıklamalarını durdurmak zorunda kaldı. Merhum Uğur Mumcu’nun öldürülmesine ilişkin MİT belgesini açıkladı. 3 Temmuz’da yaşanan Sivas olaylarında gözaltına alınanların, tutuklananların avukatlığını en başta o üstlendi. Oldu olası İslami kesimin 163. Madde başta olmak üzere bir çok davasını Şevket Kazan üstlenir ancak sonuç konusunda çok da iyi bir sonuç alınmazdı. Aydın Menderes’in RP’ye katılmasında müzakerelerini Şevket Kazan üstlenmişti. Hiç unutmuyorum aralarındaki görüş ayrılığı tartışmaya varmış aynı masada oturmalarına rağmen küs bir şekilde oturuyorlardı. Erbakan Hoca olayı tebessümle karşılamış, Aydın Bey’in gönlünü alarak partiye katılımını sağlamıştı. Refahyol hükümetinin kurulmasında en etkin rolü ve müzakereyi yürüten isimlerden biri oldu. ANASOL hükümetinin güvenoyu oylaması nedeniyle düşürülmesinde etkin rol oynadı. Hatta vergi hukukçusu sayın Mustafa Kamalak’ı anayasa hukukçusu olarak Erbakan Hoca’ya takdim bile etmişti. Fehim Adak, Mehmet Ağar, Bekir Aksoy, Nevzat Ercan ile yapılan Refahyol görüşmelerinde müzakereci olmuştu. Ankara Kuşkondu Sokak’ta bulunan bir büroda yapılan görüşmelerin yerini tespit etmiş, gazeteci arkadaşım Ahmet Takan ile birlikte kapıda beklerken özel harekatçılar tarafından gözaltına alınmıştı. Bunun nedeni Erbakan Hoca’nın huzurunda anlattıklarında hepimizde bir gülümseme belirmişti: -Önceki görüşmede kalorifer dairesinden kaçmıştık. Bu kez pencereden başka kaçış yeri yok. Büro ikinci katta. Fehim Bey “O zaman ben büroda beklerim” deyince Şevket Bey’i pencereden atlatmaya kıyamadık.
ÇEVİK BİR, KAZAN'A ŞİKAYETÇİ OLMADIĞI İÇİN TEŞEKKÜR ETTİ 28 Şubat döneminde Erbakan’dan sonra bütün topları Şevket Kazan karşıladı. Susurluk olayı sonrası “Bir dakika karanlık eylemi”ne karşı “Mum söndü oynuyorlar” diyen Kazan, Sincan Belediyesi’nin Kudüs gecesinden sonra yine gündeme geldi. Bekir Yıldız’ı makamında azarlayıp, cezaevine gönderince günlerce gözüne uyku girmedi. Cezaevinde Yıldız’ı ziyaret edip gönlünü almaya çalışması medyaya çıkınca yine tartışmanın odağına girdi. İşin en ilginç tarafı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olması için defalarca Başbakan Erbakan’a çıkan Kazan’ın önerdiği isim “Habis, ur” diyerek kapatma davası açan Vural Savaş’tan başkası değildi. Kazan’da bu davada siyasi yasaklı oldu. TSK tarafından yargı mensuplarına verilen brifinglere en sert tepki gösteren ve yasal işlem yapacağını belirten Kazan’ın bu engellemesi brifinge engel olamadı. Gelelim benim içinde filmin koptuğu noktaya… 28 Şubat Davası'nda "mağdur" olarak beyanı alınan Kazan kürsüye çıkarken yakasındaki Saadet Partisi rozetini çıkarıp cebine koydu. Şevket Kazan, Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar'ın "Şikayetçi misiniz" sorusu üzerine, "Hayatımın en zor kararıdır, bu dosya için şikayetçi olmak. Ben şikayetçi değilim" diye cevaplamıştı. Söz alan sanıklardan Çevik Bir, Kazan'a şikayetçi olmadığı için teşekkür etti. Avukatı İsmail Aydos, Kazan'ın duygusal bir ortamda konuştuğunu belirterek, tekrar şikayetçi olup olmadığının sorulmasını talep etmesine karşı mahkeme başkanı tekrar sordu. Kazan, "Savcılıkta şikayetçiydim. Gelinen noktada her insanda vicdan var. Ben de insanım, şikayetçi değilim" ifadelerini kullandı.
MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN DUYGUSAL AĞBİSİ Milli Görüş camiasında “Tavuk ölse cenazeye giden” bir isimdir Şevket Kazan… Duygusal bir adamdır. Oğuzhan Asiltürk’ün birkaç defa Erbakan Hoca’nın huzurunda “Kadın gibi ağlama” diyerek yüksek sesle konuştuğunu hatırlarım. Erbakan Hoca bir işin olmasını, biriyle görüşmeyi istedi ise Şevket Kazan “insana çamur gibi” yapışır. Bırakmaz, Onun tek şansı Kazan’ın istediği şeyin, aldığın görevin yerine getirilmesidir. Duygusallığını genellikle ağlayarak, şiir okuyarak, sanat musiki dinleyerek gösterir. Ali Kırca’nın Siyaset Meydanı programına bir gece telefonla bağlanmış konuşması sırasında basın müşaviri Rüçhan Akıncıoğlu’dan bahsederken iki kez eski sinema ve ses sanatçısı Rüçhan Çamay’dan bahsetmiş bu da Bakanlar Kurulu’nda “Şevket Bey Rüçhan Çamay’ı unutamamış” esprilerine neden olmuştu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener için “Yiğit Kadın hocam, erkek gibi masaya yumruğunu vurdu” diyen Kazan sevdiği, inandığı isimlerin devamlı ismini gündeme getirir. Milli Görüş’te tanınmış isimlerinden birinin kardeşinin hakimlik tayini Amasya’ya çıkmışken tekrar Beytülşebab’a çeviren Kazan’a Erbakan gülerek şöyle seslenmişti: -Hayrola Şevket Bey haritayı mı şaşardın! Şevket Bey’in en temel özelliklerinden biri çok çalışkan olmasıdır. Ancak Erbakan Hoca’nın değimiyle “Şevket Bey kendisini saat 23:00’e kodlamıştır” Hiçbir şekilde saat 23.00’den sonra herhangi bir toplantıya katılmaz. Bu saatte kesinlikle uyuması, yatağa girmesi lazımdır. O vakit gelince toplantıyı bırakır gider. 86 yaşında hayata gözlerini kapatan Şevket Kazan’a Allah’tan rahmet, ailesine Milli Görüş camiasına başsağlığı dilerim. (Hürses Gazetesi yazarı, esnafhabertv yayın yönetmeni Fehmi Çalmuk’a teşekkürler…) Odatv.com