İran, ABD'nin nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinin ikinci yıl dönümünde yaptırımların ülke ekonomisine verdiği zararın yanında dünyayı etkisi altına alan ölümcül yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ekonomik boyutlarıyla da başa çıkmaya çalışıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın 8 Mayıs 2018'de Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak adlandırılan nükleer anlaşmadan çekilme kararının ardından açıkladığı İran'a yönelik ambargolar, 7 Ağustos ve 5 Kasım 2018'de iki aşamayla devreye girdi. ABD, ilk aşama yaptırımlarla İran'ın dolar, altın ve değerli madenlere erişimini yasaklarken, bu ülkenin çelik, kömür, alüminyum ticareti ile otomotiv ve sivil havacılık sektörlerini de hedef aldı. 5 Kasım'da getirilen ikinci aşama yaptırımlar ise doğrudan Tahran'ın petrol ve enerji ticaretine yöneldi. Washington, petrol yaptırımlarının hayata geçmesinden birkaç gün sonra İran'dan petrol ithal eden Türkiye, Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Hindistan, İtalya ve Yunanistan'ı 6 ay süreyle petrol yaptırımlarından muaf tuttu. Bu sürede İran petrolünün küresel pazara akışı devam etse de günlük petrol ihracatı yaklaşık 1 milyon varil düştü. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 8 ülkeye tanınan 6 aylık muafiyet uzatılmadı. ABD, 2 Mayıs 2019'dan itibaren Tahran'dan petrol sevkiyatına devam eden ülke ve şirketleri yaptırım uygulamakla tehdit etti. İran'dan petrol ithal eden ülkelerin sevkiyatları durdurmasıyla Tahran'ın petrol satışları hızla düşüşe geçti. PETROL İHRACATI YAKLAŞIK YÜZDE 90 AZALDI Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütüne (OPEC) göre, İran'ın yaklaşık 156 milyar varil ham petrol rezervi ve 34 trilyon metreküp doğal gaz rezervi bulunuyor. Venezuela ve Suudi Arabistan'ın ardından OPEC içinde en büyük üçüncü petrol rezervine sahip İran, dünyada da Kanada'nın ardından en büyük dördüncü büyük petrol rezervine sahip ülke konumunda. İran Petrol Bakanlığının verilerine göre, Tahran yaptırımlardan önceki dönemde Nisan 2018'de günlük 2,8 milyon varil ham petrol ve kondensat ihraç etti. Bu dönemde İran petrolünü temel enerji kaynaklarından kabul eden Asya ülkeleri, Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore bu miktarın yüzde 60'ını ithal etti. İran, ülkelerin gümrük istatistiklerine ve çeşitli tanker izleme verilerine göre, Mart 2018'de yaklaşık 1,7 milyon varil petrol sattı. Buna göre, Tahran'ın petrol ihracatında yaptırımlardan yaklaşık bir yıl sonra 1 milyon varil kayıpla yüzde 37 düşüş oldu. PETROLÜN BÜTÇEDEKİ PAYI AZALTILDI İran hükümeti son 2 yıldır petrol ihracatına ilişkin verileri paylaşmıyor ancak son bir yıl içinde bu rakamın günlük 250 bin varilin de altına indiği ve bu petrolün Çin ve Suriye'ye satıldığına ilişkin bilgiler uluslararası medyada sıkça yer buluyor. Buna göre Mayıs 2018'den bu yana İran'ın petrol ihracatı yaklaşık yüzde 90 düştü. Yaptırımlar nedeniyle petrolünü satmakta zorlanan Tahran, petrolün bütçedeki payını yaklaşık yüzde 30 düşürmek zorunda kaldı. Küresel salgın nedeniyle ham petrol fiyatlarındaki büyük değer kayıpları da İran'ın işini zorlaştırıyor. Uluslararası Para Fonunun (IMF) ekimde yayımladığı raporda, İran'ın bütçesini dengelemesi için petrol fiyatının 195 dolar olması gerektiği belirtildi. İran'ın bu yılki bütçesinde ise günlük 1 milyon varil petrol ihraç edileceği ve varil fiyatının ortalama 50 dolar olacağı varsayıldı. İRAN'IN PARA BİRİMİ YÜZDE 146 DEĞER KAYBETTİ Yaptırımların yol açtığı olumsuz tablonun en net göstergesi ekonomide oldu. ABD'nin anlaşmadan çekildiği Mayıs 2018'de serbest piyasada 1 ABD Doları 6 bin 500 tümen seviyelerinde işlem görürken bugün bu rakam, 16 bin 100 tümen seviyelerinde seyrediyor. Buna göre, İran para birimi, ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden bu yana dolar karşısında yüzde 146 değer kaybetti. İran ekonomisindeki kriz yalnızca ulusal paranın dolar karşında değer kaybıyla sınırlı kalmadı. Para biriminde yaşanan değer kaybı dış ticareti zora sokarken enflasyonun yükselmesine ve ekonominin daralmasına neden oldu. Nükleer anlaşmanın yürürlüğe girerek İran'a yönelik yaptırımların kaldırıldığı 2016'da yüzde 13,4 büyüyen İran ekonomisi, ABD'nin yaptırımları geri getirdiği 2018'de daralmaya başladı. Dünya Bankasının verilerine göre, İran ekonomisi geçen yıl yüzde 8,5 küçüldü. YIL SONU ENFLASYON YÜZDE 34,8 OLDU Ülkede enflasyon, 2016'da nükleer anlaşmanın yürürlüğe girerek yaptırımların kaldırıldığı dönemde 26 yıl aradan sonra ilk kez yüzde 9'a gerilemişti. ABD'nin geçen yıl anlaşmadan çekilerek yaptırımları yeniden uygulaması sonucunda ise enflasyon yüzde 52,1'e kadar çıktı. İran İstatistik Merkezinin verilerine göre, İran takvimine göre, 20 Mart 2020'de sona eren Hicri Şemsi 1398 yılının enflasyon oranı yüzde 34,8 oldu. İran para biriminin hızla değer kaybetmesi ve enflasyondaki artış halkın alım gücüne de ciddi bir darbe vurdu. İran'da bu yıl 1 milyon 835 bin tümen olarak belirlenen asgari ücret Mayıs 2018'deki döviz kurlarına göre yaklaşık 170 ABD Dolarına eşitken söz konusu rakam bugün itibarıyla serbest piyasa kuruna göre 114 dolara gerilemiş durumda. İRAN DEVRİMDEN SONRA İLK KEZ IMF'DEN KREDİ İSTEDİ Dünyada Kovid-19 salgınında en çok can kaybı yaşanan ülkelerden olan İran'da salgına karşı alınan tedbirler kapsamında birçok işletme kapatıldı. Virüsün ülkede görüldüğü ilk günlerde gerekli tedbirleri almamakla eleştirilen İran, daha sonra sert önlemler almaya başladı. Buna rağmen ekonomik faaliyetlere getirilen kısıtlamaların zaten ABD'nin yaptırımlarıyla ağır darbe alan ülke ekonomisi için sürdürülebilir olamayacağı başta Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani olmak üzere yetkililer tarafından sıkça dile getirildi. İran Hükümet Sözcüsü Ali Rebii, 11 Nisan'da yaptığı açıklamada, salgın nedeniyle yaklaşık 3,3 milyon çalışanın doğrudan zarar gördüğünü, 1,5 milyondan fazla işletmenin de faaliyetlerini sonlandırmak zorunda kaldığını açıkladı. Bu yüzden de bazı milletvekillerinin salgın nedeniyle ülke genelinde karantina uygulama çağrılarına karşın Cumhurbaşkanı Ruhani'nin "düşük riskli" işletmelerin faaliyetlerine yeniden başlaması talimatının ardından ülkedeki ekonomik faaliyetler 11 Nisan'da tekrar başladı. Yaptırımların yanında salgınla da mücadele eden İran'da ekonomik kaynaklar tükenme aşamasına gelince Tahran, 12 Mart'ta IMF'den 5 milyar dolar kredi talep etti. Böylece İran, 1979'daki devrimden sonra ilk kez IMF'nin kapısını çalmış oldu ancak bu talebin de ABD yönetimi tarafından engellenmeye çalışıldığı belirtiliyor.