İstanbul fethinin sembolü olarak camiye çevrilen Ayasofya, 481 yıl sonra 24 Kasım 1934'te Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürüldü. Müzeye dönüşünden tam 86 yıl sonra, yani İstanbul'un Fethinin 567'nci yıl dönümü olan 29 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılımıyla Ayasofya'da Fetih Suresi okundu. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nın Ayasofya'da Kur'an okunmasına tepkisine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi siz mi idare ediyorsunuz? Bunun kararını verecekler var. Karar çıkar ona göre işlem yapılır. Sizden izin almayız. Hukuk devleti olarak Danıştay'ın kararını bekliyoruz. Karardan sonra atılması gereken adım neyse onu yaparız" karşılığını vermişti. İstanbul'un günümüze ulaşan en önemli tarihi simgelerinden biri olan Ayasofya müzesinin eskiden olduğu gibi camiye çevrilerek tekrar ibadete açılması gündemdeyken, Türk Tarih Kurumu eski başkanı, 24, 25 ve 26'ncı dönem MHP Kayseri Milletvekili ve eski TBMM MHP Grup Başkanvekili Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu tarafından çarpıcı bir iddia ortaya atıldı. Ayasofya'nın müze haline getirilmesi için hazırlanan kararnamenin sahte olduğunu ileri süren Prof. Dr. Halaçoğlu, "Burada kullanılan imza gerçek değil. Bir el bunu müze haline getirmiş ve Atatürk'e mal etmişler. O tarih için Atatürk ismi geçince kimse itiraz edemez diye düşünmüşler. Böyle bir sahtekarlık var işin içinde. İki-üç gün sonraki kararnamelerde yuvarlak 'A' harfi ile atılmış Atatürk imzaları bulunuyor. Buradaki ise köşeli 'A' ile atılmış. Bunun benzeri yok ve başka hiçbir yerde bu imza yok. Böyle imza olmaz. Bunun mürekkep tahlilinin yapılması gerekiyor. Atatürk, Ayasofya'nın iç kesimlerinin ibadetten çıkarılmasını kabul etmiyordu” dedi. HALAÇOĞLU: 1924 ANAYASI'SINDA 'KARARNAME ÇIKARMA' DİYE BİR HÜKÜM YOKTUR Kararnamenin gerçek olmadığının farklı kanıtları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Halaçoğlu, "1924 Anayasası'nda 'kararname çıkarma' diye bir hüküm yoktur. 'Tüzük çıkarma' vardır. Bunun da Cumhurbaşkanınca imzalanması şartı vardır. Bu kararnamede Soyadı Kanunu'nun Resmi Gazete'de yayımlanmasından önce böyle bir imzayı Atatürk'ün attığı iddia ediliyor. Atatürk soyadı ile attığı iddia ediliyor. O gün yayınlanan bir karar bile olsa Resmi Gazete'de yayınlanmadan yürürlülüğe giremez. Dolayısıyla Atatürk'ün böyle bir kanunsuzluk yapması mümkün değil. Kararname'nin birinci sayfasında, Kanunlar Müdürlüğü yazıyor, ikinci sayfasında Muamelat Müdürlüğü yazıyor. Bu da ciddiyetsiz bir yaklaşımdır” diye konuştu. 'ATATÜRK TARAFINDAN İMZALANMAMIŞTIR' Ayasofya'nın ibadete açılmasında hiçbir mahsur olmadığını söyleyen Prof. Dr. Halaçoğlu, "Sahtekarlıklar üzerine oturtulmuş bir müze meselesi vardır. Müze, caminin ibadet edilen kısmını kapsamamaktadır. Kararnamenin gerçek olmadığını söylüyorum. Bu kararname bir şekilde hazırlanmış ancak Atatürk tarafından imzalanmamıştır. Henüz resmiyet kazanmamış soyadıyla Atatürk'ün resmi evraka imza atacağını nasıl düşünebilirsiniz?” ifadesinde bulundu. 'ATATÜRK'ÜN ÇOK KIZDIĞINI ANLATIYOR' Atatürk'ün Ayasofya'nın müze olmasına karşı çıkmadığını da kaydeden Prof. Dr. Halaçoğlu, "Müze yapılması isteniyor. Bunun için de o tarihte Ayasofya'nın çevresindeki döküntülerin temizlenmesi kararlaştırılıyor. İzin çerçevesinde bu çalışmalar gerçekleştiriliyor. Atatürk de ziyaret ediyor, beğeniyor. Fakat sonunda bir heyet kuruluyor. Bu heyet içerisinde yer alan kişiler Ayasofya'nın tamamının müze olmasını istiyorlar. Şükrü Kaya, Atatürk'ün bu konuya çok kızdığını anlatıyor. Bunlara inanmayıp romanlara bakılarak tarih yazılmaz. Tarihçilikte bu yoktur. Ardından 1945 yılında Şükrü Saraçoğlu, kendisine sorulan soruya yönelik olarak 'Elbette temizlik yapıldıktan sonra orası ibadete açılacaktır' diyor. İç kısımlarının camiden çıkarılmadığını, müze yapılmadığını burada zaten söylüyor” ifadelerini kullandı.