'Kimse Bize Kabile Devleti Muamelesi Yapamaz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Butmir Askeri Üssü'nde bulunan Avrupa Birliği (AB) Barış Gücü bünyesinde, Bosna Hersek Türk Temsil Heyet Başkanlığı Milli Destek Birlik Komutanlığına ziyarette bulundu. Ziyarette yaptığı konuşmaya tüm askerleri selamlayarak başlayan Erdoğan, "Sözlerimin hemen başında vatanımızın bağımsızlığı için bir gül bahçesine girercesine kara toprağın bağrına giren aziz şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Kurtuluş Savaşımızı kazanarak bizlere son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti'ni armağan eden Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere kahraman ordumuzun tüm mensuplarını da şükranla anıyorum" diye konuştu. Terörle mücadelede şehit olan asker, polis ve koruculara Allah'tan rahmet, gazilere de şifa dileyen Erdoğan, "Bu vesileyle ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında vatandaşlarımızın, dostlarımızın, bugün burada olduğu gibi kardeş coğrafyaların huzuru için görev yapan tüm güvenlik güçlerimize Türkiye Cumhurbaşkanı, Silahlı Kuvvetlerimizin Başkomutanı olarak teşekkür ediyorum" dedi. "Biz tarih boyunca kendini asker millet, ordu millet olarak gören, askerliğe mukaddes bir vazife nazarıyla bakan bir milletiz" ifadesini kullanan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizler dünyanın en güçlü ordularını, en büyük devletlerini kurmuş, asırlar boyunca üç kıta, yedi iklimde barışın sancaktarlığını yapmış bir milletiz. Bizler cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal'in o veciz ifadesiyle 'yurtta sulh, cihanda sulh' ilkesini savunan bir devletiz. Dünyanın 34 farklı ülkesinde 78 şehitliği olan bir devletin gönül coğrafyasındaki sorunlara kayıtsız kalması düşünülemez. Şu anda da sizlerle gönül coğrafyasında bir arada bulunuyoruz. Türkiye'nin ne Avrupa'daki ne Kuzey Afrika'daki ne de Kafkasya, Balkanlar, Orta Asya'daki gelişmeleri uzaktan seyretme lüksü yoktur. Bu topraklarda yaşanan her olay, her hadise doğrudan ve dolaylı olarak ülkemizi etkilemektedir. Şayet Balkanlar'da, Orta Doğu'da istikrarsızlık varsa, Afrika'da insanlar açlıkla, kıtlıkla boğuşuyorsa menfi yansımaları bir şekilde Türkiye'de de hissedilmektedir". Suriye'de 8 yıldır devam eden iç savaştan en fazla etkilenen ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Suriye'deki zulümden kaçan 3,6 milyon mazlumun canını kurtarmak için kapısını çaldığı, sığındığı ilk ülke Türkiye olmuştur. DEAŞ terör örgütü Irak'ın bazı şehirlerini işgal ettiğinde insanlar yine ülkemize sığınmışlardır. İşte şu anda bakın Kamışlı'da bazı bu terör örgütlerinin dünyadaki koruyucuları, ülkemizden kaçıp giden hainler, hepsi bir araya gelmek suretiyle DEAŞ terör örgütünü bizim koruduğumuzu söyleyecek kadar ihanet içerisindedirler" şeklinde konuştu. "GÖNÜL COĞRAFYAMIZDAKİ SIKINTILARLA YAKINDAN İLGİLENİYORUZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de dünyanın farklı bölgelerinden 4 milyonu aşkın mülteci bulunduğuna işaret ederek, şunları dile getirdi: "Son 1,5 asırdır çeşitli sebeplerle ülkemize göç etmiş 10 milyonlarca vatandaşımız, soydaşımız, kardeşimiz var. Tarihimiz bize şu gerçeği çok açık ve net göstermiştir; Türkiye'nin güvenliği sınırlarında değil, kardeş coğrafyaların başkentlerinde başlar. Afganistan huzur bulmadan, Irak barışa kavuşmadan, Suriye'de çatışmalar durmadan bizim de huzura kavuşmamız mümkün değildir. Balkanlar istikrar içinde olmazsa Türkiye de tam manasıyla refah içinde olamaz. İşte bu anlayışla gönül coğrafyamızdaki sıkıntılarla yakından ilgileniyoruz. Altını çizerek ifade etmek isterim ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti asla yayılmacı, müdahaleci bir perspektifle hareket etmemektedir. Her zaman söylediğimiz gibi bizim hiç kimsenin, hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, iç işlerinde gözümüz yok. Biz sadece kendi milli güvenliğimizi, kendi vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini garanti altına almaya çalışıyoruz. Biz sıradan bir millet değiliz. Biz 21 milyon kilometrekare topraklardan azala azala azala 780 bin kilometrekareye gelmiş, dolayısıyla toprak nedir, bunu çok iyi bilen bir milletiz. Bize kimse kabile devleti muamelesi yapamaz. Biz bunları aşmış bir ülkeyiz. Onun için de şu anda bu nazarla bize bakanlara Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, Kandil'de, her yerde gereken derslerini veriyoruz". "İnlerine giriyoruz, girmeye de devam edeceğiz" diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Onun için asla buralarda acımak macımak diye bir şey söz konusu değildir çünkü eğer acırsanız acınacak hale gelirsiniz. Asker millet, ordu millet işte budur. Biz kendi insanımızla beraber kardeşlerimiz, soydaşlarımız, dost ve akraba topluluklarımız da huzur içinde yaşasın diye mücadele ediyoruz. Sizin gibi yurt dışında başka ülkelerin barış ve istikrarına hizmet eden Türk milletinin göz bebeği ordumuzun askerleriyle biz gurur duyuyoruz. Bizler, birlikte sizler, Bosna Hersek'te Türkiye'nin 'yurtta sulh, cihanda sulh' siyasetinin temsilcileri olarak görev yapıyorsunuz. Askerlerimiz burada olduğu gibi Afganistan'da, Katar'da, Kosova'da, Lübnan'da, Somali'de de sorumluluk üstleniyor. Uzaktan seyretmiyoruz. Seyirci bir millet değiliz, seyirci bir ordu değiliz. Tam aksine artık masada olan bir Türkiye var". TSK'nın operasyonel kabiliyet, caydırıcılık ve tecrübe bakımından dünyanın en güçlü ordularından biri konumunda olduğunun altını çizen Erdoğan, dünyanın neresinde olursa olsun TSK'nın verilen görevi alnının akıyla, milletin göğsünü kabartacak şekilde yerine getirdiğini vurguladı. Erdoğan, "Her birinize ülkem ve milletim adına yerine getirdiği görev sebebiyle çok ama çok teşekkür ediyorum. Türkiye olarak, Bosna Hersek'te güvenli ve huzurlu bir ortamın daim kılınmasına katkıda bulunmaya özel önem atfediyoruz" diye konuştu. Bölgede barış ve istikrarın sürdürülebilmesinin insani ve ekonomik refahı da pekiştireceğine işaret eden Erdoğan, tarihin her döneminde Bosna Hersek ve Türkiye'nin birbirine iyi ve yakın dost olduğunu, bu dostluğu da mümkün olan en üst düzeyde gösterdiğini kaydetti. Erdoğan, Bosna Hersek'in birlik ve beraberliğinin sağlanması ve egemenliğinin korunmasının bölgenin ve Avrupa kıtasının güvenliği ve esenliği için gerekli olduğunun altını çizdi. Bosna Hersek'te oluşabilecek bir istikrarsızlığın yalnızca bölgenin değil, tüm dünyanın barış ve istikrarını riske artabilecek potansiyele sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bu bağlamda da EUFOR Althea gibi misyonların ehemmiyeti açıktır. Bu misyonun varlığı, Bosna Hersek'in güvenlik ve istikrarı noktasında birçok başarıyı beraberinde getirmiştir" dedi. "TÜRKİYE, GÜVENLİK VE İSTİKRARIN TEMİNATI OLMAYA DEVAM EDECEK" Türkiye'nin ayrıca EUFOR irtibat ve gözlemevlerinde de aktif görev aldığını belirten Erdoğan, bu evlerde mukim Türk temsil heyeti mensuplarının yerel yetkililerle ve bölge halkıyla irtibat kurarak ülkedeki genel durumu takip ettiğini söyledi. Erdoğan, "İrtibat ve izleme timlerimiz, sorumlu oldukları bölgelerde din, dil, ırk ayrımı yapmadan, her kesimden, Boşnak, Sırp ve Hırvat üst düzey yöneticilerle diyalog halindedir. Halkın nabzını tutarak ve barışın devamlılığını sağlamak için devriye görevleri icra ederek çok önemli bir sosyal işlevi yerine getiriyorlar. Misyonu, ülkenin dört bir yanında bugüne kadar uyguladığı faaliyetler ve projeler, Bosna Hersekliler kadar bizler için de büyük anlam ifade ediyor. İnşallah bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de sizlerin bu hassasiyetle çalışmalarınızı yürüteceğinize inanıyorum. Türkiye, burada örneğini gördüğümüz üzere tüm varlığıyla bölgesinde ve ötesinde barış, güvenlik ve istikrarın teminatı olmaya devam edecektir." değerlendirmesinde bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de, Irak'ta, diğer ülkelerde, sınır boylarında, dağlarda ve ihtiyaç duyulan her yerde istiklal ve istikbal için, bölgenin barış ve huzuru için kahramanca görev yapan tüm askerlere şükranlarını sundu.

Bakmadan Geçme