Korona Bahane, Faiz Şahane 4-Peki Nasıl Kurtulacağız?
Dünya üzerinde yaşayan 8 milyardan fazla insanın, 1,5 milyarı Müslümanlardan oluşmaktadır. Faizi kesin bir dille yasaklayan tek din de İslam’dır. Faiz konusunda ya da faizsiz ekonomik sistem konusunda en fazla düşünmesi, kafa yorması ve çaba harcaması gerekenlerin de Müslümanlar olması kaçınılmaz olsa gerek. Dikkat ediniz, faizsiz bankacılık değil, faizsiz ve adil bir şekilde çalışan İslam ahlakıyla donatılmış bir modellemeden bahsediyoruz. Sadece İslami bankacılık, faizsiz bankacılık ya da katılım bankacılığı demiyoruz. Ekonomik Model ya da sistem olmadan, elde edilecek her sonuç konvansiyonel bankacılığa ve dolayısıyla da küresel kapitalizme entegre olmayı sağlayan bir yapıdan öteye gidemeyecektir. Bugün itibariyle dünya üzerinde yaklaşık 140 civarında faizsiz bankacılık ya da katılım bankacılığı yapan kurum vardır. Bunların küresel bankacılık sektörüne nazaran kontrol ettikleri rakamlar 200 milyar dolara yakın bir meblağa tekabül etmektedir. Tek başına bakıldığında oldukça yüksek bir rakam olan 200 milyar dolar, tek başına 3,5 trilyon doları kontrol eden bir Çin bankasının bile %7’si etmemektedir. Aynı şekilde ülkemizde faaliyet gösteren katılım bankalarının da Türk Bankacılık Sektörüne göre oransal büyüklüğü %5’ler seviyesindedir. İslam Kalkınma Bankası ile hayatımıza giren faizsiz bankacılık ya da katılım bankacılığı, küresel bankacılık işlemlerinden “haram” diye uzak duran Müslümanların parasal kaynaklarını uluslararası ekonomik sisteme entegre etmeyi hedefleyen bir yapıdan başka bir şey değildir. Dünyadaki en büyük katılım bankacılığı temsilcilerinin HSBC Bank ve CITI Bank’ın olduğu, sadece Arap yarımadası değil, başta Almanya ve İngiltere olmak üzere Avrupa’nın önde gelen gelişmiş ülkelerinin de faizsiz bankacılığa her geçen gün daha fazla önem verildiği görülmektedir. Kaldı ki ülkemizde de iki büyük kamu bankası tarafından kurulmuş iki katılım bankası mevcuttur. Ülkemizde onlarca üniversitede on binlerce üniversite öğrencisi, iktisat, işletme, kamu yönetimi gibi bölümlerde eğitim görmekte ve her yıl on binlercesi de mezun olmaktadır. Aynı şekilde bütün İslam alemindeki öğrencileri de dahil ettiğinizde bu rakam milyonlarla ifade edilmektedir. Sonuçta mezun olan milyonlarca genç, bankacılık, finans ya da sigortacılık işlemleriyle uğraşan bir kurumda iş hayatına atılıyor, iş yoğunluğu ve günlük hayatın koşturmacası arasında yaşamaya başlamaktadır. İş hayatıyla birlikte, gençlik dinamizmini de araştırmacılık ruhunu da inancıyla ilgili ideallerini de kaybetmektedir. Bu öğrenciler üniversite eğitimleri süresince hangi müfredatı takip etmektedirler? Dünya üzerindeki bütün iktisat fakültelerinin müfredatları aşağı yukarı aynıdır. Ülkemizin önde gelen üniversitelerinde okutulan müfredat da diğer ülkelerden farklı değildir. Küresel kapitalizmin ekonomi öğretileri çerçevesinde oluşturulmuş bir müfredatla milyonlarca genç ekonomist yetişmektedir. İslam dünyasında, modelleme bir yana Faizsiz bankacılık üzerine çalışma yapan enstitü yok denecek kadar azdır. Malezya bu konuda en çok çaba sarf eden ülkelerden birisi ancak yeterli olduğu da söylenemez. Kalkınma bankacılığı ya da faizsiz bankacılık konusunda çalışma usulleri ve ürünler konusunda Cidde merkezli çalışmaları da olumlu kabul etsek bile İslam Alemi maalesef bu konuda kafa yorma gereği duymamaktadır. Bu kadar genç beyin arasından aykırı düşünceye sahip, geleneksel ekonomik kabuller ve küresel bankacılık çizgisinin dışında fikriler üretebilecek yeteneklerin keşfedilmesi ve dahası özendirilmesi gerekmektedir. Arge faaliyetlerine ayrılan kaynaklarda ciddi bir artış olduğu bilinmektedir. Bu kaynak artışından alternatif ekonomi ve finans konusunda yapılacak çalışmaların da yararlanması sağlanmalıdır. Ekonominin temel kabullerinden, üretim, tüketim, paylaşım, bankacılık, para, kredi, enflasyon gibi ana konuların alternatif bir bakış açısıyla değerlendirilmesi ve yeni bir modelleme yapılmasının sağlanması hedeflenmelidir. Bu yapılmadığı taktirde, İslam dünyasının ve batılı bankaların küresel bankacılık sistemine entegre ettiği İslami sermaye, küresel kapitalizmin çarklarının daha hızlı dönmesine yardımcı olmaktan başka bir fonksiyon icra edemez. Söz konuş katlım bankalarının fetva kurullarında görev alan binden fazla İslam Aleminin saygın akademisyeni ya da hocası da bu küresel kapitalist ekonomiye entegre olma telaşındaki kalkınma bankalarının iş ve işlemlerine fetva vererek, çarkların dönmesine katkı sunmuş olurlar. Kısacası faiz belasından kurtulmak sanıldığı kadar da kolay bir iş değildir. İlk adım olarak ülkemizdeki bütün iktisat fakültesi öğrencilerine açık ödüllü ve konusu belirlenmiş akademik çalışma yarışmaları başlatmak olacaktır. O aykırı beyinlere ulaşmamız lazım.