Mescid-i Aksâ’nın ve Nureddin Zengi Minberinin yakılmasının 51. senesinde Uluslararası Minberi Aksâ Derneği, siyonist İsrail zulmüne dikkat çekmek amacıyla 'Minberine sahip çık' kampanyası düzenliyor. Kampanya kapsamında dünyanın farklı noktalarından din adamlarının katıldığı telekonferans gerçekleştirildi. Mescid-i Aksâ’nın ve Nureddin Zengi Minberinin yakılmasının 51. senesinde Uluslararası Minberi Aksâ Derneği, 17-20 Ağustos tarihleri arasında #MinberinSahipleri adı altında hatipler, davetçiler ve sivil toplum kuruluşlarını kapsayan uluslararası bir kampanya başlattı. "Minberine Sahip Çık!" Uluslararası Minberi Aksâ Derneği Başkanı Abdullah Cahit Dinç öncülüğünde düzenlenecek "Minberine Sahip Çık!" kampanyası için şu bilgileri paylaştı: Fanatik Siyonesitler kundakladı Kudüs özgür olmadan gülmeyi kendisine haram eden büyük komutan Selahaddin Eyyubi, gerçekleştirdiği büyük fethin nişanesi olarak Mescid-i Aksâ’ya bir minber hediye etmişti. Yüzyıllar boyunca Mescid-i Aksâ’yı süsleyen Selahaddin Minberi 21 Ağustos 1969 yılında fanatik bir Siyonist tarafından kundaklanarak yakıldı. Tüm müslümanların ciğerini yaktı Bu kundaklama sadece muhteşem bir sanat eseri olan Selahaddin Minberini değil tüm Müslümanların ciğerini yaktı. Mescid-i Aksâ’da başlayan yangın Filistinli çocukların hayallerini, annelerin yüreklerini ve babalarında genzini yaktı. Kadın hakları savunucuları sessiz İşgal başladığından beri zulüm altında ezilen kadınlar karşısında kadın hakları savunucuları dilsiz; evlerinin önünden kaçırılıp diri diri yakılan, küçük yaşta haksız yere hapse atılan çocuklar karşısında vicdanlar sağır. BM hiçe sayılıyor Aleyhinde aldığı yüzlerce ihlal kararını görmezden gelerek Birleşmiş Milletleri hiçe sayan bir terör devleti karşısında hala İsrail’i devlet yerine koyan Birleşmiş Milletler. "Biz dilediğimizi yapabiliriz" Tüm bu suskunluklar ve görmezden gelmeler İsrail Terör Devleti’nin bu günkü şımarıklık ve yüzsüzlük seviyesine gelmesindeki en büyük etkenlerdi. İsrail Terör Devleti Başbakanı Golda Meir’in 1969’da yaşanan yangından sonraki şu sözleri bunun ispatıdır. "O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadım. Zannediyordum ki, Müslümanlar dört bir taraftan İsrail'e girecekler. Lakin sabah oldu ve korkulan olmadı. İşte o zaman idrak ettim ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir” Siyonistler geri adım atmak zorunda kaldı Son 51 yılını bu fikir ile geçiren Sözde İsrail Devleti son yıllarda yediği iki büyük tokatla sersemlemiş ve karşısında milyonlarca Müslümanın iradesini bizzat tecrübe etmiştir. Bu tokatlardan ilki 2017 yılında yaşanan Esbat Kapısı olaylarıdır. Sözde İsrail Devleti, Mescid-i Aksâ’nın girişlerine metal detektörler koymak sureti ile daha önce El-Halil’de yaptığı gibi mescidi bölme girişiminin ilk adımını atmak istemişti. Başta Kudüs halkı olmak üzere tüm Filistin halkı ayaklanıp sonrasında da dünyanın yüzlerce şehrinden protesto haberleri gelmeye başlayınca Siyonist İsrail geri adım atmış ve metal detektörleri kaldırmak zorunda kalmıştı. Zincirler kırıldı ibadete açıldı İkincisi de 2019’dan günümüze kadar yemeye devam ettiği Rahmet Kapısı tokadıdır. Siyonist işgalci devletin daha önce keyfi gerekçelerle kapattığı Rahmet Kapısı Mescidi’ni, işgal edeceğini ve Yahudilerin ibadetine açacağını duyurması üzerine ayaklanan Kudüslüler Rahmet Kapısı Mescidi’nin kapılarındaki zincirleri kırarak burasını yeniden mescit olarak kullanmaya başlamışlardır. Siyonist İşgal mahkemelerinin çıkarttığı onlarca karara ve bu gün dahi sürekli baskınlarla kapatılmaya çalışılmasına rağmen Rahmet Kapısı Mescidi Kudüslü Müslümanların nöbetleri ile korunuyor. Müslümanlar ne İşgalci Siyonistlerin ne de mahkemelerinin Mescid-i Aksâ’nın üzerinde bir karar almaya ya da tasarrufa yetkisinin olmadığını her fırsatta haykırıyorlar. Şimdi Mescid-i Aksâ daha ümitli. 1969 yılındaki gibi uyuyan bir ümmet olmadığını biliyor. En küçük taşına gelecek zararda dahi ayağa kalkacak 2 milyardan fazla Muhammed Ümmeti olduğunun farkında. Yeni bir fetih için Müslümanların minberlerini hazırlamasını bekliyor. Çünkü minber tüm fetihlerin başlangıç noktasıdır! Çünkü minber Müslümanların haftalık manifestolarının okunduğu yerdir!