Milletin Başını Dik Tutacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Rize Dernekler Federasyonu’nca (RİDEF) Rize Valiliği himayesinde Maltepe Sahil Etkinlik Alanı'nda düzenlenen 11. Rize Tanıtım Günleri'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, hemşehrileri ile kucaklaşmanın, hasret gidermenin bahtiyarlığı içinde olduğunu belirtti. Rize Dernekler Federasyonu’na Rize Tanıtım Günleri'ni düzenlemeleri dolayısıyla teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette 81 vilayetimizin her biri kıymetlidir. Her biri değerlidir, her biri bir başka güzeldir. Şehit kanlarıyla sulanmış mukaddes vatan toprağının her bir karışının, gönlümüzün başköşesinde yeri vardır. 40 yıllık siyasi hayatımızda asla bölgecilik yapmadık. Ne insanlarımız ne şehirlerimiz arasında hiçbir ayrıma gitmedik. 780 bin kilometrekarenin tamamına aynı nazarla baktık” dedi. “Ana yurdum, baba ocağım Rize'nin kalbimizde yeri, tabii ki her zaman farklı oldu” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rizeli hemşehrilerim, siyasi hayatımızın hiçbir döneminde bizi yalnız bırakmadı. 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumuzda, yanımızda sizler vardınız. 2001 yılında AK Parti'yi kurarken, 2002 senesinde iktidara yürürken, Allah'ın yardımını ve sizlerin desteğini daima üzerimizde hissettik. Sizler bizi sevdiniz, bizi hep bağrınıza bastınız. İnşallah bizler de bu can, bu tende olduğu sürece Rize'yi sevmeyi, Rizeli hemşehrilerimizle iftihar etmeyi sürdüreceğiz" diye konuştu. “MİLLETİMİZİ ASLA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATMAYACAĞIZ” Rize'den aldıkları cesaretle bugüne kadar olduğu gibi 81 şehrin her birine, 82 milyon vatandaşın her bir ferdine hizmet götüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi hedefleri ve hayalleriyle muhakkak buluşturacağız. Türkiye'nin ve Türk Milleti’nin başını daima dik tutacağız. Tarihi şanlı zaferlerle dolu bu necip milleti, dünya siyaset sahnesinde asla hayal kırıklığına uğratmayacağız. Rengini şehitlerimizin kanlarından alan al bayrağımızı daha büyük bir gururla dalgalandıracağız. Bağımsızlığımızın timsali olan ezanlarımızı daha gür bir nida ile okuyacağız. Her karışında bir şehidin yattığı vatanımızı daha çok seveceğiz. Kardeşlik türkülerimizi daha büyük bir coşkuyla söyleyeceğiz. İstikbalimizin teminatı olan rabiamıza daha çok sarılacağız” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rizelilerin atmaca gibi atak, Karadeniz gibi kabına sığmayan insanlar olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: "Benim hemşehrilerim aynı zamanda son derece zeki ve esprilidir. Rize günlerinin bu seneki temasında, Rize'nin o ince zekâsına, pratikliğine bir kez daha şahit oluyoruz. 'Bırakalım sigarayı, içelim Rize çayı'. Ama bugün burada bir karar vermemiz lazım. Bu melaneti bırakalım, kendi kendimize zarar veriyoruz. Hem kasaya, hem keseye, hem vücuda. Yazıktır, günahtır. Bu israf. Ben Cumhurbaşkanı olarak sevdiklerime diyorum ki; inanın bu haramdır. Diyanet İşleri Başkanımız da söyledi. 'Haramdır' dedi. Niye? Kasaya, emanet-i ilahi olan bu vücuda zararı var mı? Var. Doktorlar da burada. Öyleyse haram. Kimi biz zenginleştiriyoruz? O malumlar var ya? Adamlar geliyor bize, yok elektronik sigara... Sigaranın elektroniği mi olurmuş? Bunun için bizden özellikle yer istiyorlar, müsaade istiyorlar. Vermedim, vermem.” “SİGARAYLA MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRMEMİZ GEREKİYOR” Vatandaşlara sigara bağımlılığı uyarısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İlla bir şey içecekseniz işte size çay" ifadesini kullandı. Sigara ve bağımlılık yapan diğer tütün ürünlerine karşı verdiği mücadeleyi anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen sene yürürlüğe giren yasayla reklamlar, sinema ve tiyatro salonlarında sergilenen eserlerde, internetle topluma açık ortamlarda tütün ürünlerinin veya görüntülerinin kullanılmasını yasakladıklarına, eğitim, sağlık ve spor tesislerinde sigara satışını da men ettiklerine dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tek tip paket uygulamasına da değinerek, "Artık sigara paketlerinin üzerinde hiçbir ilgi çekici, özendirici hiçbir unsurun bulunmasına müsaade etmeyeceğiz. Açık alan yerine açık sınırlanmış alan tarifi üzerinde çalışıyoruz. Yurt dışında oldukça yaygın olan ve 'duman odaları' diye tarif edilen sigara içme ortamlarını biz de devreye alacağız. Tütünle mücadelemizi gevşetmeden, geri adım atmadan, asla rehavete düşmeden kararlılıkla sürdürmemiz gerekiyor” dedi. Sigara ve tütün ürünlerine karşı mücadeleye, gönüllü kuruluşlardan, ailelere, üniversitelerden gençlere rol model olan sanatçı ve sporculara kadar toplumun her kesiminin destek olması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak muhalefet partilerinden meslek odalarına, esnaftan diğer kurum ve kuruluşlara kadar toplumun tüm kesimlerini kendilerine yardımcı olmaya çağırdıklarını aktardı. Rize Dernekleri Federasyonu’na sigarayla mücadele öncülük ettiği için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer dernek, vakıf ve federasyonlardan da bu meselede aynı dirayetli tavrı beklediğini ifade etti. “BİZİM TOPRAKLARIMIZIN MAHSULÜ OLAN ÜRÜNLER BAŞKALARININ DEĞİL ÜLKEMİZİN ZENGİNLEŞMESİNE HİZMET ETMELİDİR” Rize ve Doğu Karadeniz’in çay üretimindeki yerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çay üretiminde ilk sıralarda olan Türkiye'nin artık bu ürününü markalaştıran ülkeler arasında da yerini alması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin son 17 yılda markalaşma anlamında da gerçekten ciddi bir mesafe aldığını ama her şeye rağmen geldikleri konumu yeterli görmediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha fazlasını başarabilecek ürün yelpazesine sahip olduğumuzu da biliyoruz. El attığı her işi en güzel şekilde yapan Rizeli kardeşlerimin Rize çayı gibi bir ürünü dünya çapında bir markaya dönüştürmeleri gerekiyor. Bizim topraklarımızın mahsulü ve bizim milletimizin alın teri olan ürünler başkalarının değil ülkemizin zenginleşmesine hizmet etmelidir” değerlendirmesinde bulundu. “VATANIMIZIN BEKASI SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA KİMSENİN İCAZETİNİ ARAMAYIZ” Türkiye'nin artık 17 yıl öncesinin Türkiye'si olmadığını, ekonomiden tarıma, savunma sanayisinden üretime, ulaşıma, ticarete diplomasiye ve siyasete kadar her alanda ülkeye çağ atlattıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 17 yıl öncesine göre, millî güvenliğe yönelik hususlarda gerektiğinde kendi kararını kendisi veren ve uygulayan bir ülke olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Vatanımızın bekası, milletimizin huzuru söz konusu olduğunda kimsenin icazetini arama ihtiyacı hissetmiyoruz. İşte 9 Ekim tarihinde başlattığımız Barış Pınarı Harekâtı’yla ülkemizin bu tavizsiz duruşunu bir kez daha ortaya koyduk. Türkiye'nin iradesini yumuşak ve sert gücünü, operasyon kabiliyetini, askeri imkân ve yeteneklerini tüm dünyaya gösterdik. Silahlı kuvvetlerimizin kahramanlıkları ve Suriye Millî Ordusu’ndaki kardeşlerimizin mücadeleleriyle kısa sürede sahada büyük bir başarıya imzayı attık" ifadelerini kullandı. Barış Pınarı Harekâtı’na yönelik bilançoyu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Sadece dokuz gün içinde bir kısmı üst düzey 765 teröristi etkisiz hâle getirerek bin 500 kilometrekarelik alanı örgütün zulmünden kurtardık. Rasulayn ve Tel Abyad'ın da içinde olduğu toplam 111 yerleşim birimini kontrol altına aldık. Bölgede yaşayan kardeşlerimizin herhangi bir sıkıntı yaşamaması için başta gıda, sağlık ve güvenlik olmak üzere gereken tüm önlemleri alıyoruz. Kızılayımız, AFAD'ımız, Sağlık Bakanlığımız ve sivil toplum kuruluşlarımız yardım çalışmalarına başladı." “TÜM TÜRKİYE BU KRİTİK DÖNEMDE GERÇEKTEN ALKIŞLANACAK BİR DAYANIŞMA SERGİLEDİ” Harekât sırasında beş asker, 20 sivil vatandaş ve 76 Suriye Millî Ordusu'ndan askerin şehit olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da şifalar diledi. Türkiye ve ABD arasında yürütülen Barış Pınarı Harekâtı'na ilişkin 13 maddelik ortak açıklamaya değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şu anda 13 maddelik ortak bildirinin 120 saatlik bir süreci var. Bunun yarıdan fazlası geride kaldı. Buna uyulduğu takdirde ne âlâ, uyulmadığı takdirde 120 saat bittiği anda biz tekrar Barış Pınarı Harekâtı’nı bırakılan yerden aynen devam ettiririz. Bunu, Sayın Trump'ın gönderdiği heyete zaten söyledim. Diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelere aynen söyledim. Bunun yanında salı günü Soçi'deyiz, Sayın Putin'le de bunları tekrar konuşacağız. Attığımız bu adımların hepsi de sadece topraklarımızı korumaya yöneliktir, teröristlerin bize taciz atışlarına karşıdır ve kendi evlatlarımızı korurken, teröre karşı da bir mücadelenin adıdır. Dünya, teröre karşı mücadele vermiyor mu? Lafa geldiği zaman veriyor, Türkiye verdiği zaman niye rahatsız oluyorsunuz? Bu mücadeleyi vereceğiz. Bölücü terör örgütünün yandaşları dışında, tüm Türkiye bu kritik dönemde gerçekten alkışlanacak bir dayanışma sergilemiştir." “ABD İLE VARDIĞIMIZ MUTABAKAT, SAHADAKİ BAŞARIMIZIN DİPLOMASİ MASASINA YANSIMASIDIR” Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekâtı’yla Suriye sınırında kurulmaya çalışılan terör koridoruna öldürücü darbeyi indirdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Bunun yanında harekât, bölgemize yönelik emperyalist senaryoları da darmadağın etmiştir. Böylece ülkemiz, hem kendi güvenliğini hem de Suriye'nin toprak bütünlüğünü garanti altına alacak hayati önemde bir adım atmıştır. Perşembe günü ABD ile vardığımız mutabakat ise sahadaki başarımızın diplomasi masasına bir yansımasından ibarettir. Güvenli bölge ilan ettiğimiz yerlerin, tekrar ediyorum, 120 saat içerisinde tamamen boşaltılması noktasında ABD ile anlaştık. Perşembe gecesinden bu yana bu süre işliyor. İlgili birimlerimizle sahadaki gelişmeleri yakından takip ediyorum. 12 saatin bitiminde şayet Amerika ile anlaşmaya vardığımız hususlarda... Dikkat edin, terör örgütüyle anlaşmadık, ABD ile anlaştık. Burada birileri saptırma yapıyor, öyle bir şey yok." Kuzeyden güneye 32 kilometre, Irak sınırından Cerablus'a 444 kilometrenin güvenlik bölgesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu güvenlik bölgesini koruma altına alacağız. Dersimizi çalıştık, planlarımız, projelerimiz de tamam. Adımlarımızı da buna göre atıyoruz. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacak, son teröristi de bölgeden temizleyene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi. “17 EKİM MUTABAKATI’NIN TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNDE YENİ BİR SIÇRAMA TAHTASI OLMASINI ARZU EDİYORUZ” Cumhurbaşkanı Erdoğan, sabah İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile görüştüğünü anımsatarak, "Dedik ki, 'Bakın bizi anlayın, teröristlerin yanında yer almayın. Biz NATO'da sizlerle beraberiz. Bu terör örgütleri eğer NATO'ya girdiyse ondan haberimiz yok. Lütfen bu konularda hassas olun ve mücadeleyi hep beraber vermemiz lazım.' Amerikalı müttefiklerimizden beklentimiz Türkiye'ye verdikleri sözlere bu sefer bağlı kalmalarıdır. Daha önce Münbiç'te yapılan oyalama taktiklerinin ülkemize kaybettirdiği zaman ortadadır. Bu tarz yanlış hesapların bir daha tekrarlanmamasını istiyoruz. Türkiye olarak 17 Ekim Mutabakatı’nın Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni bir sıçrama tahtası olmasını arzu ediyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki süreç hem Suriye hem Türk-Amerika ilişkileri hem de terörle mücadele bağlamında yeni bir dönemin müjdecisi olacaktır. Rusya Federasyonu ve diğer ortaklarımızla atacağımız ortak adımlarla Suriye sekiz yıldır hasretini çektiği huzur ve istikrar ortamına kavuşacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum” diye konuştu.

Bakmadan Geçme