Erdoğan’ın sorulara verdiği yanıtları şöyle: OYALANACAK ÜLKE DEĞİL Suriye’deki güvenli bölge konusunda ABD ile hangi noktadayız? ABD’nin bizi oyaladığına ilişkin düşünceniz devam ediyor mu? Güvenli bölge için somut adımlar atılması konusunda iki haftalık süre vermiştiniz. Süre hâlâ işliyor mu? “Bir kere bu takvim şu anda işliyor. Bu takvim işlerken sınır boylarında bütün tedbirlerimizi almış bulunuyoruz. Bu tedbirlerin yanında son dönemde bölgede uçaklarımızı da uçurduk. Uçaklarımız da bölgede uçmak suretiyle zaten bu sürece devam etmekte olduğumuzun sinyallerini verdiler. Yani uçaklarımızın burada uçuşu herhalde boşuna değil. Bu basit bir seyrüsefer de değil. Türkiye oyalanacak bir ülke değildir. Şu anda sürekli tacizler altında olan benim vatandaşlarımdır. Bunun yanında da tabii yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bu mültecilerle ilgili olarak dünyanın da Batı’nın da hâlâ en ufak şekilde kılı kıpırdamıyor. Hepsi seyirci. Hepsinin bize söyledikleri şu, ‘Bu işi nasıl başarıyorsunuz? Bu işi buralara nasıl getirdiniz? 4 milyon mülteciye nasıl ev sahipliği yapıyorsunuz?’ Tamam da bu sözün hiçbirisi bizim karnımızı doyurmuyor ki. Bir defa bize verilen sözleri yerine getirmiyorsunuz. 2016 yılında verdikleri söz 6 milyar Euro. ‘3’er milyar Euro olarak iki taksitte vereceğiz’ dediler. 3 milyar Euro’da kaldı. Hep söylüyoruz, bizim şu anda 40 milyar doların üzerinde yapmış olduğumuz harcama var. Artık bu adımların atılması gerekiyor.” GÜVENLİ BÖLGE KİTAPÇIĞI Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Genel Kurulu’na katılan liderlere Suriye’de oluşturulmasını önerdiği güvenli bölge konusunda hazırlanan bir kitapçığı dağıttıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii 480 kilometre uzunluğundaki bu güvenli bölge planlamamız aslında Trump’ın da ifade ettiği 20 mil anlayışını kapsayan bir derinliktir. Planlı bir çalışmayla 1-2 milyon civarında Suriyeliyi buraya yerleştirme şansımız olabilir. Burada 150-400 metrekare arasındaki alanlarda yerel mimari ile yapılmış ve ekip biçilebilecek bahçenin, icabında hayvancılık yapılabilecek ahırların olduğu binalarla birlikte bu insanları çadırlardan ve konteyner kentlerden kurtaralım istiyoruz ki bizdeki Suriyelileri de buraya sevk edebiliriz. Burada özellikle başta ABD olmak üzere Rusya, Almanya, Fransa’nın bize gerekli desteği vermeleri lazım. Eğer bu destek gelirse biz de bunun inşaatla ilgili kısmını üstlenebilir ve yoğun bir çalışmayla burada bu işleri tamamlarız. Mülteci krizine dikkat çekmek için Genel Kurul’da Aylan (Alan) Kurdi bebeğin fotoğrafını gösterdim. Mülteci sorununa kökten kalıcı çözüm bulmak için Suriye’de akan kanın durması gerekiyor. Hem Cenevre hem de Astana süreçlerinde Suriye’de siyasi çözüm için Türkiye olarak yoğun bir çaba harcıyoruz. Anayasa Komitesi’nin kurulması önemli bir adım olmuştur. Çalışmalarına bir an önce başlamalıdır. Hem ulusal güvenliğimiz hem de mülteciler için güvenli bölgenin bir an önce kurulması gerekiyor. Bu konuda yaptığımız ön çalışmayı muhataplarımla paylaştım. Hatta bununla ilgili hazırladığımız kitapçıkları bütün liderlere bu vesileyle dağıttım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız bu konuya yönelik adımlarını attılar. Planlama ve projelendirme çalışmalarını yapmak suretiyle işi ciddiyetle ele aldık.” TERÖRLE MÜCADELE ÇİFTE STANDART KABUL ETMEZ “Burada bir hususun altını önemle çizmek isterim. Güvenlik ve terörle mücadele bir bütündür, çifte standart kabul edilemez. Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz güvende değiliz. Birleşmiş Milletler Genel Kurul hitabım ve görüşmelerim vesilesiyle küresel siyaseti doğrudan ilgilendiren Filistin, Keşmir, Yemen, Libya, Arakan Müslümanları, Ortadoğu ve Körfez’de yaşanan gerilimler, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, terörle mücadele ve insani yardım konularına da temas etme imkânı buldum. Dünyanın sessiz kaldığı bu sorunları görmezden gelmemiz elbette mümkün değildir.” ŞU ANDA İDLİB’DE SÜKÛNET VAR Suriye’nin Anayasa Komitesi için isimler belirlendi. Bu noktada İdlib’den yeni bir göç öngörüyor musunuz? Çözüme ne kadar yakın ya da uzağız? TSK’nın İdlib bölgesindeki gözlem noktalarının bazılarının kapatılması söz konusu mu? Bazı tacizler oldu malum ama o tacizlerden sonra bizim oradaki ekiplerimiz muhataplarıyla devamlı görüşmeler yapmak suretiyle işi belli bir noktaya getirdiler. Şu anda yaşanan herhangi bir sıkıntı yok. Çünkü gözlem noktalarındaki ekiplerimiz müteyakkız. Sürekli olarak da muhataplarla görüşmeler yapılıyor. Şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntı yok. Şu anda İdlip’de bir sükûnet ve suhulet görünüyor ama tedbiri elden bırakmamak lazım. Çünkü kolay değil burası 4 milyon nüfusu olan bir yer. Eğer işi gevşek tutarsak, belli bir göç sınıra doğru başlamıştı, onların da gelme durumu olabilirdi. Şu an itibarıyla orada da hepsi kendi çadırlarını kurmaya başladı. Gıda yardımları konusunda AFAD, Kızılay olarak destekleri veriyoruz. O insanları da belli koruma altına almak durumundayız. Şu anda girişimlerimiz devam ediyor. Temenni ederim ki Rusya ile yaptığımız bu görüşmelerden netice alırız.” BU HARİTA ONLARI ÇILDIRTIYOR “BM Genel Kurulu’ndaki konuşmam sırasında gösterdiğim İsrail haritası onları (Netanyahu) çıldırtıyor. ABD’de Yahudi kuruluş temsilcileriyle bir görüşme yaptık. Orada kendilerine dedim ki, ‘Siz işgalcisiniz. 1947-1948’de siz neredeydiniz?’ Onlara haritayı gösterdik ve dedik ki, ‘Bak siz buradaydınız, bundan sonra Filistin küçüldü, siz büyüdünüz. Ne ile? İşgal ile... 1967 buradaydınız. Şimdi ise İsrail 1947-1948’deki Filistin’in büyüklüğüne kavuştu. Filistin ise maalesef o zamanki İsrail’in durumuna düştü.’ Ortada böyle bir tablo var. ‘HEMEN RESMİ GÖSTERDİM’ Söyleyecekleri bir şey yok ki. Söylüyorsun, gerçeği ortaya koyuyorsun. Bir hanımefendiyi şehit ettiler. ‘Elinde savunma ile ilgili bir silahı, bıçağı yok ama bir hanım silahlarla şehit edildi’ dedim. Ne dediler biliyor musunuz? ‘Öyle bir şey yok.’ Hemen onun da resmini kendilerine gösterdim. ‘Sen görmüyorsan, ben ne yapayım?’ dedim. ‘Siz bir defa çocukları öldürüyorsunuz. Sizin askeriniz, polisiniz çocukları bile gırtlağına sarılarak sürükleye sürükleye cezaevine götürdü ve o çocuk sonra gelip beni ziyaret etti’ dedim. Maalesef bunlar hain ve cani ve bunların dünya barışına bir katkısının olması asla söz konusu değil. Şunları da söyledim, ‘Siz Mescidi Aksa’yı şu anda hâlâ Müslümanlara adeta haram kılıyorsunuz. Siz bizim mukaddes kitabımızı yerlerde paramparça ettiniz. Camları kırdınız. Bunu da mı inkâr edeceksiniz?’ Hiç cevap yok tabii. Ayrıca ‘Şu anda oraya Müslümanlar rahatlıkla gidemiyor. Çünkü her gidişte bir tedirginlik ve korku var acaba ne olacak diye’ dedim. Başbakanken Tel Aviv’e gittim. Tel Aviv’den Filistin tarafına geçeceğim. Resmi ziyaret. Eşim yanımda. Sınırdan geçeceğiz. Beni yaklaşık yarım saat sınırda beklettiler. ‘Bir ülkenin, Türkiye gibi bir ülkenin Başbakanını sınırda siz yarım saat bekletiyorsunuz. Bunu uluslararası diplomaside nereye oturtuyorsunuz’ dedim. Cevap yok. İsrail bu... Burada bizim toplantıya gelenlerin bazısının yakasında bir yazı vardı. Çok ilginçti. ‘Siyonist değilim’ yazıyordu. Altında da İsrail bayrağı ve üzerinde çarpı işareti vardı. Ne dedi biliyor musunuz, ‘Tanrı, İsrail devleti kurun diye bir emir vermedi.’ Tabii İsrail, şiddet ve bunların karşısında olanlar da var. Sayıları az ama çok dik duruyorlar.” S-400 İLİŞKİLERİ BOZMAMALI CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, “Bizim için S-400 olayı Türkiye Amerika ilişkilerini kesinlikle bozmamalı çünkü bunlar savunma sistemleri noktasında Türkiye’nin ihtiyacıdır. Kaldı ki S-400 dediğimiz zaman Yunanistan’da, Bulgaristan’da, Slovakya’da var. Onlar da NATO ülkesi. Onlarda olunca oluyor da Türkiye gibi bir ülkede olunca niye olmasın” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de Fox News televizyonuna gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunurken “Türkiye-ABD arasındaki ilişkilerde ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarmak gibi bir hedefimiz var. Aynı şekilde savunma sanayine yönelik attığımız adımlar, atmakta olduğumuz adımlar söz konusu. Bunlarda şu anda henüz 20 milyar doların altındayız ama hedefimiz bu rakamı yakalamak” dedi. TRUMP’IN BM KONUŞMASI: ABD Başkanı Donald Trump’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşmasını nasıl bulduğu sorulan Erdoğan, konuşma içerisinde katıldığı ve katılmadığı başlıklar bulunduğunu söyledi. Her şeyi aynen kabul etmenin söz konusu olmadığını dile getiren Erdoğan, “Benim de konuşmamda aynı şekilde onların kabullendiği ya da kabullenmediği yerler olabilir” dedi. RUSYA VE İRAN’LA İLİŞKİLER: “Geçen hafta Rus ve İranlı mevkidaşlarınızı ağırladınız. En yakın müttefikleriniz onlar mı” yönündeki soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi: “Şöyle ifade edeyim, bu süreç bu Ankara süreci değil, bu Astana sürecidir. Astana süreci içerisinde attığımız adımlarda daha önceleri ABD Büyükelçi nezdinde katıldı Astana sürecine ve bu süreçte Rusya-İran-Türkiye olarak üst düzeyde buna katıldık ve Soçi mutabakatıyla İdlib’e yönelik bir adım attık. Burada tabii ülkelerin en yakın ilişki halinde olduğumuz, olmadığımız bu tür bir değerlendirmeyi yapmak yanlış olur. Stratejik ortak olarak bakıldığında ne Rusya ne İran NATO ülkesi. Biz NATO’da ABD ile beraberiz. NATO içerisindeki birlikteliğimiz herhalde bir şeyler anlatıyor olmalı. NATO içindeki bu stratejik ortaklığımızın diğer alanlara da yansımasını bekliyoruz.” MÜŞTERİ DEĞİL ORTAĞIZ “Ticaret hacmini artırmak istediğinizi söylediniz ancak, S-400’lerin alınmasıyla ilgili ABD tehditlerini göz ardı ettiniz, F-35 savaş uçaklarının programından çıktınız. Neden böyle oldu” sorusuna karşılık Erdoğan, şöyle konuştu: “Bir defa şunu çok açık net ABD’nin S-400 ile ilgili yaklaşım tarzını hiçbir zaman tehdit olarak görmedim. Niçin? Çünkü biz Patriotları Sayın Obama döneminde istedik ama bize Patriotlar noktasında ‘Kongre izin vermiyor’ dediler ve bize vermediler. Sonra Sayın Trump’tan da talepte bulundum ama maalesef Sayın Trump döneminde de alamadık. Şu anda özellikle bizim savunma noktasında kendi ihtiyaçlarımızı karşılama durumumuz söz konusu değil mi? Bunun için de savunma sistemleri noktasında Rusya ile böyle bir adımı atmak durumunda kaldık. Kaldı ki ben bu konuda Sayın Başkan’a ‘sizden de Patriot alabiliriz’ dedim ve şartlar noktasında uygun, olumlu şartlar olursa alternatif olarak bu savunma sistemlerimizi Patriotlarla da takviye edebiliriz ancak burada şöyle bir durum var, F-35’de biz müşteri değiliz, ortağız, oradaki 9 ülkeden biriyiz. Şu ana kadar 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Kaldı ki F-35’lerin bazı parçalarını Türkiye’de üretiyoruz. Bunun yanında her şu anda Türkiye’ye verilmesinden vazgeçilen uçak için bu sistemin kaybı 7 milyon dolardır. Biz pilotlarımızı gönderdik burada eğitim aldılar ve 4 veya 5’inin de teslimi noktasına gelinmişti, son anda bunun verilemeyeceğini söylediler. Ben bunu stratejik ortaklığa yakıştıramıyorum ve bunu doğru bulmuyorum. Nasıl stratejik ortağız ki 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yapmışız... Sayın Başkan’ın ‘1 milyar 400 milyon dolar ödemesi olan stratejik ortağımıza yapılan yanlıştır’ diye açıklaması var.” TRUMP’LA İLİŞKİLER: Donald Trump başkan olduğundan bu yana iki ülke ilişkilerinin daha mı iyi olduğu yönündeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: “Sayın Trump ile Sayın Obama ile ilgili böyle bir kızıştırmanın içine girmek istemem ama bizim, Sayın Trump’ın göreve geldiğinden bu yana münasebetlerimizin gayet iyi olduğunu söyleyebilirim. Şu son safhadaki olay özellikle bizi üzmüştür. Halkım soruyor, ‘F-35 ne oldu, hani gelecekti, niye gelmedi, siz 1 milyar 400 milyon ödeme yaptınız, ofset kapsamında bazı parçalarını da ödüyorsunuz, üretiyorsunuz, bu nedir?’ diye soruyorlar. Sayın Başkan’ın Osaka’daki açıklaması beni çok umutlandırdı. Bu umudumu kaybetmek istemiyorum ama bizim için S-400 olayı Türkiye Amerika ilişkilerini kesinlikle bozmamalı çünkü bunlar savunma sistemleri noktasında Türkiye’nin ihtiyacıdır.” FETÖ ELEBAŞININ İADESİ: “PKK ve FETÖ gibi terör örgütleri Batı’da cirit atıyor. Aynı şekilde Amerika’da cirit atıyor. Acaba bunlara karşı Amerika, Batı bir tavır koyuyor mu? Bunları acaba bize teslim ediyorlar mı? Hayır, etmiyorlar. Şu anda burada mesela YPG, PYD gibi terör örgütlerinin uzantıları var. Biz bunları istiyoruz. FETÖ’nun başı Amerika’da, Pensilvanya’da. 400 dönüm arazi ona tahsis edilmiş ve dünyadaki 150,160 ülkeyi buradan idare ediyor. Biz bunu istedik” diyen Erdoğan şöyle devam etti: “Tamam da biz yani stratejik ortaksak bu terör örgütlerinin uzantıları burada olduğuna göre siz de onları bize verin. Ülkemizde yargının bunlar hakkında vermiş olduğu kararlar var. O kararların biz buraya bütün belgelerini gönderdik ama netice alamadık ve bu tabii bizi üzüyor.” BEN ÖYLE BİR KORKU TAŞIMIYORUM Pompeo, bazı Çinli kişi ve şirketlerin ABD tarafından yaptırıma tabi tutulacağını söylemişti. Böyle bir şey Türk vatandaşlarına yapılsa ne olur? Ben öyle bir korku taşımıyorum. Çünkü bağımsız bir Türkiye isek bağımsızlığımızın hakkını da vermemiz lazım. TRUMP’LA FOTOĞRAF ÇEKTİRİRKEN GÖRÜŞTÜK ABD Başkanı Donald Trump’ın BM Genel Kurulu’na katılan liderlere verdiği resepsiyonda kendisiyle görüşmeniz oldu mu? Bu seneki resepsiyon çok kısa ve özet geçti. Zaten resepsiyon fotoğraf çekimlerinden önceydi. Fotoğraf çekimi esnasındaki görüşmeden sonra müsaade alıp ayrıldık. Trump’la bir de telefon görüşmeniz olmuştu. Evet, Sayın Trump Houston’daki mitinge giderken uçakta telefonla da bir görüşme yaptık. ‘İSTANBUL’DA ON BİNLERCE TOPLANMA ALANI VAR’ BİRLEŞMİŞ Milletler Genel Kurulu toplantısı sonrası dönen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul’da meydana gelen depremin haberini uçağı Türkiye hava sahasına girdiği anda aldı. Atatürk Havalimanı’na indikten sonra Devlet Konuk Evi’ne geçen Erdoğan ve beraberindekiler, depremle ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Cumhurbaşkanı, daha sonra gelişmelere ilişkin açıklamalar yaptı. Erdoğan, yardımcısı Fuat Oktay’ın başkanlığında Afet ve Acil Durum Yönetim Merkezi’nin (AFAD) anında faaliyete geçtiğini belirterek, “Depremle ilgili tüm koordinasyon ilgili bakanlık ve kurumlarımızın katılımıyla bu merkezden yönetilmektedir ve yönetilecektir” dedi. KÖPRÜ TWEET’İNE TEPKİ Sosyal medyada 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’yle ilgili yazılan iddialara tepki gösteren Erdoğan, “Bu tür zamanlarda çok açıklama yapanlar olur. Az önce sosyal medyada baktım bir kadın bir tweet atmış. Bu tweet’te işte köprüleri kullanmayın, işte köprü halatları koptu... Böyle densizlik yapanlar da var. Bunu adeta fırsata çevirmek isteyenler var. Böyle bir şey söz konusu değil. Allah’a hamdolsun, şöyle 8 kadar bir yaralanma olayı söz konusu. Bunlar da hafif yaralı olanlar” diye konuştu. Erdoğan, “Oldukça ciddi sayılabilecek büyüklükteki bu depreme rağmen, küçük bir takım hasarlar dışında yüreğimizi yakacak bir haber şu ana kadar almadık” dedi. Deprem toplanma alanlarıyla ilgili yapılan açıklamalara da dikkat çeken Cumhurbaşkanı, “İstanbul’da AFAD’ın bırakın yüzlerce binlerceyi, on binlerce, şu anda ilan edilmiş toplanma alanları vardır. Bunlar kendi sitesinden de AFAD’ın sürekli olarak yayınlanmaktadır. Bunun tabi bir de sürekli güncellenmesi de söz konusudur. Öyle toplanma alanları vardır ki bugün toplanma alanıdır ama yarın il veya ilçe planlarında yapılan değişiklikle belki sahipleri orayı farklı bir şekilde değerlendirir. Onun yerine daha farklı yerde, bir başka toplanma alanı da AFAD ilan edebilir. Bunların hepsi de değişkendir” diye konuştu.