Tarlayı Hallettik, Dikey Tarım Kaldı

Artan nüfus, gıda güvenliği ve erişilebilirliği, azalan ekilebilir araziler, mevsimsel sınırlı üretim ve yüksek su tüketimi gibi problemler alternatif tarım teknolojilerini zorunlu kılıyor. Bu teknolojiler arasında 'Dikey Tarım' giderek ön plana çıkıyor.

Dikey Tarım teknolojisi sayesinde veri odaklı analizlerle bitki kalitesi ve lezzeti kontrol altında tutularak insan müdahalesi en aza indiriyor. Çimlendirmeden filizlendirmeye tüm aşamalar kapalı ortamda gerçekleşiyor. Su, ışık, nem, sıcaklık ve rüzgar faktörü üretimi en verimli, temiz ve sağlıklı kılacak şekilde kontrol ediliyor. Üretimde minimum fire ile hasat sağlanıyor. Dikey Tarım sirkülasyon sistemleri ile geleneksel tarım yöntemlerine göre yüzde 95 daha az su tüketiyor ve dünyanın en önemli problemlerinden biri olan su kaynaklarının fazla ve bilinçsiz tüketiminin önüne geçiyor.

Endüstri rakamlarında durum

Bugün dünyada 2025 yılında toplam sebze endüstrisinin büyüklüğünün 939 milyon dolar olması bekleniyor. Bunun içinde dikey tarımın büyüklüğünün de 13 milyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. 2019 itibariyle dikey tarım endüstrisinin büyüklüğünün ise 5 milyon dolar düzeyinde olduğu belirtiliyor.

Öykü nasıl başlıyor?

Aslında dikey tarım mantığı Uzakdoğu’da başlıyor hatta 1980’li yılların başlarında. Bu ülkelerde, arazi sıkıntısı, iklim sıkıntısı nedeniyle eldeki imkanları değerlendirmek için yola çıkılıyor. Uzakdoğu’da bu konuda öne çıkan Tayvan, Kore gibi ülkelerdi. Bu ülkelerde kapalı ortamlarda, katlı binalarda bu tür uygulamalar gerçekleşiyordu. Diğer önemli özelliği ise ‘topraksız kültürü’ yani diğer bir deyişle ‘hidroponik’ çalışmaları da burada doğuyor aslında…

Çıkış ve yaygınlıkta Uzakdoğu

Dikey Tarım hikayemize devam edersek aslında yine Uzakdoğu’ya dönmemiz gerekiyor. Çünkü aslında teknolojinin ilk orada geliştiğini ve yaygın şekilde orada kullanıldığını görüyoruz. Japonya’da Spread adlı şirket halen dünyanın bu konudaki en büyük şirketlerinden biri ve günde 30 bin marul yetiştirecek boyutlara gelmiş durumda. Bir marulun yetişme süresi dikey sistemlerde gramajına göre değişiyor ama dikey sistemlerde 28 gün ortalama gün verilebiliyor… Böyle bir teknolojiye ve kapasiteye ulaşmış durumdalar.

ABD’de popüler oluyor

Dikey Tarım konusunun ciddi şekilde yayılması, ABD’de şirketlerin bunu bir ticari girişim olarak 2 binli yılların başında ortaya koymasıyla oluyor ve bir anda popülerleşiyor. Bunun öncülerinden biri Aero Farms şirketi ve kendine ait ‘aeroponik’ sistemiyle ürün yetiştiriyor. İlginç bir hikaye yaratıyor ve eski bir gece kulübü binasında sebze üretiyor. İşte bu hikaye o günlerde manşetleri süslüyor ve konuya ilgi çekiyor.

Teknikler farklılaşıyor

Kullanılan esas sistem Nutrient Film Technique (NFT)- Besleyici Film Tekniği buna ‘hydroponic’ teknik diyebiliriz. Besleyici film tekniği, bitki büyümesi için gerekli olan tüm çözünmüş besinleri içeren çok yüzeysel su akışında kanalların olduğu bir yapıya sahip. Sistemde su geçirmez bir olukta bitkilerin çıplak köklerinden suyun dolaştırıldığı bir teknik. ‘Aeroponik’ sistemde ise tamamıyla kökler suya değmiyor ve bunu bir su püskürtmesiyle yapıyor. Sistemler aslında birbirine çok benzer ancak küçük teknik farklılıkları var.

“Dikey Tarım şehirlerin parçası olacak”

Topraksız Tarım Danışmanı Dr. Murat Çiçekli, 10 yıl içinde dikey tarımın şehirlerin bir parçası olacağını söylerken, şunları vurguluyor: Önümüzdeki 10 yıl içerisinde büyük şehirlerin ortasında eski ve kullanılmayan binaların bile değerlendirildiği, çatısında gerekli olan enerjiyi sağlamak üzere güneş enerjisi, rüzgar enerjisi olan, çok katlı ve her katında farklı ürün üretilen ve en alt katta bulunan süpermarkette bu ürünleri satan bir çok dikey tarım sistemlerini ve işletmelerini göreceğiz. Çünkü insanlar sağlıklı ve besin değeri yüksek gıdaları tüketmek, bu gıdalara kolay ulaşabilmek ve bu gıdaların tohumdan çatala kadar nasıl üretildiğini bilmek istiyorlar.”

10 MADDEDE NEDEN DİKEY TARIM?

1- Dünya genelinde yaşanan COVID-19 pandemisi, insanların besin değeri yüksek ve güvenli gıdaya ulaşmalarında oluşabilecek sıkıntıları görmesini sağladı. Gıdaların sevkiyatı ve lojistik bu dönemde önem kazandı. Şehirlerin ortasında yapılacak bu sistemler sayesinde lojistik gibi büyük bir maliyet ve gıdaya doğrudan ulaşım sorunu çözülüyor. Karbon salımı ve taşımaya bağlı olarak meydana gelen ürün kayıpları azalıyor. Üstelik, sağlıklı, iyi ve lezzetli taze ürünler aracısız tüketime verilebiliyor.

2- Geleneksel tarımda ve açık alanda yapılan tarımsal üretim esnasında ürünler iklim koşullarından etkileniyor. Kuraklık, don zararı, bitkilerde oluşan hastalık ve zararlılar nedeniyle çok fazla ürün kaybı oluşuyor. Dikey Tarım sistemleri kapalı ortamlarda ve kontrollü şartlarda olduğu için tüm bunlardan etkilenmeden ve neredeyse “sıfır” kayıp ile üretim yapılmasını sağlıyor.

3- İklim koşullarına bağlı olarak tarımsal ürünlerin üretilmesindeki zorluklar ve bitkilerde oluşan hastalık ve zararlılar nedeni ile aşırı tarımsal ilaç (pestisit) kullanımı, hormon vb. kimyasalların kullanımı ile sağlıklı gıda üretilmesi zor bir hale geldi. Bu sistemler insanlarda kansere sebep olan pestisit kullanımını ortadan kaldırıyor ve son derece sağlıklı ve güvenli ürünlerin üretilmesine olanak sağlıyor.

4- Bu sistemler, kullanılan su, gübre gibi tarımsal girdilerin kullanımını ciddi miktarlarda düşürerek yüksek oranda tasarruf sağlıyor ve çevre dostu bir üretim sistemi. Sadece sudaki tasarruf, geleneksel tarıma göre yüzde 95 oranında.

5- Atık oranı son derece düşük ve çevre kirliliği yaratmıyor.

6- Son yıllarda ortaya ürünlere bulaşma şeklinde çıkan ve insan ölümlerine sebep olan Escherichia Coli ve Salmonella gibi bakteriler, bitkiye bulaşıp onu tüketen insana zarar veriyor. Dikey tarım sistemlerinde ürünlere bu tür bakteri bulaşması söz konusu olmuyor, ürünler tohumdan hasata kadar son derece hijyenik üretiliyor.

7- Bu sistemlerde otomasyon sistemi ve yapay zeka gibi teknolojiler kullanılıyor. Bitkinin ihtiyacı olan sıcaklık, nem, su, ışık, havalanma vb. istek ve koşulları istediği oranda verilerek son derece sağlıklı ve besleyici ürünler yetiştirilmesi sağlanıyor. Tüm sistem istenildiği anda gözlenebiliyor ve kontrol edilebiliyor.

8- Sulama sistemine insan sağlığı için önemli olan bazı elementleri (selenyum, iyot, çinko v.b.) vererek gerekli olan elementlerce zengin, besleyici ve fonksiyonel gıdalar ve bitkiler üretilebiliyor.

9- Geleneksel tarımda yılda 2 defa ürün alınabilirken, dikey tarım sistemlerinde 12-13 defa ürün hasat edilebiliyor. 4 mevsim ve yılın 365 günü üretim yapılabiliyor. Birim alandan geleneksel tarıma göre 200 kata kadar fazla ürün alınabilmesi yine dikey tarım sistemleri ile mümkün oluyor.

10- Üretim esnasında harcanan iş gücü maliyeti son derece düşük oranda oluyor.

 

Bu yazı; Dünya Gazetesi'nden Volkan Akı tarafından kaleme alınan "Şehir Çiftlikleri Geliyor" başlıklı yazıdır.  

Bakmadan Geçme