Tedarik krizinde en büyük sıkıntıyı kimya sektörü çekiyor

MKS DevO Yönetim Kurulu Başkanı M. Korgün Şengün, tedarikle ilgili sıkıntıların yaşandığı bu dönemde fiyatları en çok yükselen emtiaların kimya hammaddeleri olduğunu vurguladı. Şengün, en az 2 kat artan fiyatların yanında 6 kat artan hammaddelerin de bulunduğuna dikkat çekti.

Kimya sektörünün çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını kaydeden MKS DevO Yönetim Kurulu Başkanı M. Korgün Şengün, pandemi kaynaklı olduğu düşünülen bu sıkıntıların iki yıldır artık kemikleştiğini vurguladı. “Gelip geçecek diye düşündüğümüz bu sıkıntılı dönemin, maalesef gelip kalacak görüntüsü verdiğini endişe ile söylemek istiyorum” diyen Şengün, tedarikle ilgili sıkıntıların yaşandığı bu dönemde fiyatları en çok yükselen emtiaların kimya hammaddeleri olduğunu söyledi. Fiyatların hammaddeye göre değişiklik gösterdiğini belirten Şengün, en az 2 kat artan fiyatların yanında 6 kat artan hammaddelerin de bulunduğunu kaydetti.

Bugün gıda sektörünün her aşamasından başlayıp, metal ve deri sektöründen kağıt ve tekstile hatta jeotermale kadar akla gelebilecek her türlü sanayi işletmesinin mutlaka kimya ile temasının bulunduğunu ifade eden M. Korgün Şengün, “Kimya sektöründeki yokluklar nedeniyle, diğer birçok sektörde gerek ana üretim kalemleri gerekse destekleyici kalemler bazında üretim yapılamamasına kadar, o kimyaya bağlı diğer sanayi kollarındaki kalite unsurlarının değişmesini dahi etkileyebilecek bir durumu güncel olarak yaşamaktayız. Bu kimya bazlı ürünler, onların üretiminde birçok önemli fonksiyonu üstleniyor. Örneğin fosfor türevli asitlerdeki tedarik sıkıntısına bağlı, deterjanın ana hammaddelerinden biri olan fosfonatın yokluğu, deterjan sanayindeki üreticilerin fosfonatsız üretim yapma mecburiyetini ortaya çıkarır ki; bu da mutlaka kalitenin değişmesi anlamına gelir. İşte bu tür sıkıntılar her sektörde büyüyerek devam ediyor” dedi.

“Navlun sorunu sentetik bir kriz”

Pandeminin o ilk bilinmeyen kabusunun atlatıldığını dile getiren M. Korgün Şengün, “Bu kadar büyük bir kriz etkisi yaratacak ne petrol krizi var ne savaş var ne de herhangi bir doğal afet. Bu kadar sert savaş ekonomisi haline çevrilmiş ve bu paradigmanın devamı için sürekli felaket haberleri pompalanıyor olması nasıl bir tesadüf bilemiyorum. Kısmi olarak bazı ülkelerin sokağa çıkma yasaklarını veya limitli zamanları ayarlıyor olması, yeni varyantlar… Bunların bizim hayatımızın bir parçası haline geldiğini artık herkes anlamış vaziyette” diye konuştu.

Avrupa’nın birçok şehrinde o ilk günlerdeki durumun olmadığını aktaran M. Korgün Şengün, “Bence burada bir fırsatçılık var. Özellikle bu navlun krizi denilen şey artık tartışmaya çok açık hale geldi. Bugün dünyanın en büyük limanlarından birisinin yer aldığı şehirde, hafta sonları bütün restoranlar barlar diskolar açık, herkes sokaklarda eğleniyor ama pazartesi olunca o restoranlarda yemek yiyen liman çalışanları, pandemiden dolayı çalışamıyorlar. Bu nedenle de yükler yavaş ilerliyor ve buna bağlı olarak maliyetler artıyor gibi birtakım senaryoların içinde ifade etmek çok doğru değil. Navlun krizi sentetik bir krizdir. Bence bu yokluk senaryosundan, dünyayı yeni bir dönemin hazırlığına modelleyen bir durumu düşünmek, çok da hayal ürünü bir bilim kurgu olmayacak” yorumunda bulundu.

‘Daha az al, daha çok öde’ dönemi başlıyor


Bugüne kadar ‘Daha çok al, daha az öde’ diyen tüketim toplumu ve piyasa yapıcıların daha az satıp daha çok para kazanabilmek denklemini tekrar kurguladığını ifade eden M. Korgün Şengün, şunları kaydetti: “Zira daha çok tüketirken doğal kaynakları da çokça tükettiğimizi biliyoruz. Yeşil Mutabakat, Paris Anlaşması, Kyoto Anlaşması gibi bir sürü anlaşma var ama çalışmıyor. Sebep, daha çok tüket dediğin anda daha çok doğal kaynak da tüket demiş oluyorsun. Kapitalist bir toplumda daha az tüket demek de kapitalist ekonominin tamamen tersine bir davranış olacağına göre hane halkları daha az alacak yani bir diğer tabirle daha az tüketecek daha çok ödeyecek. Yani cebinden daha çok para çıkacak.”

“Zamlanan tüm emtianın yarattığı faturayı halk ödeyecek”

Yeni normalin dizayn edildiğini aktaran M. Korgün Şengün, “Dünyadaki bütün sektörlere ait girdilerin 2-3 kat zamlanmış olması demek, çıktıların 2-3 kat zamlanması demektir. Özetle fahiş anlamda zamlanan tüm emtianın yarattığı faturayı halk ödeyecek. Bu durum sadece ülkemizde değil tüm dünyada böyle olacak ve oluyor da. Sanayicinin kendi hammaddesi pahalandığında onu üretime koyup yeni bir maliyet çıkartacağını ve sattığı ürünün de pahalanacağını kaydeden Şengün, “Demir çelik hammaddesi ise demir çelik pahalı hale gelecek, deterjan hammaddesi ise deterjan fiyatlanacak. En sonunda nihai tüketici bu parayı ödeyecek” dedi.

Bakmadan Geçme