Fehmi Çalmuk

At İzi İt İzi, Fitne Fesat İşi Hasan Sabbahlar Kaç Kişi ?

Fehmi Çalmuk

Vallahi sen gel Berat Albayrak’a hak verme…Ne dedi? -At izi it izine karıştı, Allah sonumuzu hayır eylesin… Doğru söylemiyor mu ? At izi it izine karıştığı bir dönemde inandığımız dava ve mânâyı; serbülentlerin canları pahasına koruyacağı ve kollayacağı bir dönemde selden kütük kaparak, meydanı boş bularak, kimi zaman arkadan dolanarak; geçmişte olduğu gibi bugün de şerbülentlik yapanların kol gezdiği bir Türkiye'de elbette ki Allah sonumuzu hayır eylesin! AK Parti kurulduğundan bu yana, kendisine de ve uğruna kefeni ile beraber gezdiğini belirttiği davasına da kambur olan isimleri taşımaya devam ediyor sayın cumhurbaşkanı… Diğer taraftan bakarsanız bir koalisyon mutabakatı olarak kurulan AK Parti'nin neyin yerine ikame edildiğini, hangi proje ile idame edildiğini en önemlisi de hangi mahfiller tarafından sabote edildiğini bilenler biliyor. Erdoğan da biliyor elbette bilmesine de yanı başında kol geze, zehrini akıtmaya yeminlilerin  çıkardıkları çıngırak sesine çoktan “yeter artık” diyebilirdi. Demiyor ayrı bir konu, diyemiyor apayrı bir konu. İşin garibi yaklaşık 20 yıldır, Milli görüş hareketini konu ederseniz 40 yılı aşkın bir zamandır davaya gönül vermiş mücahitlerin ensesinde boza pişiren, ahkam kesen, devamlı eleştiren devamlı fitne ateşine odun taşıyan insanların nasıl bir imtihan vesilesi olduğunu siz takdir edin. Üzülerek belirtiyorum ki Allah gecinden versin ellerinden gelse AK Parti liderliğini hele hele kayıtsız ve şartsız Cumhur İttifakına kol gerek kol kanat geren Türkmen Bey'i sayın Bahçeli'yi gömecekler. Allah’tan ki ellerinden gelmiyor. Gelse bir bardak suda fırtına koparacak şerbülent gibilerin bir damla suyu bile çok gördüklerini merhum Adnan Menderes'in idamında da, yedi düvele, tanklara karşı duran, emperyalistlerin ağababası Amerika'ya “bana ne Amerika'dan” diyebilecek kadar Muvahhit Erbakan'a neler ettiklerini siz daha iyi biliyorsunuz. Milletvekilliğini merhum Demirel sayesinde kazanmış olmasına, itibarını O’nun sayesinde elde etmiş olanların Konya meydanlarında “Bu kadın külotu kimin?” diye sorduklarını, merhum Özal’a yol arkadaşlarının eşi ve kızı üzerinden neler yaptıklarını unuttuk mu? Bekçi’den Maksat “Sarayın köpeği” Demek ise? İşin acı tarafı FETÖistlerin, manda sevicilerin, sureti Haktan görünenlerin yüzünden yılladır çileye, imtihandan imtihana sürükledikleri benim gibi fikir/yürek işçilerine, inanmışlara; bir de bu iktidarın cenazenin namazını kıldırmak istemektedirler. Bugün itibariyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Cumhur İttifakına bensanakayyum.com gibi çalışan Türkmen Beyi için son durak işaret edilmektedir. Zaten ikisinden başka Cumhur ittifakına tahkimat yapan da yok. Ana muhalefet lideri Bahçeli için “Sarayın Bekçisi” diyor. TDK bekçiyi “bir şeyi ya da bir yeri bekleyip korumakla görevli kimse” olarak tanımlıyor. Eğer bu söz “Bozkurtlar” hedef alınıp, Bahçeli için, "Çok sık eleştiriyor CHP'yi, ona o görev verilmiş çünkü. Bekçilik görevi yaptığı için o görev verilmiş" deniyorsa kimse MHP’nin “Köpek” benzetmesi karşısında sessiz kalacağını beklemesin. Anlaşılıyor ki Alaattin Çakıcı bunu böyle anlamış, açıklaması sonrası Bahçeli’nin ona yüksek perdeden destek vermiştir. Soner Yalçın’ın, Çakıcı’nın sözleri üzerinden Alevilik ile hemen bir bağ kurması ister istemez CHP’nin “Bekçi” sözünün hedefini gösteriyor. Elbette siyasi muarızına hakaret etmek insanı haklı çıkartmaz, taraftarının hıncını bileyler. Çakıcı’nın sözleri Kılıçdaroğlu için tabanında bir bütünleşme işareti kabul edildi. Her ne kadar siyasetin Arap Bacısı durumuna düşmüş zatın “Bu tehdit, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef almış gibi görünse de aslında demokrasiye yapılmıştır. Tasvip edilecek tarafı yok. Hem Meclis’e hem demokrasiye yapılmıştır. Meclis Başkanı’nın bu işe sahip çıkması lazım” sözleriyle pas atmasına karşın TBMM Başkanı Mustafa Şentop topa girmedi. Girse Çakıcı’nın TBMM’yi, demokrasiyi hedef aldığını kabul etmiş olacaktı. Unutmadan Kurt kapıda beklemez, bekçi olmaz. Çoban olmaz. Hele bozkurttan hiç. Çakıcı’nın sözleri üzerine gelen tepkilere Türkmen Beyi’nin şu sözünü aktardılar: -Düzlükte kurt ulusa evde itin bağrı sızlar Erdoğan “Fitnecileri  Gördüm” Dedi Bu nedenle her ne pahasına olursa olsun Cumhur İttifakı bitirilmesi için çalışanlarını yerine ikame etmeye çalıştıkları iktidar modeli yedi kocalı hürmüz misali birbirine benzemeyen Bremen Mızıkacılarıdır. Ne zaman yerli ve milli olduklarına ilişkin umut taşıma gayretine girsem, ‘onlar da bu vatanın çocukları’ desem arkalarından “Cee” yapan, parmak sağlayan, el oğuşturan Soros’un çocuklarının bitmez tükenmez mühendislerini görünce Sadri Alışık’ın Ofsayt Osman filmi geliyor aklıma… -Bu da mı Gol değil Hakim Bey ? Demiyor mu? Ben de soruyorum: “Bunlar da mı Milli ve yerli değil?” (Elbette Milli Mücadele’nin sağ ve sol çizgisinde sadakat ile duranları tenzih ederim) Bu nedenle sesimiz çıkmalıdır. Elbette bizim çığlığımız yıllardır yanı başınızda, partinizde, kabinenizde hatta Külliye’de oynanan ali cengiz oyunlarınadır. Bu çığlık ebed müddet devlet diyen vatan toprağını canından aziz bilen, Anadolu’yu büyüklüğünde dava taşını gediğe koymak için bağımsız ama milletine bağlı insanların çığlığıdır. Vatana, millete ihaneti olmayanların çığlığı… Bunları yazıyordum ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihi açıklaması geldi. MHP Lideri Bahçeli, Erdoğan cevap vermeden Bülent Arınç’a cevap vermek istemedi. Kurmaylarına “İlk cevap verme sayın Cumhurbaşkanına düşer. Fitne Külliyededir. Yangını sayın Cumhurbaşkanı söndürecektir” dedi. Erdoğan’da öyle yaptı: Arınç’a: Son günlerde bizimle asla ilgisi olmayan kimi bireysel açıklamalar ile yeni bir fitne ateşi yakılmaya çalışıldığını görüyoruz. Geçmişte birlikte çalışmış olsak bile hiç kimsenin şahsi açıklamaları hükümetimizle, partimizle ilişkili hale getirilemez. Fitne ve fesat girişimlerini reddediyoruz Bizim nerede durduğumuz bellidir, istikametinde değişiklik yoktur. CHP'nin ve arkasındaki mahfillerin arkasındakilerin dümen suyuna girenler, siz kendi pazarlıklarınızla uğraşın. Düşün bu milletin yakasından. Türkiye'yi dışarı şikayet edenler, dün söylediğini bugün yalanlayanların sonu hüsran olacaktır. Terör ve Gezi: Teröre bulaşmış, terörle el ele kol kola yürüyenler bizim temasta olduğumuz kişiler olamaz. Şu anda yargının tasarrufu altında olanlar, Yasin Börülerin ölümüne neden olanlar hiçbir zaman Tayyip Erdoğan tarafından, dava arkadaşları tarafından savunulmaz. Gezi eylemlerini finanse edenlerin savunucusu olamayız. Gezi olaylarının finansörlüğünü yapan, bugün yarın hiçbir zaman bunların savunucusu olmadık, bundan sonra da olmayız. Terör örgütleriyle el ele, kol kola, omuz omuza Ankara'dan İstanbul’a yürüyenlerle biz birlikte olamayız. Kavalalarla hiçbir zaman bir arada olamayız. Biz Kobani'yi unutamayız. Bizim Kürt kardeşlerimizi öldürenleri savunamayız.” Çözüm Seçimde: Bunca yıldır elbette eksiklerimiz olmuştur, hatalarımız da olmuştur. Samimiyetimizi, hizmetlerimizi, vizyonumuzu kimse sorgulayamaz. Bugün de tüm samimiyetimizle çareyi milletimizde arıyoruz. Hasan Sabbahlar Var ! Erdoğan’ı bu açıklama yapmaya iten yalnızca Türkmen Bey’i değildir. Duyuyorum ki “At izi it izine karıştı, Allah sonumuzu hayır eylesin” diyen Berat Albayrak kayınbabası, lideri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sesleniyor. Yanı başında Hasan Sabbahlar’ın oluğuna dair serzenişte bulunuyor. Kulağı çınlasın Sadık Albayrak ne diyor: “Her şey memleket ve millet için. Milli ve yerli düşünceyi hâkim kılmak için bir mücadele veriliyorsa, yanında olacağız. Emperyal güçler... Yerli işbirlikçiler... Ve FETÖ'nün uşakları... Türkiye'ye hizmet edenlerin karşısındalar.” Açıklamasındaki “Bir dava partisi olan AKP’nin ve her daim ‘Nur-u Aynım’ dediğim muhterem Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında, “ölümüne ölümüne” duygusuyla, bütün bir aile olarak dim dik durmaktan bir an dahi vazgeçmemiz mümkün değildir” ifadesine dikkat çekmek isterim. Sadık Albayrak yıllar önce Nur-u Aynım’ dediği Recep Tayyip Erdoğan’ın RP İstanbul İl Başkanlığındaki değişim rüzgarlarına ciddi bir salvo yapmış,  Gülay Pınarbaşı ve Filiz Ergün’ün RP’ye girmesine “Bilgisayara giren virüslar” olarak nitelendirmişti. Albayrak şöyle diyordu: “Medya ile heyecanla Hareket edersek Biz de ANAP’a döneriz. Ancak bütün bu görüntülerin hiçbir zaman ifade etmeyeceğini yeni yüzyıla Refah’ın damga vuracağına inanıyorum. Yani virüslerin etkisi olmayacak. Çünkü bu bilgisayar Allah'ın verdiği ölçüler içinde çalışıyor. Bizim bilgisayar bu virüsleri temizler. Yenilikçilerin hastalığı gençliklerinde tatmin olamadıkları birtakım hususları bugün görüntüyle medya ile Filiz ve Gülay Hanım gibilerle resim çektirmek yoluyla gidermek isteyenler var. Bunun eseri olarak silikonlu ANAP’lı figüranları ve Refah Partisi'ne lanse etmektedirler.” Albayrak’ın o zaman uyardığı virüs şimdi Hasan Sabbah gibi oldu. Erdoğan’ı uyarıyorlar… Şimdi siz söyleyin: At izi, it izi derken bir de fitne fesad işi çıktı. Peki Hasan Sabbahlar kaç kişi?    

Yazarın Diğer Yazıları