Fehmi Çalmuk

Gözüne FETÖ Girsin !

Fehmi Çalmuk

En sonunda şişirdiler bizi…Kimin eli kimin cebinde belli değil. Daha önce manda ve himayecilerle iş tutmuş, beraber yürümüş, onların hedeflerini kutsal emanet gibi taşımış insanların bile; uzun süre cemaat, hizmet hareketi, paralel yapı, FETÖ ile kol kola yürümelerini göz ardı edecek şekilde konuşmaları Vallahi de bizi şişirdi. İşiten kulağımız, ürperen yüreğimiz var. Gören gözümüze rağmen, satılığa çıkmış akıllarını, kalemlerini, “emperyalist hizmetine mahsustur” şeklinde kullandıkları, kurum ve kuruluşları varken yaptıklarını/ettiklerini/konuştuklarını inkar etmeleri, top yuvarlamaları, devamlı hedef şaşırtmaları karşısında diyeceğimiz o ki: Gözünüze FETÖ girsin ! FETÖ’nün siyasi suikast sonucu şehit olan merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun dediği gibi “Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bir dünya için; bu kadar fırıldak olmaya gerek yok!” Dön babam, dönelim…Dönüp dönüp yine aynı yere geliyorsunuz. Siyasi ayak tartışması karşısında siyaset arenasındaki tartışmanın nerelere gittiğini görüyorsunuz. Siyaseten en günahsızın başına neler geldiğini gördüğünüz gibi… Erbakan iktidardan indirildi, parti kapatıldı. İki kere bölündü/böldürüldü. Hapishaneye atmaktan bir bile tereddüt etmediler. Ev hapsi göstermelik merhamet, siyaseten terbiye aracıydı. Yılmadı tekrar siyasete döndü. Ömrü vefa etmedi. Ancak mevzii teslim etmedi. 12 Eylül dehlizlerinde, Filistin askısında, elektrik şokunda, bir metrekarelik hücrede sindiremedikleri, ezemedikleri, tüketemedikleri “Koca Reis” Muhsin Yazıcıoğlu’nu her adımı inceden inceye kurgulanmış bir suikast planıyla öldürdüler. Millet seferber oldu. Kar kış kıyamette günlerce enkaz aradılar. Yazıcıoğlu ölüm pahasına Alperen Ocakları’nı teslim etmedi. Olası bir iç savaşta kullanılmak istenen vatan evlatlarını canı pahasına korudu, kolladı. Yol arkadaşlarını gizli kameralar ile keklik gibi avladılar. Kimse imamlı nikahlı eş gerekçesine bile bakmadı. Toptan imha işine giriştiler. Yine sinmedi. Partisi bölündü. Yılların ülküdaşları çayıra çıktı, çimene dağıldı. Doğru bildiğinden bir an bile geri durmadı. Devletin emrinde kandığı yerden değil kaldığı yerden devam etti. Hattı da sathı da müdafaa etti. Sağlık durumu bozulsa da Türkmen Bey’i Bahçeli hareketin lideri, Kutlu yürüyüşün neferi olarak alayıyla mücadele ediliyor. Yazmıştım yine yazıyorum. Erdoğan, FETÖ’nün küresel planına sızmış/sızabilmiş bir  siyasetçi. Yanılmışlığı, yanlışlığı, aldanmışlığı, kandırılmışlığı olsa da devam ediyor. Zehirlenerek öldürülmek istense de kaç kere ameliyat masasına yatsa da mücadeleye devam ediyor. Erdoğan’ın aldanışı 15 Temmuz sonrasında da devam etti. “Gökçek alınırsa Ankara’yı %60 ile alırız” diyen parti uluları Melih Gökçek’i feda ettirdiler. Doydular mı ? Kadir Topbaş’ı feda ettirdiler… Doydular mı? Şimdi Berat Albayrak’ı, Süleyman Soylu’yu istiyorlar. Doyacaklar mı ? Hayır, hayır, hayır… Şimdi darbe senaryolarının yeniden ayyuka çıktığı günlerde Ankara ve İstanbul’u CHP’ye dolayısıyla karşı bloğa kaptırmış Ak Parti, MHP, BBP ittifakı metropol ilçelerine yığınak yaptığına ilişkin haberler geliyor. Olası bir girişimde büyükşehir belediyelerinin zaaf analizini yapıyorlar. Elbette böyle bir durumda tarih ve millet önünde iki belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı büyük bir imtihan bekliyor. Yolda bulduklarını yola çıktıklarına karşı tercih etmeyecek kadar irade sahibi olduklarını düşünüyorum. Bir de FETÖ’nün yıllardır pişirdiği bir yemeği yeniden servis ediyorlar. “Ulusalcılar darbe yapabilir”  15 Temmuz sonrası FETÖ ile mücadele merkezli olarak Cumhur İttifakı’nın yanında yer alan  ulusalcı kesimin üzerine yeni bir çorap örüldüğü de görülüyor. Darbeyi ulusalcılar yapacak deyip FETÖ’nün yeni bir tasfiyeyi gündeme getirdiği makul şüpheden öte açık bir şekilde görülüyor. Türkiye yeni bir hesaplaşmaya hazırlanıyor. Eli kulağında yeni bir FETÖ operasyonu var. Aynı 2016 yılının YAŞ toplantısında olduğu gibi bir tasfiye var. Yalnız TSK’da değil. Emniyette, bürokraside… Ak Parti kaynaklarına göre tasfiye 25 bin kişiyi kapsıyor. Umut ederim ki FETÖ işi sulandırıp ulusalcıları, avrasyacıları tasfiye ettirerek Cumhur İttifakındaki tahkimatı dinamitlemez. Kalemşörlere bakarsanız İlker Başbuğ Paşa’yı hedef tahtasına koydular bile… Emperyalistlerin derdi iç savaş çıkartmak. Bu nedenle ekonomiye abanmış durumdalar. Külliye kaynaklarına göre FETÖ’nün Türkiye’den çaldığı para 184 milyar ABD doları…Bu nedenle ekonomide delik büyük, yama tutmuyor. Devleti yönetenlerde de boş durmuyor. Durduk yerde binlerce bekçi alınmıyor. Durduk yerde Rusya ile iç güvenlikte iş birliği anlaşması imzalanmıyor. Hiçbir şey durduk yerde olmuyor. Siyasi ayak tartışmasınca eski genelkurmay başkanı orgeneral Hilmi Özkök de dahil edildi. Kimse 2004’de MGK’ya sunulan rapora karşı “dönemin MGK Başkanı Cumhurbaşkanı sayın Ahmet Necdet Sezer’in ne yaptığını sormuyor? “Neden Anayasa kitapçığını fırlatmadın, kurul üyelerini niye azarlamadın ?” demiyor… İş sonunda; “Onda bunda şundadır/siyasi ayak kimse/hangi partideyse Türkiye’nin geleceğiyle oynayacak onlardır” şeklinde bir tekerlemeye kalıyor. Ben kendimi bildim bileli; “Türkiye zorlu bir dönemeçten geçiyor” sözlerini duyuyor ve işitiyorum. Ne olursa olsun siyaset yeniden umut olmalı. Milletin siyasi iradeden ümidi kaybolmamalı. Siyaset varsa  umut var demektir. Ekonomik sıkıntılarına rağmen, bölücü teröre 35 yıldır can vere vere “vatan sana canım feda” diyecek erdeme, duruşa sahip olan milletimiz 15 Temmuz akşamı olduğu gibi söz konusu vatan ise yine cansa can verecektir. Ancak gelin görün ki bu kadar aleksitimi karşısında milletin cevabı elbette ağır olacaktır. Siyasetçilere de Türkiye ile oynamak isteyenlere de bundan korkmalarını salık veririm. ALEKSİTİMİ NEDİR?: Duygusal sağırlık Kişilerin kendilerinin ve diğer insanların hislerini algılama yetisinden yoksun olmaları; bununla ilgili kendilerini ifade etmede ve sosyal iletişimde yaşadıkları zorluk.  

Yazarın Diğer Yazıları