Fehmi Çalmuk

Safları Sıklaştırın, Gelecek Var !

Fehmi Çalmuk

 Aylardır ne imamın ne de müezzinin “Aziz cemaat, safları sıkıştırın” sözünü duymuyoruz. Covid 19 Pandemi nedeniyle safların en az 1,5 metre ayrıldığı bir noktada Joe Biden’in açıklaması safların yeniden sıklaştırılması konusunda imdada yetişti. Bir süredir Ak Parti karşıtlarının Kasım ayında yapılacak ABD seçimlerinde Demokrat aday Joe Biden’in iş başına gelmesiyle Erdoğan’dan kurtulacaklarını sesli düşünmelerini biliyoruz. Özellikle DEVA yönetiminin Kasım sonrasına ilişkin küresel sermayenin kesenin ağzını açacağını belirtmeleri, Kürt siyasetçilerin Joe Biden sonrası Kürt siyasal hareketinin yoğunluk kazanarak siyasette yeniden “kilit aktör” olacağını söylemeleri boşuna değil. Ankara’da kimse seçimlere çok zaman deyip, yan gelip yatmıyor. Siyaseten geçerli olan şudur. Takip mesafesini korumaz (kontrol ve hesap) iseniz cisimler aynada göründüklerinden daha yakındır ve çarpması kaçınılmazdır. Bu yüzden Kemal Kılıdaroğlu’nun “Dostlarımız” diye seslendirdiği ittifak üyelerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan kardeşlik hukuku içerisinde “abileri”nden takip mesafeli lojistik destek görüyor. Bu bir anlamda gelecek seçim hazırlığı… Siyasetteki gelişmeleri başlıklarla ele alalım: Erdoğan’ın Oğuzhan Abisi   Cennet mekân rahmetli Necmettin Erbakan Hoca’ma aklıma gelip giden deli deli sorulardan birini utanarak, sıkılarak sormuştum. Soru şu şekildeydi: - İnsanların size saygısı büyük. Ancak yanı başınızdaki insanlara yönelik eleştiriler var. “Hocam neden bu insanları yanında tutuyor” diye sıkça soruyorlar. Biz ne diyelim. Ne buyurursunuz? -Liderler asla zayiata bakmaz. Biz sefere çıkarken ‘kim var, kim yok’ diye bakmayız. Kim varsa onlarla yola devam ederiz. Kimseyi evinden çağırmayız. Bunu size soranlar neden kapıda bekleyip de bizimle yola düşmüyor? Durur muyum? Durmadım bu kez isimleri bir bir sormaya başlayacaktım ki, İlk önce her zaman Hoca’ma “Necmettin Bey” diye seslenmesi dikkatimizi çekerdi. -Hocam Oğuzhan Bey dedim? -Benim görevim insanları İslam dairesi içine çekmek. Oğuzhan Bey’in görevi ise insanların iman dairesinin dışına çıkmasını önlemektir. Ağzım dilim tutuldu. O günden sonra hep Oğuzhan Bey’e bu gözle baktım. Saygıda kusur etmemeye çalıştım. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmasında sonra karar elbette ki merhum Necmettin Erbakan Hocamın iki dudağının ağzından çıktı. Ancak o sözler Oğuzhan Bey’in son sözlerini içeriyordu. Erbakan hocam, Ali Coşkun ve Tayyip Erdoğan isimleri konusunda tereddüt içinde kalmıştı. İstanbul sermayesi ısrarla Ali Coşkun diyordu. Parti içindeki bazı isimler ise “Erdoğan’ın Erbakan’a biatı yok” diye kulisler yapıyordu. Erdoğan daha sonra bu isimleri parti kadrolarında yer verdiği gibi önemli yatırımlarının başına da geçirdi. Oğuzhan Bey son sözü söyledi ve Erbakan Hoca, “Oğuzhan Bey’in son sözü söyledi. Hayırlı uğurlu olsun” dedi. Erdoğan, o gündür bugündür Oğuzhan Bey’e hürmette kusur etmez.Ak Parti’ye açılan kapatma davasında merhum hocam Altınoluk’tan Oğuzhan Asiltürk Ankara’dan aramadık, görüşmedik adam bırakmadılar. -İktidar partisi Ak Parti’ye kapatma davası açmak ne demek? Her bayram arar. Geçen Kurban Bayramı’nda aradığı gibi…Oğuzhan Bey ise son aylarda Ayasofya’nın açılması nedeniyle telefonla arayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik etti. Özellikle İstanbul sözleşmesine yönelik rahatsızlıklara ilişkin eleştiriler karşısında Adalet Bakanı vasıtasıyla Oğuzhan Bey’e haber göndermiş “iptal sözü” vermişti. Bunu kamuoyuna duyuran isim Numan Kurtulmuş oldu. Asiltürk telefonla arayarak buna da teşekkür etti. Unutmadan belirteyim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Abdurrahman Dilipak’ın yazısına ilişkin kadın kollarının suç duyurusundan sonra tavrını bu yönde kullanması karşısında Numan Kurtulmuş boşa düşmüş oldu. Halen aksi yönde bir açıklaması bugüne kadar gelmedi. Oğuzhan Asiltürk, Saadet Partisi’nin her halükârda TBMM’de grup kurmasını istiyor. 2018 seçimlerinde AK Parti ile yaptıkları koalisyon görüşmelerinin bu şekilde neticelendirilmesini istiyordu. Ancak olmadı. Siyasi olarak konuşulanların başında MHP’nin Saadet Partisi ittifakına sıcak bakmadığı şeklinde. Zaten Oğuzhan Bey’in bir dönemdir hükümetin sürdürdüğü aşırı güvenlikçi politikaların Ak Parti’ye zarar verdiğini belirtiyor MHP’ye yönelik endişelerini “MHP sizi bitirecek” diyerek dile getirdiğini duyuyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı’nın tek bir adayda anlaşamaması Temel Bey’in adaylığı da lojistik desteğin bir sonucu. Asiltürk partinin Yüksek İstişare Konseyi Başkanı… Daha çok ilmi ve tebliğ metodolojisiyle ilgileniyor. Ancak stratejik hamlelerden hiç vazgeçmiyor. Taktiksel hamleler Temel Bey’e ait… Şimdilerde Saadet Partisi’nin kapısını çalan çalana. Gelecek Partisi’nin yakın teması Davutoğlu’nun Suriye politikasına takılıyor. Bundan vazgeçene kadar iş birliği kapısı kapalı… Oy oranı konusundaki matematiksel denklem değil stratejik denklem Saadet Partisi’nin asıl gücünü oluşturuyor. Bu güç erken veya zamanında yapılacak seçimin düğümünü çözecek ve sonucu gösterecek. Son olarak Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Joe Biden'ın açıklamaları yansır yansımaz Asiltürk’ün isteği üzerine sert bir açıklama yaptı. Karamollaoğlu şu yazılı açıklamayı yaptı: “Türkiye Türkiye'den yönetilir. Ülkemiz siyasetini dizayn etmenize asla izin vermeyeceğiz. Sorunlarımız ne kadar büyük olursa olsun, kendi içimizde çözecek bilgi, birikim ve tecrübeye ülke olarak sahibiz. Siz kendi dertlerinize yanın. Amerika başka ülkelerin içişlerine karıştığı müddetçe dünyaya hiçbir zaman barış ve huzur gelmeyecek." Alo “Merkez Orada mısın?”  Ak Parti ile FETÖ’ye uzanan cemaatin mücadelesi döneminde ortaya çıkan bir siyasi parti var. Merkez Partisi… Ak Parti’nin hukuki olarak kanun metinleri konusunda uzunca bir dönem lojistik destek  verdiği öne sürülen  Prof. Dr. Abdurrahim Karslı parti kurmaya karar verdiğinde bir çok engelleme ile karşılaştığını belirtir. Karslı'nın branşı icra iflas hukukudur.  Yeni Asya grubunun içinde yer aldığı bilinen  Karslı'nın ismini  ilk önce Raks  grubunda  daha sonra  Kavurmacı Kardeşlerin tekstil firmasından görüyoruz. Başbakan Yardımcısı, Erdoğan’ın ilk günden bu yana danışmanlığını yapan anayasa hukukçuları tarafından “Parti kurma zararlı çıkarsın” tehditlerine maruz kalan Karslı hep “Abdullah Gül adına parti kurmakla” suçlandı. Karslı’nın zehirlenme yoluyla suikast uğradığı, uzun bir tedavi döneminden sonra yavaş yavaş parti işlerine geri döndüğünü de partililerden öğreniyoruz. Merkez Partisi’ni gündeme getirmemizin nedeni CHP’den koparak Yenilik Partisi’ni kuran Öztürk Yılmaz’a geçenlerde sürpriz bir ziyaretçi kapısını çaldı. Ak Parti eski Milletvekili Merkez Parti adına Yılmaz’a giderek partisine davet etti. Merkez Parti 41 ilde örgütlenmesini bitirerek seçime girmeye hak kazanan partilerden biri. Halen Deva, Gelecek Partisi’nin bu imkanı yok. Görüşmede siyaset, bürokratlardan oluşan 250 kişilik yeni bir kadro oluştuğunu belirtildi. Davet bile bile lades denilecek bir davetti. Yılmaz’ın birileri adına partiyi kurup kurmadığı merak ediliyordu. Görüşmede AK Parti’nin erimeye devam ettiği belirtilirken Davutoğlu’ndan daha çok Ali Babacan’ın DEVA partisi üzerinde durulması dikkat çekti. Ali Babacan’ın yalnızca ekonomi yönetiminde sınırlı kaldığını Türk siyasetine hitap etmediğini DEVA’nın bu anlamda işlevsel olmadığını belirtilmesi ise “başa güreşecek” ismi gündeme getirdi. DEVA Partisi demişken lojistik alt yapısını hazırlayanlardan biri olan eski Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın sürpriz bir Külliye’ye gidişi de son günlerin en çok konuşulan konularından biri. Mehmet Özhaseki’nin beraberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye giden Atalay’ın kendisine yöneltilen sert sözlerden sonra “Ben arkadaşları size yakınlaştırmak için orada görev aldım. Size karşı sert sözleri engelledim” şeklinde beyanları da siyasi kulislerden yansıyan ifadelerden… Konumuza geri dönelim. Bu isim kurulduğu günden bu yana partiyi finanse eden ve koltuğu hemen birine bırakmaya hazır olan Abdürrahim Karslı değil elbette. Soru şudur: Bu koltuk kime bırakılacak? Ya da bu koltuk kime hazırlanıyor? Bu satırları yazarken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir gazeteye verdiği röportajdaki sözleri gündeme geldi: “Abdullah Gül’den neden bu kadar korkuyorlar?” Diyeceğim o ki: Safları sıkıştırın, gelecek var !          

Yazarın Diğer Yazıları