Hak Ettiğimiz İtibar ve İmaj
Kevser Gülcan Topçu
Kıymetli okurlarım,,
sevgili meslektaşlarım...
Güzellik sektörü yapılan yanlış politikalar ve yetersiz önlemler yüzünden küçülmüştür. Esnaf can çekişir hale gelmiştir. Esnafların yüzde 20'si salonlarını kapatmak zorunda kalmıştır. Bu yazımızda sektörün son bir yılda nereden nereye geldiğini tüm gerçekleriyle inceleyeceğiz.
İçinde bulunduğumuz durum tüm toplumu tüm dünyayı ilgilendiren ciddiyetini halâ gündemde tutan pandemidir. Pandemi kısa zamanda bitmeyecek dünya çapındaki bir salgın hastalık durumudur. İşimiz gereği toplumla ve insanla çalışan bir meslek grubuyuz. Hem pandemiyle mücadele edip hem de hayatımızı devam ettirmek için çalışmak zorundayız. İlk günden itibaren bu bilinçle hareket ederek önlemlerimizi alıp çalışmayı savundum. Şuanda ki gelinen nokta ilk vakalar çıktığında yapılması gerekiyordu. Hastanelerde henüz maske mecburi değilken salonlarımızda maskeyi mecbur tuttuk.Ve bunu herkese duyurduk. Bunları niçin anlatıyorum: Çünkü bizi tek koruyacak olan şey maske'dir. Bunun altını çiziyorum. Pandemiden önce de maske 'güzellik sektörü'nün içindeydi. Meslek grubu olarak zaten hijyen eğitimini alarak işe başlıyoruz. Hayatımızı devam ettirmek için de çalışmak zorundayız.
Geçen yıl 2020 Mart ayında vakalar çoğalmaya başlayınca sosyal medya da bilinçsiz kişilerin kendi isteğiyle salonlarını kapattıklarını duyurmaları sektörün küçülmesine yönelik. atılan ilk adımdır ve sektöre yönelik ilk baltadır.
Arkasından yine bilinçsizce, resmi makamlara salonlarının kapatılmasını istediklerini belirten başvurularıyla kampanya başlatılmıştır. Açık söyleyeyim: Bu da ikinci darbe olmuştur. Sonunda beklenilen ve istenilen olmuş ve devlet tarafından salonlarımız iki ay süreyle kapatılmıştır. Bu da yetmiyormuş gibi medyada sektöre yönelik kötü haberler, rencide edici usluplar ile insanların kafasında soru işaretleri oluşturulmuştur.
Yeniden çalışmaya başladığımızda bir de "güvensizlik" imajı ile mücadele etmek zorunda kaldık. İnsanlar salonlara ya hiç gelmemeyi işlerini evlerinde halletme yoluna gitmiştir. Hadi geldi diyelim; korkarak gelmiştir. Bu yaşananlar sonucunda imaj ve mesleki güven sarsılmıştır.
Salonlarını kapatan siftahsız gün geçiren, faturalarını, kirasını ödeyemeyen meslektaşlarımın biraz sorgulama yapmasını istiyorum. Evimden işime gidene kadar etrafımda en az 10 tane salonun kapandığını görüyorum. Sosyal medya da malesef her gün devreden, malzemelerini satan, iş arayan meslektaşlarımızın sayısı artmaktadır.
Ana hatlarıyla geldiğimiz durum budur. Bir yılda yaklaşık sektör yüzde 40 oranında küçülmüş, bu yetmiyor gibi toplumun kafasında bir de "güzellik sektörü" ile ilgili güvensizlik oluşmuştur. Daha bilinçli hareket edebilseydik daha az zararla bu işin içinden çıkabilirdik. Geçmişten ders alıp bundan sonra yapılması gerekenleri hızlı bir şekilde yapmamız gerekiyor. Bu süreçte tek yapılan güzel şey resmi meslek temsilcilerimizin yoğun çabasıyla devletten 3 aylık kira ve hibe desteği alınması olmuştur. Hiç yoktan iyidir derken daha desteği almadan dükkan sahibinin telefonuyla gerçeklerle bir kez daha yüzleştik.
Normalde kira artışı talebi olmayan dükkan sahibi devlet desteğini gündeme getirerek kira artış yapmıştır..
İşletme sahibi bir esnaf olarak sizlerle birlikte aynı sorun ve sıkıntıları yaşıyorım. Bir yıldır zor şartlarda ayakta durmaya çalışıyoruz. Faturalarını ödeyemeyen kirasını 10 aydır ödeyemeyen siftahsız salon kapatanlar için bu yardımlar yeterli mi?
Bizim daha çok desteğe ihtiyacımız var. Aynı zamanda hakettiğimiz imajı ve itibarı tekrar kazanmak için çabalamamız gerekiyor.
Hep birlikte ekmeğimize sahip çıkalım. Daha fazla yanlış politikalara müsade etmeyelim. Hafta sonu kapalıyız, çalışmıyoruz. Haftaiçi ise işlerimiz çok düşük. Evet biz büyük bir sektörüz ve İmkanlarımız geniş. Güçlerimizi birleştirerek tüm sektörü kapsayacak güven oluşturmaya yönelik imaj çalışmalarına ağırlık vermeliyiz.
Sevgi ve saygılarımla.