Oğuz Güler

Tarım Bakanı Yumaklı'ya: Sen Bu işin Sonunu Düşünmedi mi ?

Oğuz Güler

Sn. Tarım Bakanı, çok ucuz iki yemi siz de benimsemiştiniz ama devreye sokmadınız ve çalıştay için lobileri neden yenemediniz?

Sn. Tarım Bakanı, yazım başka site ve gazetede “Neden et fiyatlarının artışı Ramazan öncesi konuşuluyor?” başlıklıydı. Siz, Tarım Şurası'na beni de davet etme olgunluğu ve dürüstlüğü gösterirseniz, etliye sütlüye giydirmeden, oradaki alkış gücü ve alkış süresine göre içinizden kendinize puan verirsiniz.

Gelelim, Ramazan öncesi et fiyatlarının artışı neden konuşuluyor, ona bir bakalım:

İki sebepten dolayı konuşuluyor:

  1. Çok ucuz yemleri devreye sokmayan yetkililer ki, Cumhurbaşkanımızın haberi olsa o kriptoların hepsini görevden alır.
  2. Kurban Bayramı'na az bir süre kalmasından dolayı konuşulmakta.

Ramazan’dan 70 gün sonra ülkemizde Kurban Bayramı’nda toplu büyük hayvan satışları olur. Bayramdan 20 gün önce kurban telaşı başlar, 8-10 gün kala ise yerini satışlara bırakır. Yani, Kurban Bayramı'nda daha kârlı satış için stok oluşturma yüzünden besiciler hayvanlarını kesmezler. Ellerinde tutmak istediklerinden, Kurban Bayramı'na 4 ay kala hayvan kesimi azalır ve et talebi karşılanamadığından tabii ki fiyatlar artar. Bugünkü koşullara göre daha fazla fiyata satmak varken, ellerinde tutup kesimin azalması nedeniyle iki yönlü artış sağlayıp daha çok kâr elde etme yolu açılır. Fiyatlar bu taktikle enflasyondan fazla artar. Geçmişteki ihmaller ve gözü paraya doymayan yem sanayicilerinin faturası nedeniyle erken kesimlerin sıkıntısını yaşıyoruz.

Sebep bugünlerde bu ama et fiyatlarının artmasında ana etken, yem sanayicilerinin ahlaksız kâr yapmaları ve gözü doymaz hırslarıdır. Bakanlık bürokratlarının, bakanı yanıltarak benim sunduğum ucuz iki yemi görmezden gelmeleri ise ayrı bir anti-millilik. Ben, ucuz yemi bizzat bakana, bakan yardımcısı iken aktardım. Çok iyi, harika dedi ama beni Bitkisel Üretim Genel Müdürü’ne yönlendirdi. Aslında, “Beni oraya yollamayın, çünkü oradakiler bu yemleri bilmiyor. Onlara sorsanız da yem sanayicilerinin lobisinin etkisinde oldukları için bu iki ucuz yeme yol vermezler.” dedim. Dediğim çıktı. Hatta Dev Kral Otu (DEKO)’yu ülkemize getiren Adanalı İsmail Bey’i savcılığa bildirmeye kadar işi vardırdı. Ama tepkim sonucu geri adım attılar.

Kivi hâlâ tescilli bir ürün değil, onu niye ülkemizde ürettiriyorsunuz dedim. O ara bakan yardımcısı iken bakan bey yine de bana itibar etti, çünkü danışmanı konumundaki Prof. Dr. Selahattin Çınar Hoca emperyalistlerin arkasında değil, benim arkamda durdu. İbrahim Yumaklı bakan olunca, birkaç temasımla o savcılık sopası gösteren genel müdürü görevden aldı ve bana bu iki yemle ilgili ilerleme sağlayacağını söyledi. Niğde ve Hatay üniversitelerinde DEKO denemeleri, Selahattin Hoca’nın gölgesinde, benim aktardıklarımın doğru olması yüzünden başladı.

Rafta Arpadan Yeşil Yem (RAYEY), en az 4 bin ton ve fazla verimi ispatlı olması yüzünden onun denemelerine gerek olmadığı konuşuldu. Ama yine de hoca, “Deneme yapsak daha garanti olur.” dedi. Ancak 1,5 yıl geçti, hâlâ bir gelişme yok. Aslında bu iki yemin %85 ve diğerinin de %98 tarla boşaltıp %95 ve %70 su tasarrufu sağladığı, ilkinin 5-10 kat, ikincisinin ise yüzlerce kat verimli olduğundan, küresel ısınmaya da çare olduğu anlaşıldı.

Bu yüzden, “Önce yerel, sonra uluslararası derleme çalıştayı yapalım.” dediğimde, bakan bey, “Bu, bakanlığın görevi değil.” dedi. Israrım sonucunda, “Seni engelliyorum, görüşmeyelim.” diyerek, bakanlığının 3-4. ayında Kamran İnan’ı haklı çıkarttı demiyorum. Benim çok, çok ucuz iki yem konusunda çabalarım, yem sanayicilerinin bakanlıktaki lobisine yedirdi ve yüz binlerce ineğin kesilmesine sebep oldu.

Düşünün bir kez, DEKO dediğim bir yemi üretici kendi üretirse tonu 350 TL civarında mal olmakta. Diğer RAYEY dediğim yemin tonu 1.500 TL’ye mal olmakta. Yemde en çok tüketilen saman ve sakıncalı denen mısır silajının tonu 3.000 TL, yoncanın tonu 9.500 TL ve torba yemin tonu 12-13.000 TL olduğu ortamda, bu çok ucuz iki yemin gündeme oturmasını sağlamayanlar ve bu yemlerin önünü açmayanlar millî olamaz.

Pahalı yem yüzünden özellikle dişi hayvanlarımız kesildiği için hayvan doğumları çok azaldı. Bu yüzden hayvan varlığımız şu anki nüfusu karşılayamaz hâle geldi. Kurban Bayramı’nda yüksek fiyata satma amaçlı stoklama yüzünden arz-talep dengesi bozuldu, tartışmalar arttı.

Bu arada, Tarım Şurası'na beni davet edip bu iki ucuz yemin ne olduğunu ve ne derece doğru olduğunu sunmaktan yanayım. Ama millî bürokratların azlığı yüzünden davet edilmeyeceğime iddiaya girerim. Konuşturulmayacağım kesin.

DEKO, karasal bölgelerde sadece tek yıllık yetişir ve şu süreçte 1’e 3 verimlidir. Kıyı şeridimizde ve toprak ısısının -8 dereceye ulaşmadığı yerlerde çok yıllık, yani bir kez ekilip yıllarca ekmeden sürekli ot veren bir bitkidir. Çok ucuz olduklarından, et ve süt üreticileri pahalı yem yüzünden kestikleri hayvanları artık kesmeyecek ve dişi hayvan varlığımız artacaktır. Ucuz yemle hayvancılığımız, bugünkü çapsız beyinlerin sıkıntılarını yaşatmayacaktır desem de inanmayın, ben hayal satıyorum. Bana kanmayın beyler!

Ocak ayının 20 günü, dünya hayvancılığının merkezi olan Avustralya Melbourne’deydim. Orada uçsuz bucaksız meralarda, her dönem kısmen yeşil taze otlar olduğu için hayvanlar bedava ot ile besleniyor. Buna rağmen, orta ölçekli AVM’lerde kıymanın kilosu 200-250 TL, üst segment AVM’lerde ise 300 TL. Tavuk bütün olarak 250-300 TL’den başlıyor. Ülkemizle kıyas yapmanız için bu örnekleri verdim. Tavuk, torba yemle yani paralı yemle beslendiği için etten %30-50 daha pahalı.

Ev kiraları, sosyal konutlarda 35-36 bin TL’den başlıyor. Normal evler ise 50-60 bin TL civarında. Hafta içi part-time çalışmanın saati 22 dolar ve Avustralya doları 23 TL ile çarpılmalı. Hafta sonları saat ücreti 55-60 dolar. Bizde asgari ücret 22 bin TL, Avustralya’da vergiler dahil 92 bin TL, kesintiler düşünce 72 bin TL. Benzin 38 TL, mazot 44 TL. Diyeyim de nasıl üzülmeye/düzülmeye gidiyoruz, siz karar verin!

Yazarın Diğer Yazıları