2008 Krizinin Tekrarı mı?

Evet, ABD'deki problemli krediler sessiz tıklayan, küresel tahribata sahip gizli bir saatli bomba … İnsanımız, Ankara ve İstanbul'da yükselen bina görüntüsüne çok alışmış olmalı. ABD'de aynı bu binalar gibi yükselen problemli kredilerin adedi baş döndürücü binalar gibi yükseliştedir.  Alışılmış olunması gerek ki kimseden ses çıkmıyor. Herhangi bir bulvardan geçerken birden fark ediyorsunuz. 'Yahu bu binayı hangi ara yaptılar' diye hepimiz şaşkınca metropollerimizin değişimine şahit oluyoruz. Ama yükselen bina değil, milyonlarca insanların mali çöküşünü beraberinde getiren deprem göstergeleridir. Ne yazık ki 2008 gibi krizleri telafi etmek için kapitalist sistem 2 mekanizmayı devreye sokar. Vergi ödeyenlerin sırtından ekonomi tadilatı ve savunma sanayi ihracatlarını tetikleyen kendi sınırların ötesinde savaş.  Hiçbirimiz 2008 krizini unutmadık. 2008 krizinin açtığı derin yaraları zulmün teşvikiyle örtmeye çalışan batılı ağır sanayi ve savunma sanayi lobileri müthiş yükselişini sürdürmektedir. Yemen'de savaş başlıyor ve F16 motor parçası siparişlerinde inanılmaz artış kaydediliyor. Küçük de olsa bundan Türkiye bile nasibini alıyor. Lakin küresel ölçekte bir ekonomik krizin çok daha büyük bir felaketin tetikleyicisi olacağını kimse yalanlayamaz. Bunu da 'nereden çıkardın kardeşim' diyenlere izah edeyim: 2008 yılında 'subprime' kredilerinin toplam tutarı 1,3 Trilyon dolardı. Şu anda sadece yüksek öğretim kredilerinin tutarı 1,4 Trilyon dolara ulaşmıştır. Bu tutar 2008 de 300 milyar dolardı. Bu tutarın kredi mükellefleri 22 milyon üniversite öğrencisi. Yaklaşık %43 taksitleri ödeyememekte ve yine yaklaşık 3,6 milyon öğrencinin kredisi 'geri ödenmesi imknsız' olarak kategorize edilmiştir. Nereden mi çıkardım? Dahası var: ABD'de kredi faizlerinin artışı sürekli tartışılıyor. Kimse sevmez ama Trump bunları bildiği için faiz lobisine fırsat vermiyor. Örneğin ABD'de bir mühendislik eğitimi için 160.000 dolar harcamanız gerekmektedir. Konaklama, yeme, içme, ulaşım, sağlık ve giyinme ekstra. Üstüne bir de yüksek lisans yapmak istiyorsanız ortalama 120.000 dolar eklemeniz lazım. Parantez içerisinde cennet vatanımızda hamdolsun çok daha iyi bir durumdayız. Türkiye'de azim, sabır, çalışkanlık ve cüzi bir destek iyi bir diploma almak için yeterli. Değerini bilelim diye yazıyorum. ABD'de geleceğin iş gücü tamamen borç batağında. Acımasız kapitalist düzen kendine sadık maaş kölelerini çoğaltmaktadır. Bitti mi dersiniz, bitmedi. Biraz da Avrupa'ya göz atalım, sonra ABD'ye tekrar döneriz. İtalya'daki gelişmelere, dünya ekonomi haberlerinde hep beraber şahit olduk oluyoruz. Özetlemek gerekirse İtalya'da 2009'da , yani krizin hemen sonrasında çürük kredi tutarı yaklaşık 59 milyar euro idi. Şu anda ise 400 milyar dolar sınırını aşmış durumda. Target 2 pozisyonları her zaman önemli bir gerilim göstergesi olarak varsayılır. Halen devam eden Euro krizinin eşik noktasında Almanya Merkez Bankasının 750 Milyar alacağı vardı, neyse ki Avrupa Merkez Bankası'nın desteğiyle 430 milyar euroya düşmüştü.  Bu durumu göz önünde bulundurduğumuzda insan ister istemez şu soruyu kendine soruyor. 2008 krizinden hiç mi ders almadılar ? Yanıt; 'evet aldılar ama hiçbir şeyi değiştirmediler.' Dönelim ABD'ye. Farklı bir sektöre göz atalım. Otomotiv: 2008 yılında otomotiv kredisi alanların toplam borç tutarı yaklaşık 800 milyar dolar idi. 2018 yılı sonunda bu rakam yaklaşık 1.2 trilyon dolar sınırı aşmıştır. %50 bir artıştan bahsediyoruz. Kredisini geri ödeyemeyenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Ne dersiniz, bu bireysel kaderleri biraz mercek altına alalım mı? Alalım. Düşük gelirli bir aileye bakalım isterseniz: Otomotiv kredilerindeki çürük kredi oranının artması ile, ki bu tutar ABD genelinde 280 milyar doları aşmış durumda. 2017'de düşük bir faiz oranıyla yaklaşık %5,9 idi. 2018'de kredi değerlendirmesi düşük olanların ödemesi gereken ortalama % 16,8 olarak kayda geçti. 20.000 dolarlık, beş senelik bir kredide bu aylık aileye ek 100 dolar bir faiz yükü getirmektedir. Bu asgari saat ücreti 7,5 dolar olan ABD'de ailenin maaşının %10 'u anlamına gelmektedir. ABD'de verilen otomotiv kredilerinin mükelleflerinin %20'si düşük gelirli ailelerden oluşmaktadır. Peki banka sektörü ne yapıyor? Bu kredileri paket halinde yatırım fonlarına satıyor. İşin gizli bomba kısmı işte tam bu noktada tecelli ediyor. Çürük kredilerin paketlenip yatırım fonlarına satılma tutarı 70 milyar doları aşmış durumda. Yatırım fonlarının bu tür yatırım araçlarına talebinin yoğunlaşması ise kredi faizlerinin daha da düşmesine sebebiyet veriyor. Bu da tehlikeli bir döngü oluşturuyor. Aslında gücü bir araba almaya yetmeyen kitlenin de 0 faiz gibi safsatalarla borçlarını geri ödeyemeyeceği halde kredi almasına sebebiyet veriyor. Neticesinde ABD vatandaşlarının bütün bu çürük kredileri yani öğrenci borçları, emlak borçları, otomotiv borçları hatta kredi kartı borçları küresel piyasalara yatırım aracı olarak paket şeklinde sürülmektedir. Neticesi malumunuzdur diye umuyorum… İkinci raundun sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. www.esnafhabertv.com ailesine katılan yazarımız İsmail Köse kimdir? 1977 Frankfurt doğumlu olan İsmail Köse, Frankfurt Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri ve Mühendisliği dalından üstün iftiharla mezun olmuştur. 2003-2006 yılları arasında Hessen Eyaleti Eğitim Bakanlığı Proje Yöneticiliği, 2005-2008 yıllarında arasında çeşitli şirketlerde IT direktörlüğü, 2008-2012 Logica bünyesinde Deutsche Bank ve Commerzbank için Stratejik Teknoloji Danışmanlığı, 2012-2014 Al Murjan - IGMG Suudi Arabistan Genel Müdür Yardımcılığı yaptıktan sonra Türkiye'ye dönerek Havelsan ve TEI'de Proje Yöneticliği ve Siber Güvenlik Yöneticiliği ve Bilgi Teknolojileri Müdürlüğü yapmıştır. 2017 Senesinde PTT'de Genel Müdür Baş Danışmanı görevine başladıktan sonra, 2018 yılında bu görevine ek olarak PTT Bilgi Teknolojileri A.Ş.'de Yönetim Kurulu Üyeliği ve Genel Müdürlük görevini üstlenmiştir. Evli ve 2 çocuk babası olup Almanca, Arapça, İngilizce ve Fransızca bilmektedir.

Bakmadan Geçme