'Bayrağa Canımız Helal Olsun-3
- Yazışmalarınız var, keskin nişancılar konuşlandırıyorsunuz Karargah'ı ele geçirmek için, iş makineleri bariyerleri kaldırmak için mücadele ediyor. Artık tam anlamıyla bir operasyon talimatı verdiniz…
-Operasyona komutan olarak Ahmet Hacıoğlu'nu görevlendirdim. Onun yanında Albay Ali Demir, Albay Aziz Yılmaz, Polis Özel Harekat Müdürü Eraslan ve Yalnız Kurt var. Arkadaşlarımız Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezi'ni ele geçirmek için elimizdeki tüm güçleri kullandı. Kimisi çatıya çıktı, kimi üst katlardaki pencerelerden ateş etmek suretiyle bize ateş edenleri etkisiz hale getirmeye çalıştı. Bulunduğumuz çevredeki binaların ön tarafındaki vatandaşları arka tarafa taşıdılar. Orada iş makinesi, arıza yapıyor ve şoförü yaralanıyor onu değiştiriyoruz, itfaiye çağırıyoruz, bir taraftan sağlık ekibi bekliyoruz…
-Savaş uçakları ve helikopterler alçaktan uçuş yapıyor. O arada Türkiye genelinde yayınlar yapılıyor. Kararghta, imamın evinde yazılı emirler verdiniz. Gördüğünüz fotoğraf neydi o an itibariyle?
-Biz tabi zaman zaman nizamiyeyi ve etrafı dolaşıyoruz zaman zaman da içerde televizyona bakıyoruz. Sürekli imamın lojmandaki salonunda durmuyoruz. 10 dakika televizyona bakıyoruz sonra etraftan emir komuta yapısı içerisinde arkadaşlarımıza emirler veriyoruz, arkadaşlarımızın taleplerini dinliyoruz. Bu arada İçişleri Bakanımız Efkan Ala, İçişleri Bakan Yardımcımız Sebahattin Öztürk, Celalettin Lekesiz arıyor. Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan'la defalarca konuştuk.
Uçakların uçtuğunu görüyoruz daha bombalama bizim oraya olmamıştı, uçaklar uçuyor gidiyor, geliyor, kobra helikopterler uçuyor. Bir ara Kara Havacılık Komutanlığın'dan Güvercinlik'ten iki tane kobra helikopteri, kobra taarruz helikopteri, bizim karargahın bulunduğu Jandarma Genel Komutanlığı'nın Beştepe'deki o yolun üzerinden uçtu. Bizim zırhlı araçlarımız, polisin ve jandarmadan arkadaşların da araçları vardı oraya takviyeye gelen. Kobra taarruzu helikopterleri onları ateş altına aldı, taradı. Hatta Polis Müdürümüz Eraslan 'Bizim araçları taradılar' dedi. Ben de 'Orada kimse kalmasın polislerden, hepsi bu tarafa gelsin.' dedim.
Kaba inşaatı bitmiş, 14-15 katlı büyük bir bina vardı. Bir kaç defa inşaatın bulunduğu yere gidip, oradan takip etmek durumunda kaldım, çünkü etrafta sığınacak mevzilenecek yer yok doğru dürüst. Bir müddet sonra uçaklar geldi, uçaklar Cumhurbaşkanlığımızın Külliyesinin bulunduğu yerden Kızılay istikametine doğru uçuyordu. Bir kaç tur attı o arada. Millet Camimizin önünde bir kavşak var, o kavşağın bulunduğu yere bomba atmaya başladı. 5-6 tane araç yandı orada, sivil vatandaşlarımız vardı. Bizim çocuklar 'Komutanım orada sivil araçlara isabet aldı. 'dedi. Sivil vatandaşlarımız, Cumhurbaşkanlığımızın bulunduğu yeri korumak için değişik yerlerden Keçiören'den Etlikten, Yenimahalle'den, Dikmen tarafından akın akın geliyorlardı. Çok kalabalıktı. Vatandaşın bulunduğu yeri uçaklar bombalayınca bizim arkadaşlar '5 tane şehit olduğu söyleniyor ama 40-50 tane yaralı var, taşıyorlar ambulanslara komutanım' dedi.
Ben 'Arkadaşlar bu tarafa gelin, sağlam yerlere, duvarların dibine mevzilenin.' dedim. Ben de o arada aşağıda imamın lojmanındaydım. Hoca'ya ' Sizin burası tehlikeli hale geldi, sen de çocuklarını al uygun bir yere saklan.' dedim. O da 'Karşıda çok katlı bir bina var, onun altında bir binanın zemininde sığınak var, ben oraya gidiyorum komutanım.' dedi Burayı camiyi muhtemelen bombalayacak bunlar. Çünkü biz yerimizi belli etmiş olduk caminin oradayız diye. Millet Cami her yerden görünüyor ama Hisarcıklıoğlu Cami biraz daha küçük. Büyük binaların arasında kaldığı için fazla görünmüyor. Arada biraz da, caminin minaresi de küçük olduğu için tam havadan veya uzaktan cami olarak algılanmıyor, görünmüyor. Yakınına geldiği zaman cami olduğunu algılıyorsun, uzaktan havadan görünmez, sanmıyorum. Biz de evi boşalttık, harekt merkezimizi boşalttık. Arkadaki o çok katlı kaba inşaatı halindeki binaya geçtik, uçaklar bombalamayla devam edebilir diye. Sabaha kadar orada kaldık, oradan harektı yönettik.
-Jandarma Harekat Merkezi neden önemli, bu operasyonu yapmasaydınız neler olabilirdi?
-Ele geçirilen bir kale gibi. Darbeci kişiler devlete karşı başkaldırmış kişiler, devletin resmi bir makamını binasını kurumunu ele geçirmek… Örneğin Meclis'i bombaladılar Meclis'te diyelim ki darbeciler var, her yer meclis her yer karargh olur, her yer harekt merkezi olur. Ama devletin bir itibarı vardır. Fiilen gözüken bir komuta merkezi, harekat merkezi var Genelkurmay'ın. Kara Kuvvetleri'nin, Jandarma Genel Komutanlığı'nın binası bir semboldür kaledir. Devlete karşı bir pazarlığa girmesi, ne bileyim duruma onlar hakkimmiş gibi görüntü vermesi olmaz. Bizim mutlaka harekt merkezimizi, binamızı, karargahımızı ele geçirmemiz, onları derhal yakalamamız ve haklarında yasal işlem yapmamız lazım. Suçlu bunlar, suçluyu yakalamak için operasyonumuzu sonuna kadar devam ettirdik. Bildiğiniz gibi orada rakamlar var 15 ölü, 58 yaralı. 200 küsur kişiyi de derdest ederek yasal işlem yapmak üzere adalete teslim ettik. Ankara İl Jandarma Komutanlığı'nın binasından her türlü emri yayınlayabiliyoruz deriz ama netice devlet. Devlet olduğunun göstermek için devlete karşı başkaldıran kim olursa olsun, kaç kişi olursa olsun bunları etkisiz hale getirmek, devletin vazgeçilmez otoritesinin sarsılmaz şekilde temini için gerekliydi. Bunu yapmak zorundaydık yapacaktık ve yaptık.
-Vatan savunmasında giyilen üniformayı giyerek, teröristliklerini gösterdiler. Meclisi bombalamadan tutun, sivil halka ateş açmaya, güvenlik güçlerine bomba yağdırmaya kadar istendi. Komutanım nasıl bir psikolojidir ,bu nasıl bir öfkedir ?
-İnanın yazın normal karargh kıyafetimiz bizim gömlektir. Şimdi şu benim üzerimdeki kıyafet eğitim kıyafetidir kamuflajlı. Bu operasyon kıyafetidir yani. Biz operasyona giderken bu kıyafeti, eğitime çıkarken bu kıyafeti giyeriz. Ben o akşam evde bu olayı öğrendiğimde gömlek giydim ve çok süratle hareket merkezine gelmek için üzerimi değiştirmeden, herhangi bir kamuflajlı elbise giymeden süratle karargha geldim. Ama darbecilerin hepsi üniformalı eğitim elbiseli, kamuflajlıydı, önceden hazırlanmışlar giyinmişler. Mesela sivil görev yapan bazı personel vardı veya İstanbul'dan Ankara'ya izin almış gelmiş kamuflaj elbisesini giymiş o şekilde bizimle mücadele edip çarpışıyorlardı. Ölenlerin hepsi kamuflajlıydı. Bu tabi çok iyi organize olduklarını, çok iyi hazırlık yaptıklarını, aralarında çok gizli bir iletişimin olduğunu gösteriyor. Yanımızda, sağımızda, solumuzda bizimle akşama kadar birlikte olup, akşam oraya kamuflajlı gelen kişiler var. Bizim karargahı ele geçirenler sadece Jandarma Genel Komutanlığı binasında görev yapan kişiler değildi. Bunların yarısı İstanbul'da akademide öğrenci olup gelen, Genelkurmay'da dış birliklerde görev yapan ve Jandarma'nın dışında da personel vardı. Mamak'tan personel gelmiş oraya zırhlı araçlarıyla. Bizim karargahı ele geçirmek için gelmişler, karargahı işgal etmişler.
İnanılır gibi değil bazen çok üzülüyorum bunu yaşadığım ve gördüğüm için. Şimdi devletin silahlı kuvvetleri TSK milletin ordusudur, halkımızın ordusudur. Milletimizin içinden gelen insanlar orada göreve yapıyor. Şimdi bu fakir halkımızın verdiği vergilerle milletimizin kırık bütçesi ile aldığımız tank, top, silah uçak milli bir servettir, milletin malıdır. Bunlar düşmana karşı, ülkenin güvenliği için kullanmak üzere alınmış bize teslim edilmiş silah araç ve gereç malzemedir. Vatandaşımızın, fakir vatandaşımızsın parası ile aldığınız uçakla TBMM, milletin meclisini bombalamak… Yani vatandaşımızın paralı ile aldığımız tankla halka saldırmak, halkı taramak ne bileyim… Vatandaşımızın, milletimizin, devletimizin bütçesi ile aldığımız kobra helikopteri ile halka saldırmak veya darbeye karşı olan kişilere karşı kullanmak. Yani çok alçakta, haince bir şey… İnanın şunu söylemek mümkün; düşmanla savaşsak meclisi bombalamaz, hastaneyi bombalamaz, camiyi bombalamaz. Düşman milletin meclisini bombalamaz, neler yapıldı? Bu kadar alçakça bir saldırı, bu kadar alçak ve seviyesiz darbenin dünya tarihinde olduğunu sanmıyorum. Ben hayretler içerisinde kalıyorum. Bunu yapan arkadaşlar da maalesef bu ülkenin insanı. Nasıl olabilir, nasıl bir kin nefret intikam duygusu olabilir? Millete karşı gidip Gölbaşındaki Özel Harekata bomba atmak. Ankara Emniyet Müdürlüğüne, Meclis'e bomba atmak… Nasıl bir mantık, nasıl bir kin ve nefret olabilir? Her şey kabul edilebilir ama bunlar artık çok alçakça bir şey. İnanın bu kadar nefret, kin dolu insan nasıl yetiştirilir ben buna hayret ediyorum, inanamıyorum yani.
- Şahadet şerbetini içebilirdiniz. Arkadaşlarınızla veya ailenizle bir helalleşme, vasiyet konuşması oldu mu?
-Ben evimden ayrılırken eşime komşuya gitmesini söyledim durum hassas diye, fazla da bir şey söylemek istemedim. Zaten çok fazla da durumu anlayamamıştım. Ancak bir anda darbe teşebbüsü olduğunu Yarbay Bülent Aktan söyleyince bu çağda darbe olur mu diye çok hayretler içerisinde kaldım. Yani kesinlikle darbeye karşı her türlü tedbiri almamız lazım. Şimdi ben askerim, 36 senedir meslek hayatım var. 1980 yılında teğmen oldum inanın onlarca çatışmaya girdik onlarca yüzlerce operasyona girdim. Bunları düşünmek o anda insanın aklına gelmiyor. Biz vatanımız için milletimiz için devletimiz için şu bayrağımız için canımız kanımız helal olsun armağan olsun. Şu bayrağa canımız armağan olsun, helal olsun her zaman ettiğimiz yemine sağdık kalarak mesleğimizin gereğini yapacağız. Allah bize neyi nasip etmişse o olacaktır. Ötesi bizim işimiz değil Allah neyi nasip etmişse o olur. Ama vatanımız için canımızı feda edeceğiz, bu bayrağa armağan edeceğiz. Kahramanca biz görevimizi yapmış olacağız. Görevimizi başarırız başarmayız o ayrı bir konudur ama bu yolda hayatımız feda etmeye, işimizi en iyi şekilde yapmaya hazır olmamız lazım. Öyle yapmaya çalıştık. Şöyle olur mu böyle olur mu o hengmede hiç aklıma da gelmedi, düşünmek de gereksiz. Allah ne vermişse ömrümüz odur. Şehitlik bizim için en son mertebe, en güzel şey, en büyük hedef bunu Allah bize nasip etmişse ne güzel bize. Bu bizim için onur ve gurur verici bir şey ama bizim elimizde değil. Siz isteseniz de şehit olamazsınız ben istesem de gazi olamam. Bu Allah'ın bize takdiridir ötesi boş.
- Ertesi sabah kararghınızı tamamen teslim aldınız...
-Sabah değil 11.00-12.00 sırasında. Öğleye doğru.
- Çok şaşırdığınız, nasıl olur dediğiniz bir şey oldu mu?
-TSK Jandarma Genel Komutanlığı veya TSK milletin ordusudur. Biz Jandarma Teşkilatı olarak da deriz ki 'Jandarma bir kanun ordusudur, ayrıca bir kolluktur.' TSK'nın içinden bir takım hainlerin çıkıp darbe teşebbüsünde bulunması 2016 yılındayız, geçmişinde maalesef bazı darbe teşebbüsleri ve darbeler oldu bu utanç verici bir şey yani. Bu hem çağ dışı hem utanç verici bir şey. Çünkü milletin iradesinin karşısında hiç bir gücün meşru bir tarafı yoktur. TBMM egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Seçilmiş iradeye devlete millete karşı hayır senin seçtiğin değil benim istediğim olacak gibi bir dayatma bu kabul edilebilir bir şey değil. Buna hepimizin sadece askerin değil sadece TSK'nın değil hepimizin üniversitedeki hocamızdan, dağdaki çobanımıza, çiftçimize kadar herkesin karşı gelmesi lazım, 80 milyonunu karşı gelmesi lazım. Burada gördük ki 15 Temmuz gecesinin gerçek kahramanı Türk milleti. Türk halkı, sokaklarda insanların tankların önüne geçip darbeyle karşı koyması, uçakta o atılan bombalara karşı koyması demokrasiyle sahip çıkması çok önemli bir şey. Yani milletimiz gerçek bir sınav vermiştir. 15 Temmuz'un gerçek kahramanı milletimizdir, devletine, seçilmiş iradeye sahip çıkmıştır. Demokrasiye sahip çıkmıştır, TSK'nın içindeki bu hainlere karşı. TSK'nın içindeki darbeye karşı koyanlar da halkımızla birlikte vatansever insanlar. Halkımız olmasa bizim orada sonuç almazı mümkün müydü? Televizyona çık yüz kere konuş, 100 tane mesaj çek, halka rağmen bir şey olabilir mi hayır. Halkımız devletine sahip çıkmıştır. Milletimiz meşru milli iradeye sahip çıkmıştır. Gayri meşruların, bu millet iradesine karşı olan bir takım yurt içi ve dışında kişi veya kurumlar tarafından aklını kiraya vermişlerin oyununu bozmuştur. Bu millet iradesine karşı güçler tarafından kukla olarak kullanılan kişiler milletin azim ve kararlılığı, milletin başkaldırısı karşısında boyun eğmişlerdir, teslim olmuşlardır. Mücadeleleri sonuçsuz kalacağı kesindir. Milletimize karşı böyle bir darbe girişimi bu yüce millete karşı olamaz. Yüce milletimiz demokrasiyi her zaman sahip çıkmıştır ve çıkacaktır.
Yanımızda, sağınızda, solumuzda bizimle birlikte 15-20-30 yıldır çalışan bazı kişiler darbeci olarak karşımıza çıkmıştır. Ben hem hayretle hem nefretle hem de bunların nasıl böyle bir şey yaptığını şaşkınlıkla izliyorum. Bir TSK mensubunun ettiği yemine neden sağdık kalmaz? Neden ülkesini, milletini bayrağını korumak için canını siper etmez de bir takım kişilerin oyununa veya bir takım ikmal ve istikbal menfaat çıkar ilişkisi ile beynini kiraya verir? Milletine karşı silah, milletine karşı bomba atabilir? Bunu hayretle karşıladım! TBMM bombalanması, halka tankla saldırılması, halka ateş edilmesi Türkiye'de TSK'nın kabul etmediği bir şeydir. Normal aklı başında olan insanın kabul etmediği bir şeydir. Ben şartlar ne olursa olsun halka karşı silah sıkılmasını bir cinayet değil cinayet ötesi olay olduğunu düşünüyorum. Normal bir insanın bunu yapmasını hayretle karşılıyorum.
Bu 15 Temmuz darbe girişimi büyük bir hazırlıkla, gizli aylarca, yıllarca süren çalışmalarla ülkemizi, milletimizi, devletimizi ele geçirmek için sinsi planlarla harekete geçmişler. Ancak hangi plan olursa olsun vatanını, milletini seven, ülkesini seven ister asker olsun ister polis olsun ister sadece vatandaşımız olsun ülkenin bu oyunlara, tuzaklara karşı mutlaka korunacağını gördük. Alçak ve hainlere karşı milletimizin bir sigorta olduğunu gördük. Bundan sonra içimizdeki bu hainlerin temizlenerek ülkenin büyümesi, kalkınması gelişmesi için enerjimizi daha doğru şekilde kullanmak hepimizin görevi olmalı. Allah bir daha böyle bir bela, musibet bize vermesin. 15 Temmuz gerçekten kendi içimizde, kendimize karşı yapılan ve nefretle hayretle karşıladığımız alçak saldırıya karşı her türlü girişime karşı organize olarak milletimizle, devletimizin kurumları askeri, polisi, jandarması bir araya gelerek halkla birleşerek bu hainlerin tuzağını boşa çıkarmıştır. Bundan sonra ülkemizin gelişmesi kalkınması için omuz omuza gönül gönüle daha bilinçli, daha inançlı ve hazırlıklı olarak devam edelim. Bu bize bir ders olmalı, buradan çıkarılacak çok dersler var. İnşallah ona göre de eğitimimizi, teşkilatlarımızı, görev anlayışımızı gözden geçirelim. Geleceğin Türkiye'sine, geleceğin mutlu Türkiye'sine kalkınmış, gelişmiş Türkiye Cumhuriyeti'ne ulaşmamız lazım. Ben inşallah daha mutlu günlerin, daha parlak geleceğin birlikte yaşayacağımız umuduyla saygılarımı sunuyorum. Yüce milletimize, kahramanca mücadele ettiği için şükranlarımı sunuyorum. Biz milletimiz, devletimiz için her zaman feda olmaya hazırız. Ancak ülkemizin düşmanlarına, dış düşmanlara karşı savaşmayı arzu ediyoruz. Kendi kendimize karşı değil, Allah böyle bir bela vermesin.
SON