Ceren Damar'ın Babası Sanık Avukatı Vahit Bıçak'a Dava Açıyor
Araştırma Görevlisi Ceren Damar Şenel, kopya çekerken yakaladığı öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından 2 Ocak 2019'da üniversite yerleşkesindeki odasında tabancayla vurulduktan sonra bıçaklanarak öldürüldü. Hasan İsmail Hikmet hakkında, 'tasarlayarak, canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme' suçundan dava açıldı. Davanın önceki gün görülen karar duruşmasında sanık Hikmet'e 'kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'ruhsatsız silah taşımak' ve 'silahla tehdit' suçundan da 3 yıl hapis cezası verdi.
AVUKATIN SAVUNMASI KARARIN ÖNÜNE GEÇTİ
Sanık avukatı Vahit Bıçak'ın esas hakkındaki mütalaaya karşı yaptığı savunma sırasında Ceren Damar Şenel'in müvekkiline cinsel istismarda bulunduğu, konumunu kullanarak bu istismarı sürdürdüğü ve müvekkilini tehdit ettiğini iddia etti.
Savunmasının yanı sıra Damar ailesine yönelik hakarete varan sözleri nedeniyle de Vahit Bıçak'a yönelik kamuoyunda büyük tepki oluştu. Dava sonrası Ankara Barosu, Bıçak hakkında soruşturma açılmasına karar verirken, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ''Mahkemelerde savunmanın ahlaki ya da hukuki bir sınırı olmalı mıdır' sorusu, uzun süre hukuk dünyasını meşgul etmiş; nihayet modern hukuk, savunmanın etik ve yasal sınırlarını belirleyen kurallar öngörmüştür. Çünkü insan onurunun dokunulmazlığı, bütün hakların üzerindedir' diyerek, tepkisini dile getirdi.
'BU CEZA BİZİM İÇİN ADALETİN TECELLİ ETMESİNE YETMİYOR'
Davanın ardından ilk kez konuşan Ceren Damar Şenel'in babası Mustafa Damar, 14 aylık hukuk mücadelesinin sonunda mahkemenin sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdiğini hatırlattı. Cezanın adaletin tecelli etmesine yetmediğini söyleyen Mustafa Damar, 'Burada mahkemeye söyleyebileceğimiz bir şey yok. Heyet mevcut yasalar çerçevesinde öngörülen cezayı verdi. Ülkemizde bilindiği gibi idam cezası yok. Onun bir alt cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. Fakat bu da gerçekten uygulanan bir ceza değil; benim üzüntüm bu. Bunun karşılığı 30 yıl hapis. Bu cezayla da adaletin tecelli ettiğine inanmıyorum. 27 yaşındaki kızım, bu devletin yasalarını uyguladığı, devletin emirlerini yerine getirdiği için katledildi. Katile verilen ceza 30 yıl. Bu bizim beklentimize cevap veren bir hüküm değil' dedi.
'BEKLENTİM AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS CEZASININ FİİLEN UYGULANMASI'
Mevcut yasalar nedeniyle hukuku uygulayan insanlara bir şey söylemenin mümkün olmadığını belirten Damar, 'Yasa koyanların toplumun beklentilerine uygun yasalar hazırlaması gerekiyor. İdam cezası kaldırıldı, ben onu tartışmıyorum. Onun yerine geçen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da uygulanmıyor. Ceza 30 yıla iniyor. Toplumun beklentisi bu değil. Yasayı hazırlayanlardan beklentim şudur; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının fiilen uygulanmasıdır' ifadelerini kullandı.
'YAPTIKLARININ KARŞILIKSIZ KALMASI MÜMKÜN DEĞİL'
Kızlarının acısına yanamadan sanık avukatı Vahit Bıçak'ın psikolojik şiddetine maruz kaldıklarını belirten Damar, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Kızımın namusuna, iffetine dil uzattı. Ölünün hatırasına hakaret etti. Daha da ileri giderek şahsıma, aileme yönelik psikolojik şiddet uyguladı. Kamuoyunun gözü önünde tehditlere varan ifadelerde bulundu. Bunların karşılıksız kalmaması gerekir. Bugüne kadar sabrettim, kızımın davasının zarar görmemesi için sustum. Ancak bunların tamamını derledim, toparladım. Kesinlikle yanına bırakmayacağız. Çünkü bu kişi gençlere ve topluma kötü bir rol model. Önümüzdeki günlerde harekete geçeceğim. Kesinlikle dava açacağım çünkü birincisi kızımın namusuna dil uzattı, ikincisi beni tehdit etti. Bunların tamamı yargının çatısı altında, avukatların, sivil toplum örgütlerinin, kamuoyunun gözü önünde yapıldı. Her şey aleni yapıldı. Dolayısıyla kendisi hakkında suç duyurusunda bulunup, en ağır cezayı alması için çalışacağım.'
'BAŞTA ADALET BAKANI OLMAK ÜZERE DESTEK OLAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM'
Ankara Barosu'nun Vahit Bıçak ile ilgili soruşturma başlattığını hatırlatan Damar, 'İstanbul Barosu ile birlikte birçok baronun ve Barolar Birliği'nin de aynı düşüncede olduğunu biliyorum. Sayın Adalet Bakanımız da bununla ilgili dün itibariyle birden çok mesaj attı. Durumun kabul edilebilir olmadığını, gereğinin yapılması gerektiğini ifade ettiler. Bu nedenle başta Sayın Bakanımız olmak üzere, sivil toplum örgütleri, barolar ve bize destek olan tüm vatandaşlara teşekkür ediyorum' dedi.