Dükkanları kapatıyorsun, miting niye açık?
Kılıçdaroğlu, 'Biz esnaf kazansın diye, taksici kazansın diye, şoför kazansın diye, kantinci kazansın diye bunun mücadelesini veriyoruz...1 yıl değil, 5 yıl değil, 10 yıl değil, 15 yıl değil, 19 yılda vatandaşın hangi sorununu çözdüler?' dedi.
Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaklaşık bir aylık aradan sonra çalışmalarına yeniden başlayan TBMM'deki ilk parti toplantısında esnafların durumu da geniş yer tuttu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin Meclis Grup toplantısında Türkiye'nin farklı bölgelerinde esnafın, halkın, partililerin nabzını tutan vekillere teşekkür etti.
“Bütün milletvekili arkadaşlarıma şükran borçluyum. Güzel çalışmalar yapıyorlar. Türkiye'nin her tarafından haberler geliyor. Milletvekili arkadaşlarımızın vatandaşa dokumaları, onların dertlerini dinlemeleri, artı yaşadıkları sorunlara nasıl çözüm üreteceğimizi de onlara anlatmaları son derece değerli” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“Bizim mücadelemiz, hak mücadelesi. Bizim mücadelemiz, adalet mücadelesi. Bizim mücadelemiz, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, herkesin kazandığı, herkesin mutlu olduğu, her evde huzurun, bereketin olduğu bir mücadele. Biz bu mücadeleyi veriyoruz. Biz saray mücadelesi vermiyoruz. Saraylarda oturalım diye mücadele etmiyoruz. Biz esnaf kazansın diye, taksici kazansın diye, şoför kazansın diye, kantinci kazansın diye bunun mücadelesini veriyoruz. O açıdan bizim mücadelemiz, bir hak mücadelesidir ve bu mücadeleyi sonuna kadar götürmek de bizim görevimizdir. Çünkü biz halkın partisiyiz, Halk Partisiyiz. Halkın sorunu varsa, sorunu çözmek bizim görevimizdir. Hatta görevin ötesinde namus borcumuzdur. Biz bunun mücadelesini her yerde ve her ortamda yapmak zorundayız. Dolayısıyla milletvekili arkadaşlarıma bu bağlamda yürekten teşekkür ederim.”
İktidara yönelik eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Şu soruyu Ak Parti'ye oy veren her vatandaşımın, hatta il başkanlarının, ilçe başkanlarının, belde başkanlarının da sormasını isterim. Ak Parti ne yapmak istedi de Cumhuriyet Halk Partisi engel oldu? Ne yapmak istedi de biz engel olduk? Bir kanun çıkaracaktı da biz mi engel olduk? Bir kararname çıkaracaktı da biz mi engel olduk? Bir genelge çıkaracaktı da biz mi engel oldu? Bir vali tayin edilecekti de biz mi engel olduk? Biz neye engel olduk? Ve neden en insafsız şekilde, hakaret boyutuna varan ölçülerde biz eleştiriliyoruz? Neden? Niye eleştiriliyoruz?
Ha "şu kanunu çıkaracaktık, esnafın faiz borçlarını sıfırlayacaktık, CHP engel oldu diyorsanız" ve engel olduysak, bizi eleştirin. Eyvallah. Bizi niye eleştiriyorsunuz? Bir haklı gerekçe ortaya koyun. "Efendim tarihte bilmem ne oldu?" Tarihte olmuşsa olmuş kardeşim. Sen geleceğe bak ya, geleceğe bak. Geleceği inşa edeceksin. Vatandaş sana görevi niye verdi? Geleceği inşa et, huzurlu bir ülke inşa et diye. Ama "geçmişten ders al" diyor.”
Hangi sorunu çözdüler?
Milletvekillerinin il gezilerinden vatandaştan ve esnaftan aldığı geri bildirimlere dikkati çeken CHP lideri şöyle devam etti:
“Şu soruyu da sormak lazım; Ak Parti'ye oy veren kardeşlerimin sorması lazım. 19 yıldır oy verdiniz, tek başına iktidarlar. Az önce neler yaptıklarını ve bizim de hiç müdahale etmediğimizi; zaten böyle bir yetkimizin de olmadığını ama vatandaşın hakkını korumak için eleştirdiğimizi söyledim. 19 yıldır istediklerini sattılar, istediklerini yaptılar, istediği kadar vergi topladılar. 19 yılın sonunda hangi sorunumuzu çözdüler? Önemli bir soru bu, tarihi bir soru bu. Her milletvekili arkadaşımın esnafa gittiğinde, taksici ile karşılaştığında, herhangi bir yere gittiğinde, manava gittiğinde, bakkala gittiğinde; "19 yılda sizin hangi sorununuzu çözdüler?" Öyle ya; 1 yıl değil, 5 yıl değil, 10 yıl değil, 15 yıl değil, 19 yılda vatandaşın hangi sorununu çözdüler?
Ekonomide sorunlar çözüldü mü? Kırşehir'e gittim. Esnafı dinliyorsun, felaket. Herkesin derdi var. Sizler de gittiğiniz yerde; en son Aksaray'a giden bir grup milletvekilimiz bütün ilçelerini gezdi. Herkes şikayetçi. Kimden şikayetçi? Devleti yönetenlerden. Devleti yönetenler sorunun farkında mı? Farkında değil. Çünkü sarayda böyle bir sorun yok. Saraydan bakıyor, her şey mükemmel. Maaş diyorsun, adamın 4-5 maaşı var. Mutfak diyorsun, tepeden tırnağa her şey var; efuliden tutun, bilmem neye kadar. Açlık diye bir şey yok, ama sarayın dışında var. Bir devleti yöneten kişiyi düşünün, sarayın dışına çıkamıyor. Esnafa el uzatıp "merhaba" diyemiyor. Ak Parti milletvekilleri de öyle. Onlar da çıkamıyorlar alana, çıkamazlar da zaten. O görev bize düşüyor, biz yapacağız o görevi.”
2020 yılında 99 bin 588 esnaf meslekten ve sicilden terkini istemiş
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Bazı dostlar diyorlar ki, ‘dükkanlar kapanıyor, şirketler kapanıyor.' Kapanan falan yok, her şey ortada." sözlerine ilişkin de değerlendirmede bulundu.
CHP lideri şöyle dedi:
“Saraydan bakınca, sarayda bütün odalar açık. Herkesin keyfi yerinde. Ellerinde telefon, altın klozetli tuvaletler, her şey var sarayda; her türlü imkan var. Bütün lüksü var, bütün şatafat var. Dükkanlar kapandı. Bakın ben hayret ediyorum yahu, bunlar devleti nasıl yönetiyorlar? Hiç değilse Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Gazetesi var. Bu gazeteye bakın ya. Bu gazeteyi CHP çıkarmıyor. Biz de çıkarmıyoruz yani. Hani biz çıkarsak, derler ki "CHP yaptı bunu, bak gazetesi doğruyu yazmıyor" diye. Kardeşim Esnaf ve Sanatkarlar Sicil Gazetesi, devletin çıkardığı gazete. 2020 yılında 99 bin 588 esnaf meslekten ve sicilden terkini istemiş. 99 bin 588 esnaf! Ne diyor Erdoğan? "Nerede şirketler falan kapandığı yok ya. Nereden çıkardınız bunu?" diyor. Böyle bir insan devleti yönetemez. Devletten habersiz olan, halkından habersiz olan, halkının dertlerini, sorunlarını bilmeyen bir kişi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetemez, yönetemez!
Günde ortalama 273 esnaf ve sanatkar dükkanını kapatmış. Hâlâ diyor ki; "Nereden çıkardınız bunu? Nereden çıkardınız bunu." Kendi toplumundan, kendi yarattığı ekonomiden bu kadar habersiz olan kişi yoktur herhalde Türkiye'de, dünyada da yoktur herhalde. En çok kapanan İstanbul, 9 bin 587. İzmir, 6 bin 537. Ankara, 5 bin 586. Antalya, 4 bin 537. Bursa, 3 bin 993 esnaf dükkanını kapatmış. Beyefendi diyor ki: "Nereden çıkardınız? Her şey tıkır tıkır yürüyor." Saray'da tıkır tıkır yürüyor zaten, bir sorun yok.
Kapalı olanlara, pandemi dolayısıyla kapalı olanlara bir de elektrik faturası geliyor. İstiyorlar, elektrik borcunu istiyorlar vatandaştan, "ödeyeceksin..." Dükkan kapalı kapatıyorsun; para, para da vermiyorsun. Gelir, gelir de yok ama "elektrik borcunu ödeyeceksin" diyor. Elektrik tüketmedik. "Olsun, her ay ben senden belli bir miktarda elektrik parası isteyeceğim" diyor. "Vermezsen kapatırım" diyor. Tehdit ediyor açıkça. Esnaf; 24 bin 963 liralık elektrik faturası gelmiş. "Biz her ay böyle kesiyoruz, sen bunu ödeyeceksin" diyor. Ödemezsen elektriğini keseceğiz. Sonra, açmak için de dünyanın parasını ayrıca vereceksin. Erdoğan'ın bunlardan haberi var mı acaba? Devlet yönetiminden haberi var mı Erdoğan'ın? Asla haberi yok. Firavunlar, halkının içinde bulunduğu durumu asla göz önünde bulundurmazlar. Onlar kendi saraylarına, kendi güçlerine, yarattıkları güçlere inanırlar. Kibirleri vardır onların, vatandaşı hakir görürler. Sıradan insanlar görürler. Ezilmesi gereken insanlar olarak görürler. Kendilerini eleştirenlerin en ağır cezayı almasını isterler. Bu firavun düzeninden bu ülkeyi kurtaracağız. Beraber kurtaracağız. Milletimizle beraber kurtaracağız. Bu bizim temel görevimizdir.”
“Dükkanları kapatıyorsun, pandemi dolayısıyla. Niye mitingde açık?”
CHP lideri pandemi sürecinde esnafların kısıtlama mağduru olduğunu buna karşın miting ve toplantıların serbest olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Dükkanları kapatıyorsun, pandemi dolayısıyla. Miting yapıyorsun, açık. Niye mitingde açık? Kahveciye gelince kapat, pastacıya gelince kapat, lokantacıya gelince kapat. Efendim miting serbest, Uludağ'da eğlenme tamamen serbest. Fakirin, fukaranın, esnafın 5-10 kuruş gelir elde edeceğiz, dükkan; kapalı kardeşim, kapalı kalacaksın. Niçin? Adalet mi bu? Bunu söylediğimiz için "CHP çok kötü bir parti." Niçin? Kahvecinin hakkını savunuyor, taksicinin hakkını savunuyor, apartman görevlisinin hakkını savunuyor, işsizin hakkını savunuyor. Ne yaparsanız yapın, sonuna kadar savunacağız.
Bu ara bir de adam tartışması çıktı. Bu kadar zavallılığı hiç görmemiştim. Bu kadar acizliği hiç görmemiştim, tanık da olmamıştım ama ben sana adam diyorsan bir şey söyleyeyim. Esnafı batıran adam, Recep Tayyip Erdoğan. Bundan daha güzel bir tanım mı var?
Doğru mu? Yüzde 100 doğru, yüzde 100 doğru. Esnafı batırdı mı? Batırdı, kim batırdı? Sen batırdın kardeşim. Herkes bunu bilmeli. Biz zaman zaman gazetelerde ve televizyonlarda yer alan fotoğrafları kullanıyoruz. Fotoğrafları biz çekmiyoruz. Pazar artıklarından yiyecek toplayan anneler, çöp konteynırlarından yiyecek toplayan babalar, anneler; çocuklarıyla beraber. Bunları 21'inci Yüzyıl'ın Türkiye'sine yakıştırmıyoruz, "bunlar olmaz" diyoruz, "yanlıştır" diyoruz. O nedenle biz diyoruz ki, bu garabete son vereceğiz. Nasıl? Aile destekleri sigortasıyla. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, hiçbir ailenin "gelirim yok, perişan olduk" demeyeceği bir Türkiye. Her ailenin asgari bir gelir güvencesi olacak. Onu savunuyoruz biz, bunu söylüyoruz. Diyor ki: "CHP cenahı aynı yüzsüzlüğü sokaklarda rastgele çekilen fotoğraflarla milletimizi karamsarlığa sürüklemeye çalışıyor. Büyük bir pişkinlikle yalanlarında ısrar edebiliyorlar.” Adamın dünyadan haberi yok! Vallahi haberi yok. Fotoğrafı ben çekmiyorum. Kaldı ki o çöp konteynırlarından, pazar artıklarından bir şeyler toplayanları herkes görüyor, herkes görüyor.”
Kırşehir'de gördük, esnaf perişan vaziyette
Kılıçdaroğlu, Kırşehir'e giden parti heyetinin gözlemlerine de değinerek şöyle konuştu:
“Kırşehir'e gittik, esnafı gördük, perişan vaziyette zaten. Efendim esnafa yardım diye biraz bankadan borç para verdi. O da herkese değil. Bir çekini ödemeyen asla alamadı. Yardım dediler, sadece götürüye verdiler, diğerlerine hiç vermediler. Şimdi "efendim erteliyoruz." Neyle? Faizi ile erteliyoruz. Buradan bütün esnaf kardeşlerime sesleniyorum, bütün esnaf kardeşlerime. Not alın, bu tarihi de not alın, bu saati de not alın. Allah'ın izniyle iktidar olduğumuzda, sana verilen o kredinin faizlerini sıfırlayacağım, sıfırlayacağım faizlerini. Senden faiz almayacağım.
Değerli arkadaşlarım; çiftçiyi batıran adam, Recep Tayyip Erdoğan. Bunu da unutmayın. Esnafı batıran adam, Recep Tayyip Erdoğan; çiftçiyi batıran adam da Recep Tayyip Erdoğan.”
Faiz politikasına eleştiri
CHP lideri, vatandaşın ve esnafın üzerindeki faiz yüküne de dikkati çekerek hükümetin bu konudaki duruşunu şöyle eleştirdi:
"Karşıyım, yüksek faize karşıyım." Güzel. Sen devleti yönetmiyor musun kardeşim? Talimatı ver, indirsinler. Sen söylemiyor muydun? Yeni bir teori geliştirmiştin ekonomide. İndir kardeşim o zaman, sıfır yap. Bir de diyor ki, "diğer ülkelerde negatif faiz var, bizde yüksek faiz var." Onu da biliyor yalnız, birisi söylemiş ona. Dünya piyasalarından faizi 10 kat fazlasıyla, 10 kat fazlasıyla ödeyerek borç alıyoruz. Borçlanıyoruz. Bir İngiltere'nin, bir Almanya'nın, dünya piyasalarının ortalamasından 10 kat daha yüksek faiz vererek borç alabiliyoruz. Demek ki kime çalışıyor Erdoğan? Londra'daki bir avuç tefeciye çalışıyor. Kim ödüyor o faizi? Saray mı ödüyor? Hayır, 83 milyon ödüyor. Esnafa vermiyor, çiftçiye vermiyor, taksiciye vermiyor, kamyon şoförüne vermiyor, garibana vermiyor, gurebaya vermiyor ama tefeciye gelince esas duruşta, "Emredersiniz, derhal." “Faizi yükselt” dedi.”