Dünyanın Her Yerinden Aranan Siirt'li Terzi: Ahmet Alak Usta
Elli beş yıllık terzi Ahmet Alak, Siirt'in dünya çapında tanınan terzisi...'Ustam Okul gibiydi' diyerek ustasını anlatan Ahmet Alak, tarihi şal şepik kumaşını diken ender terzilerden biri...www.esnafhabertv.com'un ustalar konuşuyor programına konuk olan Ahmet Alak ile yaptığımız röportajı yayın yönetmeniz Fehmi Çalmuk'un fotoğraflarıyla sunuyoruz.
ESNAFHABERTV.COM: Ustam bize kendinizi tanıtır mısınız?
Ahmet Alak: Ben Ahmet Alak, benim babamın ismi Mehmet'ti. Biz Pervari, Okçular Köyünden gelmişiz hatta ben burada doğmuşum. O zaman burada fazla köylü yoktu. Tabi burada büyüdüğüm zaman 7-8 yaşına geldiğimde babam cezaevine düşmüştü. Bizim yukarı mahallede bir ev vardı, bizim Siirt Araplarda, Saraçoğlu diyoruz biz ona, ben o zaman güzel bir şeydim, elbiseler falan eski olabilir ama şirin, mavi gözlü falan, bir gün rahmetli anama dedi bu çocuğu götür, onların dükkanı da çarşıda zaten eskiden Siirt'te çarşı bu taraftaydı. O tarafta bir şey yoktu, Atatürk heykeli vardı başka bir şey yoktu. Bana bir gün gösterdiler alıştım, yemeği götürüyordum ama yere de döküyordum. Bir şey demiyorlardı. Tabi Arapça da bilmiyorum, Kürtçe biliyorum, Türkçede biliyorum.
O ZAMAN TERZİLİK EL İŞİYDİ HEP ELLE ÇALIŞIYORDUK.
ESNAFHABERTV.COM: Terziliğe nasıl başladın?
Ahmet Alak: Bir gün bana dedi ki oğlum gel bizim yanımızda çalış, terzi olursun, efendi olursun, gelir misin benim yanıma? Dedim evet gelirim. Onun bir tane kilolu kardeşi vardı, onun pantolonunu getirip söktüler. Bana diktirdiler. Gittiler çarşıdan ayakkabı aldılar, o yukarı çarşıda hepsi ayakkabıcıdır. Yavaş yavaş öğrendim, tabi büyüdüm, bende onlara saygı gösteriyordum. Gel bizimle yemek ye diye çağırıyorlardı, zorla yemek yediriyorlardı, utanıyordum. Bir şey lazım olunca eve getir götür, bir gün dedi ki hele bunun parmağını bağlayın, bağladılar, pantolon parçalarını yavaş yavaş yapmaya başladım. Ama çok istekliyim, o zaman çok terzi vardı. Sonra makine arkasına otur dediler. Ayak makinesi, yavaş yavaş çalıştım, öğrendim. Bir gün ramazandı, sahura kadar 25 pantolon çıkardım ama benim yardımcım vardı. 5 kiloluk ütü vardı, kömürlü ütü, onunla çalışmışız, bazen elektrik kesiliyordu biz o ütüyü yakıyorduk kömürle. O zaman terzilik el işiydi hep elle çalışıyorduk. Büyüdük tabi, köylere gidiyorum, geliyorum, terziler benim yanıma gel diyorlardı, yok diyordum, haftalıkta fazla almıyorduk. Pantolonları bitiriyordum 25 lira veriyorlardı. Sonra kalktım kendime dükkan açtım. Bir makine bir yerden borç aldım, çalıştım. Sonra askere gittim geldim,
ESNAFHABERTV.COM: Seni yetiştiren ustaların?
Ahmet Alak :Vefat ettiler, biri Antalya'da tuhafiye açmış. 20-25 sene onların yanında kaldım.
55 SENEDİR BU TERZİLİĞİ YAPIYORUM
ESNAFHABERTV.COM: Onlar dükkan açtığın zaman sana gelip hayırlı olsun dediler mi?
Ahmet Alak: Dediler, askerden geldiğim zaman baktım hepsi bu yöresel kıyafetlerden giyiyorlar. Buna Şal u Şepik diyorlar, bu bizim bu taraflara mahsustur. Eskiden bunlar pahalı olduğu için, zaten eskiden fazla kumaş yoktu, Amerikan bezi, kaput bezi giyiniyorlardı. Tabi bizde bulduk, kestik diktik. Irak'tan bir model vardı bende, ondan diktirdik. Şırnak'a gittim tabi bizim köyde de Ermeniler vardı, gel dedi sana göstereyim, eskiden Şal u Şepil altından bele bağlıyorlardı, onları giydik, sonra bana gösterdi. Sonra geldim onları yapmaya başladım. Ben o zaman 7-8 yaşındaydım, 55 senedir bu terziliği yapıyorum. Birkaç sene önce Avrupalılar gelmişti, onlar atölye açıp çalıştılar sonra hepsi Avrupa'ya gitti, makinelerin hepsi burada duruyor. Kimsede yok burada çalışacak.
ESNAFHABERTV.COM: Kumaşın özelliği ne ustam?
Ahmet Alak: Bunun özelliği, bu hayvanın tiftiğidir. Biz buna Şal u Şepik diyoruz, Kürtçede, Türkçede Şal u Şepik denilir. Bu tiftik keçinin, biz ona Kürtçede Kür diyoruz, iki çeşit keçi var bakın orada fotoğrafları var o keçilerdir. Yumuşaktır, tiftik ayrıdır, keçinin sert siyah ipi ayrıdır. Ankara'da tiftik keçisi çok var hepsi beyazdır, onları getirtiyorduk mesela burada da vardı. Kadınlar taraklarla temizliyorlar, bunları Eruh'ta diktiriyorlardı, desen veriyorlardı bunlara, hakiki ipti onlar şimdi 60 milyara gelmez onlar. Şimdi de gençler yeni şeyler yaptırıyor işte bu, bundan diktirdiler, dedim bu ne şimdi, beğenmedim. Eskiden kök boydan yapıyorlardı bozulmuyordu, bu boya.
ESNAFHABERTV.COM: Peki sizin rahmetlik ustanız ahilikten bahsediyor muydu?
Ahmet Alak: Birkaç sene önce bizim başkan geldi buraya dedi ahilik diye bir şey var, zaten eskiden öyle bir şey yoktu, sonra Bakanlıktan bunu gönderdiler. Kesiyoruz, biçiyoruz dikiyoruz tabi ustalık var bunlarda şimdi sanatkar kalmamış, eski sanatkarlar yok, makine olmuş. Her şey öyle, kebapçı olsun, terzi olsun, berber olsun eski sanatkarlar kalmamış.
ESNAFHABERTV.COM: Peki eskiden ahilikte çırak ustanın yanında yetişiyordu, şimdi durum nasıl, senin var mı çırağın, kalfan?
Ahmet Alak: Kalfam kardeşim vardı, memur oldu, emekli olmuş. Birkaç tane vardı, askere gittiler, bazen bıraktılar eskidendi.
USTAM AYNI OKUL GİBİYDİ
ESNAFHABERTV.COM: Ustanızın size nasihatleri var mıydı?
Ahmet Alak: Benim ustam her zaman nasihat ediyordu. Şimdinin okulu bizim çıraklık, kalfalık dönemimize benzer. Camiye gittiğin zaman hele bir iki defa geç gelsin, bir yere gittiğin zaman, konuştuğun zaman aynı okul gibiydi. Kimsede çıt yok, biraz sağlam olmak önemlidir. Dükkanın anahtarını veriyordu, evine yolluyordu. Benim ustam eskiden ağalar, vali, kaymakam, memur, eskiden burası kazaydı, hepsi ustamın yanına gelirdi. İyi bir ustaydı benim ustam Saraçoğlu, meşhur bir terziydi.
ESNAFHABERTV.COM: Unutamadığınız sözleri var mı?
Ahmet Alak: Zaten onun hiçbir sözünü unutmuyorum. Şimdi söylediğim zaman ağlama geliyor bana. Şimdi ustam babalık yaptı, öğretti bunu bana, besledi, evinde yatırıyordu ama çocuğu yoktu.
ESNAFHABERTV.COM: Bu ahilikte ticaret ahlakı çok önemli, dürüst iş yapmak,
Ahmet Alak: Tabi,
ESNAFHABERTV.COM: Siz yılın ahisi seçilmişsiniz, nasıl oldu bu?
Ahmet Alak: Millet onu bilmiyor ki, benim müşterimin hepsi özeldir. Bir kere geldi mi bir daha başka yere gitmez. Adana'da olsun, hep göç olmuş ya, ben 9 senede Adana'da dükkan açıp çalıştım. Sonra buraya geldim şimdi bir oğlum oradadır, fabrikatör orada.
ESNAFHABERTV.COM: Bu meslekte konfeksiyon, hazır kalıp yapıyorlar ya ceketi, pantolonu, yani siz böyle elle yaptığınızla o fabrikasyonu karşılaştırdığınızda ne demek istersiniz yani insanlar neden buraya gelip te elde dikilen elbiseyi tercih ediyor?
Ahmet Alak: Şimdi o ayrıdır, bazen konfeksiyonu giyemiyorlar, ben her şeyi dikiyorum ama ceket dikmiyorum. Benim ki yöresel kıyafetler, şalvarların modelleri değişiktir, yelekler değişiktir. Yaşlısı var, genci var, düğünlerde giyilen kıyafetler var. Sanatçılar var, Nevruzda giyiyorlar. Ama sanat çok mühimdir, şimdi ben bir yerde bir model gördüğüm zaman mesela Hakkari'de değişik bir model giymiş, hoşuma gider onu dikmesem olmaz. Kafama yazıyorum, kalıbını kesip kaldırıyorum, bir gün bakarsın lazım olur.
ESNAFHABERTV.COM: Bu sanatçılardan ünlüler var mı müşteriniz, gelip elbise isteyen alan?
Ahmet Alak: Düğünlerde Kürtçe şarkı söyleyenler var. Ama öteki sanatçılar yok. Düğünlerde davul zurna çalanlar var, ağalar var, şimdi bir kumaş var bende, onu Hindistan'da yapıyorlar onu Irak'tan getirttik. O da aynı Şal u Şepik gibi tiftiktir. Diktiğimiz zaman birisi ellemese Şal u Şepik der.
ESNAFHABERTV.COM: Bu kumaş neden bu kadar pahalı?
Ahmet Alak: Şimdi bu kumaşa neden pahalı diyorsun da dokumaya gelmeden bu ip bir ayda oluyor. 2-3 ay bir Şal u Şepik le uğraşıyoruz, kurtarmıyor da, pahalıdır ama hep el dokumadır. Şimdi eski Siirt battaniyesi var mı, gittim birisinden aldım, 50 senelik olanın tiftiği nerde bunun ki nerde. Uşağın tiftiği, ipi makinede yapıp getiriyorlar. Eskiden burada kadın Koçerler vardı, taşla yapıyorlardı.