Erdoğan: 250 Bin Mülteci Geliyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Polis Akademisi ve Türkiye Belediyeler Birliği tarafından Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen, Şehir ve Güvenlik Sempozyumu'na katıldı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de bundan 90 yıl önce nüfusun dörtte birinden daha azının şehirlerde yaşadığını, bugün ise nüfusun dörtte üçünden fazlasının il ve ilçe merkezlerinde ikamet ettiğini, bunun da şehir ve güvenlik konusunun daha çok konuşulması, tartışılması, geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu söyledi. Klasik tarih teorisinin, insanlığın güvenlik ve gıda ihtiyacı için yerleşik düzene geçip şehirler kurduğunu söylediğini ancak Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'nin keşfiyle, bu kabulün kökten sarsıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İnsanların, güvenlik ve gıda için değil, ibadet amaçlı olarak yerleşik düzene geçtiklerini ortaya koyan Göbeklitepe, aynı zamanda bilinen şehir tarihini de, günümüzden 12 bin yıl öncesine götürmüştür. Bu keşif, arkeolojik önemi yanında insanın yaratılış gayesini ve kabiliyetlerini göstermesi bakımından da önemlidir' dedi. 'MAHALLE KÜLTÜRÜNÜ YENİDEN GÜÇLENDİRMEYE YÖNELİK ADIMLARI TAKDİR EDİYORUM' Göbeklitepe'nin Türkiye'de olmasının kadim coğrafyanın kültür ve medeniyet hazinesinin büyüklüğünün de işareti olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Ecdadımızın kurduğu şehirlerin, ortada bir cami ve onun etrafında sıralanan çarşı merkezli şekillenmesi, coğrafyamızın bu kadim anlayışının bir sonucu olsa gerek. Son dönemde mahalle kültürünü yeniden güçlendirmeye yönelik adımları takdirle takip ediyorum. Bunlardan biri de bekçilik müessesesinin yeniden ihdasıdır' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bekçilik müessesesiyle mahallelerin daha güvenli, huzurlu olduğunu belirterek, mahalle kültürünün diğer unsurlarıyla ihya edilerek, gelecek nesillere aktarmakta kararlı olduklarını vurguladı. Medeniyetlerin şehirlerde inşa edildiğini, her medeniyetin de kendi inanç, ahlak, sanat ve felsefe anlayışı çerçevesinde şehirleri geliştirdiğini, çözümler ürettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, güvenlik ihtiyacının da bunlardan biri olduğunu, güvenlik ihtiyacının zamanla çeşitlendiğini kaydetti. Şehirlerin dışardan gelecek tehditlere çözümler üretirken, bazen de içerden kaynaklı sıkıntıların yaşandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: 'Büyük bir nüfusu nispeten küçük bir alanda güven, huzur, refah içinde yaşamak ve yaşatmak öyle zannedildiği kadar kolay değildir. Çeşitli sebeplerle şehirlerde yaşanan kargaşaların çok büyük insani ve fiziki maliyetleri ortaya çıkmıştır. Deprem, yangın ve hastalık gibi tabii afetler de şehirleri çok sarsmıştır. Ekonomik sebepler yanında, güvenlik ve tabii afet kaynaklı sorunlar yüzünden tümüyle terk edilen nice yerleşim yerleri vardır. Günümüz dünyasında da, pek çok farklı ülkede milyonlarca, hatta on milyonlarca insanı bir arada yaşatan şehirler mevcuttur. Öyle ki bugün dünyada, nüfusu 10 milyonun üzerinde olan şehir sayısı 40'a yaklaşmıştır. Bu kalabalık nüfusa ilave olarak teknolojinin de gelişmesiyle, şehirlerin altyapı ve üstyapı ağları oldukça karmaşık hle gelmiştir. Böylesine büyük şehirlerin, elbette güvenlik hizmetlerinin anlamı da değişmiştir. Şehir ne kadar büyükse, güvenlik sorunları da o derece yüksek ve fazladır.' 'ŞEHİR GÜVENLİĞİ KONUSUNDA YENİ YAKLAŞIMLAR, YENİ FİKİRLER, YENİ YÖNTEMLER GELİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR' Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehirlerin güvenliği için yeni yaklaşımlar, yeni fikirler, yeni yöntemler geliştirilmesi gerektiğinin altını çizerek, 'Her ülke ve toplum, kendi ihtiyaçlarına uygun çözümleri kendisi üretmelidir. Aksi takdirde, başka toplumların kendi ihtiyaçlarının ürünü olan çözümlerin kullanılması gerekiyor. Bu da beraberinde pek çok uyum sorununu getiriyor. Her alanda olduğu gibi, şehirlerimizin güvenliği konusunda da dünyadaki tüm örnekleri inceleyecek ama sonuçta kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz' değerlendirmesinde bulundu. Bugün şehirlerin trafik, çevre, altyapı, imar, enerji, gıda, sağlık, insan kaçakçılığı, uyuşturucu gibi pek çok sorunla aynı anda mücadele etmek zorunda kaldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi krizler, terörizm, işsizlik, yoksulluk, insan hakları ihlalleri, etnik ve dini gerilimler ve çevre kirliliği gibi konuların, şehirlerin merkezinde yer aldığı insanlığın ortak sorunları olduğunu kaydetti. Yakın tarihte dünyanın pek çok yeriyle birlikte Türkiye'de de şehirlere ciddi zararlar veren kaos dalgalarının yaşandığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere'de 2011 yılında, İstanbul'da 2013 yılında, Paris'te 2018 yılında yaşanan büyük sokak eylemlerinin şehirlerin karşı karşıya kaldığı tehlikeleri açıkça ortaya koyduğunu söyledi. 'ŞEHİRLERİMİZ SOSYOLOJİK OLARAK DA DAHA DEMOKRATİK BİR YAPIYA KAVUŞMUŞTUR' Türkiye'de şehirlerin kimi zaman fiziki, kimi zaman da sosyolojik farklılıklarla ayrıştırılmaya çalışıldığını, gecekondu semtleriyle tarihî veya modern semtlerin arasındaki çok ciddi altyapı ve üstyapı farklılıklarının yaşandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: 'Aynı şeklide siyasi, etnik ve mezhebi fay hatları da, kimi zaman kanlı hle dönüşebilen derin bir ayrım sebebiydi. Türkiye'nin her alanda yaşadığı büyük dönüşümden şehirlerimiz de nasibini almıştır. Özellikle son 17 yılda yaptığımız büyük yatırımlar sayesinde, Türkiye artık fiziki bakımdan oldukça ileri bir seviyeye ulaşırken, sosyolojik olarak da daha demokratik bir yapıya kavuşmuştur. Ülkemizde yeni gecekondu inşası kesinlikle olmadığı gibi, eskilerin de önemli bir bölümü kentsel dönüşüm projeleriyle ortadan kalkmıştır, kalkmaya devam etmektedir. Hem mevcut nüfusumuzun konut kalitesini yükselttik, hem de sürekli artan nüfusun konut talebini karşıladık, karşılıyoruz. TOKİ'nin öncülük ettiği bu büyük dönüşüme, belediyelerimiz ve özel sektörümüz de sahip çıkmıştır.' Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlarından yatay mimariye önem ve öncelik vermelerini isteyerek, 'Kibrit kutuları gibi dikilmiş binalarla bir yere varamayız. Bizim medeniyetimize yakışan, geçmişimizden aldığımız ilhamla bu adımları atmamız dünyada örnek teşkil edecektir. Biz göğe değil, toprağa daha yakın olmanın gayreti içinde olmalıyız' dedi. Demokrasi ve güvenlik dengesinin giderek daha çok karşılaşılan bir denklem olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Türkiye, kendi sınırları içinde, özellikle de şehirlerinde uzunca bir süre neredeyse her gün terör örgütlerinin kanlı saldırılarına maruz kaldı. Hukuk devleti sınırları içinde aldığımız tedbirler ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesi sayesinde, hamdolsun, bu sıkıntılı dönemi geride bıraktık' diye konuştu. Türkiye'nin her gün karşılaştığı olaylardan sadece birinin bile rastgele bir Batı ülkesinde cereyan etmesi hlinde bile bu ülkelerde bambaşka manzaraların yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Böyle bir durumda hemen, demokrasinin de hukukun da insan haklarının da adeta rafa kaldırıldığı bir güvenlik düzenine geçiliyor. Güya kural, düzen ve özgürlük sembolü sayılan Batı şehirleri, bir anda açık hava hapishanelerine dönüştürüldü. Bırakınız hukuki hakları, en temel insani haklar dahi işlemez hle gelmiş, güvenlik kaygısının yol açtığı panik durumu her şeyin üzerine çıkmıştır' açıklamasında bulundu. Hollanda, Fransa ve ABD'den polisin eylemcilere ve vatandaşlarına yönelik şiddet içeren müdahalelerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'İnsanların nasıl dövüyorlar, bunları ekranlarda izledik ama Türk polisi buna benzer bir şey yapmış olsa bunlar dünyayı ayağa kaldırırlar. Bunları hem göreceğiz hem de halkımıza anlatacağız' dedi. 'TERÖRİZM VE SUÇLA MÜCADELEDE EDERKEN İLKELİ DAVRANMAK EN AZ MÜCADELE KADAR ÖNEMLİDİR' Bugün dünyada teknolojinin tüm imknlarının şehirlerin güvenliği için seferber edildiğini 'akıllı şehir' yaklaşımıyla insanların hayatlarını kolaylaştırmak için geliştirilen teknolojinin güvenlik riski öne çıktığında tam tersi yönde kullanıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Elbette güvenlik önemlidir, terörizme ve suça karşı her türlü önlemi almak, devletlerin vatandaşlarına karşı en önemli sorumluluğudur, ama bu konuda ilkeli davranmak da en az mücadelenin kendisi kadar önemli olmalıdır. İstanbul sokaklarına kaosa sürüklemeye çalışanların yanında yer alırken, aynı eylemde Paris'te, Londra'da, Berlin'de, New York'ta yaşandığında kimsenin gözünün yaşına bakmazsanız, kimse sizin samimiyetinize inanmaz. Bugün Batı demokrasisinin içine düştüğü en büyük açmaz işte bu çifte standarttır' değerlendirmesinde bulundu. '200-250 BİN MÜLTECİ TÜRKİYE SINIRINA HAREKET HALİNDE' Türkiye'nin Suriye'den kaçan yaklaşık 4 milyon mülteciye kapılarını açtığını, misafir ettiğini, şu anda İdlib'de olanların sonucu 200-250 bin mültecinin de Türkiye sınırına hareket hlinde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Biz insana karşı bu noktada Batının yaptığı gibi bariyerler veya dikenli teller oluşturamayız. Aynı şey bizim de başımıza gelebilir, geldiği zaman ne yapacaksak işte şu anda da biz bunun çok daha adil olanının, insani olanını yapmak durumundayız. Son dönemde yaşananlar gösterdi ki; onların keseleri dolu olabilir, ama gönülleri çoraktır çorak' ifadelerini kullandı. Arap Ligi'nin Türkiye karşıtı aldığı kararlarını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: 'Şu anda ülkemize gelen 4 milyon mültecinin neredeyse kahir ekseriyeti, tamamına yakını Arap, Suriye'den gelen Araplar. Bunların içinde 350 bin de Kürt var. Türkiye'de benim Kürt vatandaşlarımın temsilcisi olduğunu söyleyenlerin bir defa Kürt vatandaşlarımın temsilcisi olmakla yakından uzaktan alakası yok. Onları da şu anda giydiren, bakan, yediren, içiren, sağlık imknlarını sağlayan yine biziz. Aynı şekilde Arap kardeşlerimizle ilgili yine biziz. Ama utanmadan bu kararı Arap Liginde alabiliyorlar.' Türkiye'de, 5 milyonu aşkın yabancı misafire rağmen, şehirlerde kayda değer bir güvenlik sorunu yaşanmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Bu iklimi, baskının ve zorun değil vicdanın ve merhametin gücüyle sağlıyoruz. Elbette sıkıntılarımız, zorluklarımız var. Ama hamdolsun hepsinin üstesinden gelecek imana da, imkna da sahibiz. Çünkü biz Türkiye'yiz, tek başına bu sıfat dahi bize başka hiç kimsede olmayan bir güç ve üstünlük sağlamaya yeterlidir' dedi.

Bakmadan Geçme