Ermenistan'dan, ASALA Teröristine Asker Muamelesi

27 Ocak 1973 tarihinde ABD'nin Santa Barbara kasabasında Los Angeles Başkonsolosu Sayın Mehmet Baydar ile   Konsolos Bahadır Demir'i hunharca  öldüren Ermeni Kökenli ABD vatandaşı  Gourgen Yanikian mezarı Ermenistan'ın Başkenti'nde bulunan askeri mezarlığa taşınması  bardağı taşırdı. Böylelikle Ermenistan, ASALA terör örgütünün eylemini sahiplenerek 'devlet terörü' yaptığını uluslararası kamuoyuna ilan etmiş oldu. Olaya isyan eden Emekli Büyükelçi Melek Sina Baydur  eşi   Konsolos Bahadır Demir'in katilinin mezarının taşınmasını 'Bildiğim askeri mezarlıklar ülkesini savunmak amacıyla hayatlarını kaybeden kahramanlara ayrılmış alanlardır. Savunmasız, barışçı, masum iki diplomatı yalan söyleyerek bir cinayet mahalline çeken ve onları önceden hazırladığı tabancalarla vuran ve bununla da yetinmeyip yerde can çekişen iki insanı başlarının ortasına dayadığı tabancasıyla birer kez daha vuran kişi nasıl kahraman sayılabilir? diye sordu. Baydur, Ermenistan Cumhurbaşkanı'na mektup yazarak olayı kınadı. Emekli Büyükelçi Melek Sina Baydur (Demir) mektubu Türkmeneli İşbirliği ve Kültür Vakfı Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) web sitesinde yayınladı. Mektup  şu şekilde: 'Sayın Cumhurbaşkanı, Basın aracılığıyla öğrenmiş olduğum bir haber nedeniyle duyduğum şaşkınlık, üzüntü ve tepkimi dikkatinize sunmamın gerekli olduğunu düşünerek bu mektubu kaleme alıyorum. 27 Ocak 1973 tarihinde ABD'nin Santa Barbara kasabasında Gourgen Yanikian adlı bir ABD vatandaşı Türkiye Cumhuriyeti'nin Los Angeles Başkonsolosu Sayın Mehmet Baydar ile eşim olan Konsolos Bahadır Demir'i önceden hazırladığı bir plan çerçevesinde hunharca öldürmüştür. Olayla ilgili olarak Santa Barbara Mahkemesinde görülen davada Yanikian adlı cani suçunu kabul etmiş ve ömür boyu hapse mahkûm olmuştur. Bu olay ve mahkeme süreci hakkında bilgi sahibi olduğunuzu sanırım. Beni şaşkınlığa düşüren, üzen ve bu açık mektubu kaleme almama yol açan olay bu şahsın mezarının ülkeniz Başkenti'ne taşınarak askeri mezarlığa törenle defnedilmesidir. Benim bildiğim askeri mezarlıklar ülkesini savunmak amacıyla hayatlarını kaybeden kahramanlara ayrılmış alanlardır. Savunmasız, barışçı, masum iki diplomatı yalan söyleyerek bir cinayet mahalline çeken ve onları önceden hazırladığı tabancalarla vuran ve bununla da yetinmeyip yerde can çekişen iki insanı başlarının ortasına dayadığı tabancasıyla birer kez daha vuran kişi nasıl kahraman sayılabilir? Ayrıca mahkemede amacının başkalarına örnek olmak olduğunu beyan eden bu şahsı davanın savcısı siyasi terörist olarak vasıflandırmıştır. Böyle hasta ruhlu cani bir kişiye kahraman muamelesi yapmanın arka plandaki nedenleri arasında iç veya dış politika öncelikleri olduğu gayet açıktır. Bu eylemin çağın belası olan terörizmi teşvik edici olduğu düşünülmüyor mu? Sayın Cumhurbaşkanı, Ben emekli bir Büyükelçiyim. İç politika benim bildiğim bir alan değildir. Ama dış politika konusunda başarılı bir temsilcinin ülkeler arasında mevcut sorunlara barışçı çözüm bulunması veya ileride muhtemel olabilecek anlaşmazlıklara önalınması amacıyla gerek resmi makamlar nezdinde gerek topluma yönelik çaba göstermesinin gereğini ve önemini çok iyi bilirim. Bir cani ile ilgili olarak gerçekleştirilen bu eylemin iki komşu ülke arasında nasıl barışa hizmet eden bir yansıması olabilir ki? Amaç dostluk ilişkileri yaratmak ve pekiştirmek değilse geriye sadece rencide olmuş insanlar kalır ve bunların başında da aileler gelir. Bu nedenle de ailelerin özür beklemeye hakları doğar. Saygılarımla, Sina Baydur (Demir)* Büyükelçi (E)'  Melek Sina Baydur (Demir) ? Üsküdar Amerikan Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirmiştir. Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevler üstlenmiştir. 2001-2003 yıllarında Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Kültür İşleri Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmış, 3 Ocak 2003-16 Aralık 2005 tarihleri arasında Bosna-Hersek büyükelçisi, 1 Ocak 2006-29 Şubat 2008 tarihleri arasında Slovenya büyükelçisi olarak görev yapmış, 2008 yılında Dışişleri Bakanlığı Eğitim Merkezi Başkanı olarak atanmış, 2010-2014 yılları arasında ise UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanvekili olarak görev yapmıştır.

Bakmadan Geçme