Fehmi Çalmuk Yazıyor…İlle de Fikri İktidar İse Mesele…
Tarihin önümüze çıkarttığı fırsatları değerlendirdiğimizde; bu fırsatları değerlendirecek aktörlerin bir milletin tarihine düşeceği kayıt, mirası gelecek tasavvuruna çevirecek nesiller için hayati öneme sahiptir. Aktörler, körler ülkesinde görmenin idamlım suç olduğunun bilincindedir. Aktörler, ülkesi için dokuma tezgahın başındadır. Dokunan tarih ve milletin önünde stratejik olarak vizyon, gelecek tasavvuru olarak misyondur Sahtekar davranmayıp ipleri zamanında ve eksizsiz tezgahın başına getirirse, tamahkar davranmayıp zamanında ipleri pekiştirirse, renkleri gelişi güzel yerleştirmezse “kaliteli olduğu kadar nitelikli bir ürünü çıkartmış olur. Aktörler kadar dokuma tezgahı, kullanılacak ip ve seçilecek renk önemlidir. Aktörler için üründen kasıt fikri iktidarsa bu üç beş günlük fasıl değildir. Bu girişten sonra sahtekar, tamahkar olmadan fikri iktidar yolunu değerlendirelim isterseniz. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TÜRGEV tarafından kurulan ve arazisi Hazine'den 30 yıllığına senelik 3 milyon liraya kiralanan İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış töreninde şunları söylüyordu: “Gerçek iktidarın fikri iktidar olduğunu iyi biliyoruz. Tek tek bireylerden başlayarak, toplumun tamamına uzanan fikri iktidar yolu zor ve zahmetli bir süreçtir. Kendimi bu konuda mahzun hissediyorum. 18 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı eğitim, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum. Genç bir nüfusa sahibiz, ama medeniyet tasavvurumuzu hayata geçiremiyoruz. Medyamız bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor. ilimde, sanatta, kültürde benzer sıkıntılarla karşı karşıyayız. Dünyaya kendimizi anlatamıyoruz. Bunun için de fikri iktidarımızı da hala tesis edemediğimiz kanaatindeyim. Hiç kimsenin bu arayıştan rahatsız olmaması gerekir Her ne kadar Cumhurbaşkanı fikri iktidar yolunu gösteriyorsa da dokuma tezgahının tedarikçileri yani bürokrasi ve parti teşkilatları ve dava mensuplarına bu hedefin ulaşmadığı, hedefe ulaşmada direncin olduğu görülmektedir.
Ankara'da İkinci Baro Belirsizliği Ankara'da ikinci baro ile ilgili bir yoğun bir çalışma var. İstanbul'da ikinci baro kurulmasına rağmen Ankara'da halen iki bin sınırına gelinemedi. Sayı bin beş dolaylarında…Son olarak parti kurmayları hatta genel başkan yardımları, milletvekilleri devreye girdi. Tanış avukatların bürolarına gidilerek ya teklif ya da mecburiyetten üyelik formunu imzalatılıyor. Rica ise rica, emir ise emir…Doğrusunu söylemek gerekirse MHP'nin lojistik desteği ile hedefe ulaşılabilecek. İktidar ile gönül birlikteliği olan avukatlar durumu sorguluyorlar. Bunu yaparken de akıllarında bir çok soru var. Özlük hakları, disiplin durumları, yönetimin nasıl belirleneceği sorularını yöneltiyorlar. Kamu avukatları, hukukçu bürokratlar halen imza atmış ikinci baroda yerini almış değiller. İş, bir masa bir sandalye koymaksa onun bir işe yaramadığı görülüyor ki fikri iktidar isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukukçu yol arkadaşları bir bilinmeze doğru yürümekten korkuyor.
Mansur Yavaş'a çizilen Rol Fikri iktidar liderden tabana yayılan bir hedef olmalıdır. Ancak görülüyor Külliyede bizzat Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a karşı Ankara bürokrasisinin ambargosu, göz dağı anlatılacak gibi değil. Şu konuda anlaşalım. Mansur Yavaş için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı son durak değil. Onu, sergilediği siyaset anlayışını merkeze çekmek için yoğun bir uğraş kurgulanmış bir mühendislik hesabı var. “milliyetçi, demokrat” bir çizgi sosyal demokrasiyle buluşmuş bir rol model. Onun gençlik hayali MHP Genel Başkanı olmak olabilir ama şimdi çizilen kariyer planı Cumhurbaşkanlığı adaylığına kadar uzanıyor. Gölgesi bile İyi Parti'yi karıştırmaya yeten Enver Altaylı'nın kadrolarının nasıl bir yol haritası çizdiğini göreceğiz. Gelen bilgilere göre Mansur Yavaş camilerden, özellikle İmam Hatip Liselerine kadar geniş bir alanda el altında hizmetlerini sürdürüyor. Yardım ettiği bir caminin açılışına “Cami'ye siyaset bulaştırmayalım” gitmemeyi tercih ediyor. Bu kadar da değil. Geçenlerde Ankara'nın Mamak semtinde bir İmam Hatip Lisesi bahçesinde bulunan spor alanının çizgilerini Ankara Büyükşehir Belediyesi çizdi. Reklamını yapmadı. Levha da asmadı. Gel gör ki duyduklarıma göre dananın kuyruğu burada koptu. Ankara İl Müdürlüğü ile İl Müftülüğü Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne yazılı olarak başvurarak cami ve okul alanlarına ilişkin yapılacak hizmetlerde bilgilendirmenin ötesinde izin alınmasını talep etmişler. Gerçekten olay bu halde ise “fikri iktidar” sözleri bir işgüzarlığa kurban edilir ki gerisini ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Fikri İktidar kadro hareketidir. Hem de adanmış kadro hareketi. Yoksa dadanmış kadrolar ile yapılacak işin, ulaşılacak hedefin, kat edilen yolun hesabı sorulur ki şimdi o noktadayız.