İlk Kez Yeni Oluşum Analizi

Sivil Siyaset Hareketi Sözcüsü, ANAP eski Diyarbakır Milletvekili Abdülbaki Erdoğmuş, yeni siyasi oluşum içiresinde olan Ali Babacan için 'Ali Babacan'ın liderlik profilinin,  sivil siyaset açısından daha önemli ve değerli olduğu kanaatindeyim. Ali Babacan ve arkadaşları geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkmışlardır.. Ya yeni bir YOL açacaklar,  ya da yoldan tamamıyla çekileceklerdir!.' dedi. Sivil Siyaset Hareketi'nin resmi web sitesinde 'Sivil Siyaset Bağlamında Yeni Oluşum!' başlığıyla bir yazı kaleme alan Abdülbaki Erdoğmuş, Babacan'a yöneltilen eleştirilere de değinirken yeni oluşumun hedeflerine ilişkin de gözlemlerini  şu şekilde aktardı: 'Yeni Oluşum'un, sivil siyaset ihtiyacını karşılamak üzere çalışmalara başladığı ileri sürülmektedir. Program ve proje çalışmalarının da nitelikli, deneyimli bir ekip tarafından yürütüldüğü bilgisi edinmekteyiz. Önceliğin hukuk, demokrasi ve ekonomik krizin aşılmasına verileceği, herkesin refahtan pay almasının imknlarının planlandığı bilgisi oldukça umut vericidir. Umarım siyasal sorunların çözümüne de aynı hassasiyet gösterilmekte, yaşanan hak ihlalleri ve mağduriyetlerin yargı reformu ile giderilmesi de ön görülmektedir.' Babacan Şovmen  Değil ! 'Hükümet içinde uzun yıllar bulunmasına rağmen, gördüğü yanlışlar konusunda neden bir itiraz ve eleştirisi kamuoyuna yansımamış ve medyada yer almamıştır? Eleştirilerini ve itirazlarını neden AK Parti'den ayrıldıktan sonra yapmaya başladı?' eleştirileri için  Erdoğmuş şunları söyledi: 'Sivil ve makuliyet bağlamında kanaatim şudur ki, ileri sürülen ve Sayın Babacan'ın eksiklikleri olarak sıralanan her üç neden de, gerçeği yansıtmamaktadır. Kuşkusuz 'hakikati söylemenin bedelini ödemeye razı olmayan, susmanın bedelini ödemek zorunda kalacaktır.' Ancak hükümet ve parti üyesi olarak görev yaptığı dönemde, itiraz ve eleştirilerini medyaya kapalı ortamlarda ve Bakanlar Kurulu toplantılarında yapmış olması bu suçlamayı boşa çıkarmaktadır. Tersine, bu dönemlerde medya üzerinden partisini ve hükümeti eleştirmesi durumunda bir 'şovmenlik' algısı oluşturacaktı. Makul bir siyaset adamının buna tevessül etmesi düşünülemez.' Olgunluk ve Vefa Gösterdi 'Ali Babacan'ın  yeteri kadar cesur olmadığı, hatta CB Erdoğan'dan korktuğu için O'nu eleştirmekten kaçındığı, ayrıldıktan sonra da bütün olumsuzluklara rağmen hep sustuğu halde, nasıl olur da bundan sonra Erdoğan'a karşı dik bir duruş sergilemeye, hatta parti kurmaya cesaret edebilir?' şeklindeki eleştirilere ilişkin Erdoğmuş şu gözlemini paylaştı: ''Korkaklık' suçlamasını da doğru bulmuyorum. Bu tutumun edep ve nezaketinden kaynaklandığına inanıyorum. Bir olgunluk, vefa ve cesaret örneği göstererek CB Başkanı Sayın Erdoğan'dan randevu alıp görüşmesi, partiden istifa ederek arkadaşlarıyla yeni bir çalışma başlatacağını söylemesi AK Parti'de bir ilktir. Bugüne kadar böyle bir cesareti gösteren başka bir AK Partili olmamıştır. Sayın Erdoğan dahi, parti kuruluşu için merhum Erbakan ile görüşmeyi göze alamamıştı. Buna rağmen Sayın Babacan'ın korkaklıkla itham edilmesi, yanlış olduğu kadar kendisine bir haksızlıktır.' Kimse Erdoğanvari Karizma Beklemesin Babacan'a yönelik ' Teknokrat özelliği ile başarılı ancak siyasi özelliklerinin ise zayıf ve yetersiz olduğu, bu durumda liderlik yapamayacağı, hele Erdoğan karizması karşısında silik ve etkisiz kalacağı öne sürülmektedir. Erdoğan'a karşı çıkacak bir lider karizmatik olmalı, denilmektedir.!' denildiğini hatırlatan Erdoğmuş  bu konuyla ilgili şu yorumu yaptı: 'Siyasi özellikleri bakımından yetersiz ' iddiasına gelince, ilk defa bir oluşumun lideri olarak yola çıkan birisi için çok erken verilmiş bir karardır, diye düşünüyorum. Yeni yolculuğunda takınacağı tavır, duruş ve kararlılık ancak onun lider olup olmayacağını gösterecektir. Karizma'ya gelince, kime ve neye göre tanımlanmaktadır? Erdoğanvari bir karizma bekleyenlerin sükuti hayale uğrayacakları kesin. İyi bir eğitim almış olmak, işinde, görevinde başarılı olmak, edep, nezaket sahibi olmak, beyefendilik, dürüstlük, doğruluk gibi vasıflara sahip olmak bir siyaset adamı için 'karizma' değil de nedir? Sayın Babacan'ı önemli, değerli kılan tam da bu özelliklerdir. Esas itibariyle hepimizin, Türkiye'nin ihtiyacı olan, bu özelliklere haiz siyasetçilerdir. Lider olmak, dokunulmaz, sorgulanmaz, tek başına tepede durmak, yukardan emir ve talimatlar vermek demek değildir. Gerçekte lider, takımın içinde, takımdan biri olarak sorumluluk alan kişidir. Bu yönüyle Ali Babacan'ın liderlik profilinin,  sivil siyaset açısından daha önemli ve değerli olduğu kanaatindeyim.' 'Muhafazakar Kimlik' Sorun Oluşturabilir Erdoğmuş'un yazında yeni oluşuma bir de uyarı  yer aldı. Erdoğmuş, 'kuşatıcılık';  parti liderinin bütün toplumsal kesimlere kucağını açmak, onları kucaklamak veya Mevlana misali 'kim olursan ol gel' anlayışıyla her kesimden insan devşirmek değildir' diyerek uyarılarını şu şekilde sürdürdü: 'Muhafazakr kimliğin sivil-demokratik siyaset için bir sorun oluşturacağı kanaati yaygındır. Gerçekten de özellikle hak ve özgürlükler, herkese eşit hukuk, sivilleşme ve çoğulcu demokrasi konusunda muhafazakr siyasetçilerin tutuculuğu, devletçiliği, milliyetçiliği, Müslümanlık anlayışı sorun oluşturmaktadır. Bu sorunu görmezden gelmek, yok saymak sivil siyaset açısından mümkün değildir. Bu nedenle Ali Babacan ve yol arkadaşlarının siyasal ve dinsel muhafazakrlık ile ilgili anlayışlarını ben de merak ediyorum. Devlet merkezli bir siyaset anlayışı, Müslüman muhafazakarlığının olmazsa olmaz bir geleneği ve inancıdır. Oysa sivil siyasetin de olmazsa olmaz koşulu; devlet yerine adaleti, insanı ve haklarını siyaset merkezine almak ve devlete karşı insanı yüceltmektir. Bunun güvencesi de etnik aidiyet, milli değerler ve kutsallar, din veya devlet değil, hukuktur. Bu bağlamda, Ali Bey ve arkadaşlarının tavrı açık ve net olacak mıdır?. Şunu da bilmeliler ki 'kuşatıcılık';  parti liderinin bütün toplumsal kesimlere kucağını açmak, onları kucaklamak veya Mevlana misali 'kim olursan ol gel' anlayışıyla her kesimden insan devşirmek değildir. Kuşatıcılık; iktidar olunması durumunda, muhalif unsurlar dhil, bütün yurttaşları ve her kesimi haklarıyla kabullenmek, hiç kimseyi kimlikleri veya aidiyetleri nedeniyle dışlamamak ve ötekileştirmemektir.'

Bakmadan Geçme