İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Uzmanı
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği kanunun 2012 yılında yasalaşmış ve 2013 yılından itibaren birçok maddesi yürürlüğe girmiştir. İş kazası ve meslek hastalıkları ile daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır. İş sağlığı ve güvenliğine verilen öneme binaen İş Kanunundan ayrılarak müstakil bir kanun haline getirilmiştir. Kanun hem özel sektör hem de kamuda faaliyet gösteren tüm işyerlerini kapsamaktadır. Ancak genel kolluk kuvvetleri, askeri işyerleri, ev hizmetleri ve ceza tutuk evleri gibi az da olsa kanunun istisna tutulduğu işyeri ve işlerde bulunmaktadır. Bu düzenleme ile birlikte işyerlerinde işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir. Bu haftaki yazımızda işyerlerinde görevlendirilen işyeri hekimi ile iş güvenliği uzmanının görevleri ve sorumlulukları başta olmak üzere uygulamada yaşanan bazı aksaklıkları ve çözüm önerilerimizi dile getirmeye çalışacağız. İşyerlerinde çalıştırılacak olan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanının sayısı ve çalışacağı saat, işyerinin tehlike sınıfına ve işyerinde çalışan işçi sayısına göre farklılık göstermektedir. Daha fazla detaya girmeden işyeri hekiminin ve iş güvenliği uzmanının görevlerini ve sorumluluklarını açıklamaya çalışalım. Öncelikle işveren tarafından işyerinin risk analizinin yaptırılması, işyerinde bulunan makine ve cihazların kontrolü ve periyodik bakımları, koruyucu malzeme ve ekipmanların temini ile bunların kullanılıp kullanılmadığının kontrolü, çalışanların yapacakları/yaptıkları işe uygun olup olmadıkları, genç, yaşlı, engelli, hamile, emziren ve kadın çalışanların ilgili mevzuata uygun işlerde istihdam edilip edilmediği, ortam açısından aydınlatma, ses ve iklimlendirme ölçümlerinin yapılması ve buna benzer birçok konuda gerekli işlemlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği ilk etapta işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından kontrol edilir. İşe giriş ve daha sonra belirli periyotlarda çalışanlara sağlık raporu alınması ve izleyen süreçler muntazam olarak takip edilmelidir. İşverene iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda rehberlik ve danışmanlık yapmak üzere görevlendirilen işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, görev aldığı işyerinde göreviyle ilgili mevzuat ve teknik gelişmeleri göz önünde bulundurarak iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eksiklik ve aksaklıkları, tedbir ve tavsiyeleri belirler ve işverene yazılı olarak bildirir. Eksiklik ve aksaklıkların düzeltilmesinden, tedbir ve tavsiyelerin yerine getirilmesinden işveren sorumludur. Bildirilen eksiklik ve aksaklıkların acil durdurmayı gerektirmesi veya yangın, patlama, göçme, kimyasal sızıntı ve benzeri acil ve hayati tehlike arz etmesi, meslek hastalığına sebep olabilecek ortamların bulunmasına rağmen işveren tarafından gerekli tedbirlerin alınmaması hâlinde, bu durum işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanınca, Bakanlığın yetkili birimine, varsa yetkili sendika temsilcisine, yoksa çalışan temsilcisine bildirilir. Ancak maalesef özel sektör işyerlerinde gerek sendikalaşma oranının düşük olması gerekse çalışan temsilcisi, izin kurulu, disiplin kurulu gibi iş kanunu uygulamalarının kâğıt üzerinde kalması veya uygulamada yaşanan eksiklikler bu konulara önem verilmediğinin göstergeleridir. Kanunen verilen görev ve yetkiler itibariyle işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı, çalışanların hayatını korumak ve işyerinde meydana gelebilecek her türlü iş kazasının ve meslek hastalığının önüne geçmek için elinden gayreti göstermelidir. Ancak yasanın ilk çıktığı zamanda eleştirilere neden olan tarafı işyeri hekiminin ve iş güvenliği uzmanının iş sözleşmesini işveren ile yapması ve maaşını da işverenden alması olmuştur. Bunun yanında kanunen zorunlu olarak istihdam öngörülmesine rağmen ücret ve sigorta primi yönüyle verilen destek miktarının çok düşük olması da bir başka eleştiri konusu olmuştur. Eleştirilerin başında, işyerinde ki eskiliklerin giderilmesi için kendisine yapılan bildirimlere uymayan ve eksikleri zamanında gidermeyen işverenin Bakanlığın ilgili birimlerine yine kendi çalışanı olan işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından yapılması şeklindeki düzenlemedir. Bu husus organik bir sorunu ortaya çıkarmaktadır. Sermaye sahibi ve patron konumundaki işverenin gücü ile emeği ve bilgisi ile geçimini sağlayan çalışanın korunması arasındaki organik problemlerdir. Her ne kadar yasa da işyeri hekimini ve iş güvenliği uzmanını korumak adına birkaç husus düşünülmüş olsa da sadece para cezası öngörülmüş olması yeterli güvence sağlamamaktadır. Güvencenin tam olarak sağlanamamış olması nedeniyle uygulamada maalesef tespit edilen eksikleri zamanında gidermeyen işverenler konuyu önemsememekte veya görmezden gelmektedir. İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı da işinden olmamak veya işvereni ile karşı karşıya gelmemek için gerekli bildirimleri yapmaktan çekinmektedirler. Bu konu ile ilgili çözüm önerimiz ise işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının işverenler tarafından istihdam edilmesi yerine çatı kuruluşlar tarafından istihdam edilmesinin daha uygun olacağıdır. Organize sanayi bölge müdürlükleri, serbest bölge müdürlükleri, sanayi sitesi yönetimi, meslek kuruluşları, esnaf sanatkâr odaları ve benzeri çatı kuruluşlar tarafından istihdam sağlanırsa bağımsız denetim daha etkin olur ve primleri yönüyle de daha fazla teşvik ve destek verilerek doku uyuşmazlığı son bulabilir. Çatı kuruluş bizzat kendi bünyesinde istihdam edebileceği gibi kuracağı ortak sağlık ve güvenlik birimlerinde de bu kişileri istihdam edebilir. Çatı kuruluş üyesi olan işverenlere bu kişiler eliyle hizmet verir daha sonra işçi sayısı ve tehlike sınıfı dikkate alınarak giderler paylaştırılabilir.