Jandarma Genel Komutanı 15 Temmuz Gecesini Anlattı-1

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin ilk defa 15 Temmuz'u Gazeteci-Yazar Fehmi Çalmuk'a anlattı. (Bu röpörtaj 2017 yılının Şubat ayında İçişleri Bakanlığı'nın özel izniyle o dönem Korgeneral rütbesiyle Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığını üstlenen Arif Çetin Paşa ile yapılmıştır. Arif Çetin, Tümgeneral rütbesiyle 15 Temmuz günü Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanıydı.)

-15 Temmuz akşamı mesai bitiminden sonra, evde mi öğrendiniz o olayı? Olaya malik olduğunuz andan itibaren nasıl bir iletişim kurdunuz, nasıl karargâha gittiniz? O süreci bulunduğunuz yerden başlayarak anlatır mısınız? -Ben 2011 yılı ile 2013 yılı arası İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı görevini Tümgeneral rütbesi ile yürüttüm. 2013 yılında Jandarma Genel Komutanlığı Harekat başkanlığına atandım. Son üç yıldır 2013-2016 yılları arısında Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Başkanlığını yürüttüm. 15 Temmuz gecesi yine harekat başkanı olarak mesai bittikten sonra, en erken saat 20.00 gibi, normal şartları konuşuyorum, biter. 20.00-20.30 civarı eve giderim. Tabi özel durumlar hariç. Olay olur, herhangi bir şey olur gece geç saatlerde gideriz. Bu arada gidemediğimizde olayları harekat merkezinde takip ettiğimiz çok olmuştur. 15 Temmuz gecesi normal saat 20.00'den sonra ben Güvercinlik'ten Jandarma lojmanlarının bulunduğu, Jandarma generallerinin oturduğu lojmandaki evime gittim. Eve vardıktan bir süre sonra Genelkurmay'ın önünde bir patlama veya bir çatışma olduğuna dair haber geldi bana. Ben de Harekat Merkezini aradım. Harekat merkezinde ‘ne var diye?' bilgi almak için. Harekat Merkezinden cevap gelmedi. Bir kaç kere daha aradım. 8-10 tane telefon var, değişik telefonlar İstihbarat Başkanlığını, Harekat Başkanlığı'nı aradım. Oradaki telefonları, nöbetçilerin bulunduğu telefonları, Harekat Merkezindeki kişilerin bulunduğu telefonları aradım ancak cevap alamadım. Bu arada Jandarma Genel Komutanımız Orgeneral Galip Mendi düğündeydi Gazi Orduevinde. O beni tekrar aradı, ‘Genelkurmay'ın önünden silah sesi gelmiş.' dedi. Ona da emir subayı bir şekilde iletmiş. ‘Komutanım ben ilgilenmeye çalışıyorum ama net bir bilgi alamadım' dedim. Bizim Asayiş Daire Başkanı ve Harekat Merkezi Amiri Albay Ali Demir'i aradım cep telefonundan. Anıttepe'de oturuyordu. Dedim ‘Ali bir haber var, sen Jandarma Genel Komutanlığı binasındaki nöbetçiye sor. Genelkurmayın önündeki çatışmayı veya olayı bize bildirsin.' dedim. O ‘Orada bir binbaşı mı yüzbaşı mı biri ile görüştüm, orada nöbetçilerden. Bombalı araç olayı değil ama silah sesleri geliyormuş.' dedi. Ben o arada Harekat Merkezi'ni arıyorum. Harekat Merkezi'nden robot sesi gibi bir ses telefona cevap verdi. 'TSK yönetime el koydu. Sıkıyönetim ilan edildi. Sokağa çıkma yasağı var.' dedi. Alo diyorum, ses robot sesi gibi başka bir şey söylemeden kapattı. Ancak o sesi bizim istihbarat değerlendirme merkezi amiri Kurmay Binbaşı Ahmet Özcan var her sabah bana gelen olayları, istihbaratla ilgili konuları arz eder. Bir de harekatla ilgili meydana gelen olayları arz eden bir yarbayımız var o da benim harekat daire dediğimiz asayiş daireye bağlı veya günlük harekat merkezi işleten nöbetçi kişiler. Bunlarla her sabah, sürekli 24 saat telefonla görüştüğüm için telefondaki sesi hemen tanıdım. Ahmet Binbaşının sesi. ‘Ahmet Ahmet' dedim kapattı. Harekat Merkezi Amiri yarbayım var Bülent Ak, Kurmay Yarbay özür dilerim. O çocuk sürekli oradaki olayları takip eder, bir şekilde ulaşamadım. Bu arada komutan tekrar ‘ne oldu?' diye aradı. Ona ‘Komutanım dediğiniz gibi silah sesleri varmış ama bombalı araç saldırısı değil. Ben Harekat Merkezin'e gidiyorum durumu daha iyi öğrenir, size bildiririm, takip ederim.' dedim. İşte olayda otomatik refleks sel baskını da olsa deprem de olsa önemli bir olayda biz Harekat Merkezi'nde toplanıyoruz. Olayları yakından takip etmek için, bu sürekli yaptığımız rutin, otomatik reflekstir. Komutan'a hatta şöyle dedim ‘Daha önce bir elektrik kesilmesi meselesi oldu komutanım, bir siber saldırı olabilir çünkü robot sesi gibi bir şey geldi, hiç biri telefonda cevap vermiyor enteresan'. O arada ben evden çıkmak için kapattım telefonu. Evin altında haberciler var. Oturduğumuz lojmanın hemen yakında bizim şoförümüz kalıyor ve aracımız da onların sitesinde. Onlar gelene kadar aşağıya aracı beklemeye indim. Bir kaç dakika sonra da aracım geldi. Bu arada Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanı Turgut Aslan beni aradı cep telefonundan. Sürekli birlikte olduğumuz mesai arkadaşım benim Turgut Bey. ‘Komutanım, Arif Paşam, duydunuz mu darbe olmuş?' dedi. ‘Nerede darbe olmuş?' dedim. ‘İstanbul Boğaz Köprüsünde tanklar var.' dedi. ‘Turgut Bey bu çağda darbe mi olur, ne darbesi, ben Harekat Merkezi'ne gidiyorum, telefonla ulaşamadım şimdi çıkıyorum.' dedim. Turgut Bey dedi ki ‘Komutanım ben de geleyim, Jandarma Genel Komutanlığı'na çok yakınım.' dedi. Sürekli birlikte çalıştığımız için bende onun yerine zaman zaman gidiyorum. Harekat Merkezi'ni ortak takip ediyoruz zaman zaman. 'Ben de geleyim oradan birlikte değerlendirir, görüşür ben Genel Müdürlüğü'ne giderim yerime, çok yakınım ben' dedi. Bizim Beşevler malum Jandarma Genel Komutanlığı Karargahı'nın olduğu yer çok yakın. ‘Tamam, Harekat Merkezi'nde buluşuruz, bizim karargaha gel.' dedim. Ben de 10-15 dakika sonra araçla Karargah'a gittim. O arada yolda hem Ali Demir Albay'la görüşüyorum hem de Yarbay Bülent Ak'ı arıyorum Harekat Merkez Amiri. Onu cep telefonundan buldum, resmi sabit telefonlarından ulaşamamıştım. Bülent Yarbay'a yaklaşık bu AŞTİ'nin arkasında bizim Karargah'a gelen yol bulunur karşıda petrol var, kara fırın ekmeği yazan bir yer var, tam o anda şöyle söyleyeyim. ‘Bülent nedir, niye, cevap vermiyorsun, telefonlara cevap vermiyorsunuz, hiç birinizi bulamadım' dedim. Biraz öfkeli bir şekilde… O da ‘komutanım dedi ki Genelkurmay'dan direktif verildi, geldi, her taraftan mesaj emir yağıyor TSK yönetime el koydu, şu anda sokağa çıkma yasağı var, sıkıyönetim ilan edildi şeklinde 'dedi. Dedim ki ‘Ben Karargah'a geliyorum, 5 dakika sonra oradayım sakın ha hiç bir evraka işlem yapmayacaksın, ben geliyorum, Türkiye Jandarma Genel Komutanlığı'na şu anda harekat başkanı olarak Harekat Merkezi'ne gelmeden hiç kimse emir veremez, hiç bir emri uygulayamazsın' dedim. Daha bunu der demez ‘Emredersiniz komutanım.' dedi. Şu anda tutuklu, paralel yapının içinde yer almış. O gün akşam bu darbe teşebbüsüne katılanlardan birisi. Hatta Harekat Merkezi'ne kendisi rehin almış. ‘Hiç biriniz karşı gelmeyin, teslim olun.' diye Harekat Merkezindeki nöbetçileri rehin almış. Yukarıda salonda başka bir odaya kilitlemiş, kendi adamlarını getirip Harekat Merkezi'ne yerleştirmiş, zaten kendi adamları darbeciler olduğu için ben aradığım zaman kimse telefona cevap vermiyor. Bülent Yarbay ve Ahmet Binbaşı bu harekat merkezi ve istihbarat değerlendirme merkezinde darbeye destek veren darbede fiilen görev alan kişiler. Bunlar aynı zamanda nizamiyeyi de karargahı da tutan, karargahı işgal eden Albay Erkan Öktem ile birlikte hareket eden onların emrinde darbeye karargah iştirak etmek suretiyle destek veren kişiler. Aziz Yılmaz Albay, Güven Şağban Albay ve Nurettin Alkan Albayla birlikte bunlar Anıttepe'den kendi özel arabalarıyla yola çıkıyorlar. Bizim Harekat Merkezinde, ‘karargahta buluşalım' diye kararlaştırmışlar. Ben de Güvercinlik'ten geliyorum. Benden bir 5-6 dakika önce onlar daha yakın mesafede oldukları için gelmişler. Ben de her zamanki gibi o AŞTİ tarafındaki karargah giriş kapısı olan C kapısında içeri girmek için Hisarcıklıoğlu Camii var orada caminin bulunduğu köşeden dönmek üzereydim silah sesleri geliyordu. O arada Ali Demir Albay bana doğru gelerek ‘Komutanım durun.' dedi. Ben indim ‘Ne var?' dedim. ‘Komutanım, paralelciler bizim Harekat Merkezin'i ele geçirmişler, nizamiyeyi de tutmuşlar içeri girmek için geldiğimizde Nurettin Albay'ı yaraladılar. Boğuşma oldu, kapılarda paralelcilerin adamları var içeri giremedik bize ateş ediyorlar. Albay Güven Şağban'ı da rehin aldılar. Aziz Albay'la ikisi de geriye çekilmiş o arada Nurettin Alkan Albay'ı da bir araca bindirerek bilmiyorum ne şekilde gönderdiler hastaneye yaralı olduğu için göndermişler.' ‘Ben gideyim şunlarla bir görüşeyim.' dedim nizamiyede. ‘Sakın ha Komutanım kimseyi dinlemiyorlar, bunlar delirmiş. Komutanım Nurettin Albay'ı yaraladılar. Güven Şağban Albay'ı da rehin aldılar. Biz yaklaşırsak sıkıntı olur.' dedi. Durumu anladım tabi o zaman. Biz nizamiyenin 50 metre karşısındaki caminin avlusunda beton duvarlar var o duvarların kenarlarına siper alarak kendimizi korumak için tedbir aldık. Ondan sonra süratle duruma göre tedbir alalım, ne yapayım bunları kararlaştırdık işte. 15-20 dakika olmadı Ahmet Hacıoğlu Tuğgeneral bizim Genel Plan Prensipler Başkanı, yanıma geldi. Ben çağırmadım, kendi isteğiyle, kendi refleksiyle görev ve sorumluluk anlayışı ile geldi. Yakın bir yerdeymiş, bu olayı öğrenince o da bizim yanımıza geldi. Ahmet' de bizim yanımızda geldikten sonra biz tekrar oradaki arkadaşlarımızla paralelcilerin darbe teşebbüsüne karşı ,karargahımızı işgal eden darbecilerden temizlemek için tedbir almaya başladık. Ne yaptık öncelikle, ben Bakanlığımızı aradım, İçişleri Bakanımız, Müsteşarımız, Müsteşar Yardımcılarımız, İçişleri Bakan Yardımcımız ve Emniyet Genel Müdürümüz, Ankara Emniyet Genel Müdürünü aradım. Tabi bir kaç seferde Jandarma Genel Komutanımızı aradım ama telefonu kapalıydı. Sürekli telefonu kapatıp başkasına aktarmışlar. Hatta Koruma Astsubayı çıkıyordu, komutanla irtibat kuramadım, komutanın hakkında da bir bilgi alamadım. Komutanı daha sonra öğrendiğim kadarıyla kaçarmışlar. Onu başlangıçta anlayamadık tabi, ilerleyen saatlerde anladık. Ben hemen bu darbe teşebbüsünde bulunan ve karargahı ele geçirenlerden karargahımızı kurtarmak için bizim Güvercinlikte JÖAK Komutanlığımız var, Jandarma Özel Asayiş Komutanlığı, Jandarma Özel Harekat timlerimiz, Jandarma Özel Harekat taburlarımız var, oranın komutanı ve komutan yardımcılarını aradım. Derhal karargaha gelmeleri için. Tabi gece yarısı 22.30-23.00 civarıydı. Karargahın kapısına geldiğimizde 22.30 civarındaydı. O saatten sonra herkes evinde olduğu için gelen arkadaşlarımızı hemen görev başına çağırıp, karargaha gelmeleri emrini verdim. Onlar toparlanırken ilk önce yakın çevredeki asayiş polislerimizi Ankara Emniyet Müdürü Mahmut Karaaslan bize takviye gönderdi, olay yerine benim yanıma geldiler. 10-15 polisimiz vardı. Mahmut Bey'e asayiş polislerimizin yanında içerden ateş ediyorlar, ‘Özel Harekat timi gönderin' dedim, iki tane Özel Harekat timi gönderdi. Başlarında Eraslan isminde arkadaşımız vardı. Bir de lakabı Yalnız Kurt Müdür Yardımcısı arkadaş onların emrinde kahraman Polis Özel Harekat timlerimiz vardı. Bunlar tabi yakın arkadaşlarımız olduğu için bir müddet sonra yanımıza geldiler Hisarcıklıoğlu Cami'nin yanında harekât merkezi olarak kullandığımız yere. Bizim Jandarma Özel Harekat timleri Güvercinlik'ten oraya hem mesafe olarak uzak olduğu için daha geç geldi. Tabi bir anda hepsi gelmesin diye parça parça çağırdık. Bunları yaparken, tedbirleri alırken bir takım içerden tanımadığımız kişiler ara sıra ateş ediyor, biz de polislerimizle onlara ateşle karşılık veriyorduk. Kapıyı açıp içeri girmek için teşebbüs ettik ancak nizamiye bizim çelik camlı ve dayanıklı, nizamiyede. Bariyerlerde pistonlar vardı oradan onları açmak için Ankara Emniyet Müdürümüz 'den iş makinesi istedik. O bir yerden buldu gönderdi. İş makinesi onları açmak için uğraştı. YARIN: CAMİ AVLUSU HAREKAT MERKEZİ YAPILDI

Bakmadan Geçme