Kıblesi Şaşmış Zerzevat Şaşani
İnanmış bir adamı tarif ederken kullanılacak en iyi söz; “öyle diri ol ki sana gelen sende dirilmeli” sözü olmalı. Mütebessim bir yüz, kibrini, gururunu ayaklar altına almış bir irade, naif bir lisanı olmalı. Hele hele temsil noktasında konuşan, yönlendiren bir noktada ise “imamı şaşani” olmadan, zerzevatlık yapmadan hizmeti gerçekleştirmelidir. Dış politikanın içe dönük siyasette yaşattığı daralmanın imdadına yetiştirilen derin olduğu kadar aşağılık komplo tarikat üzerinden Müslümanları, İslam'ı hedef alan bir sürece geldi. Zerzevatın 12 yaşında bir sabiye yaptıkları, annesinin bunu bilmesine/görmesine karşın söz söylememesi, itiraz etmemesi “komplo” değil de nedir? Adamın FETÖ'cüler gibi “sızıntı” yaparak yeminli bir sızma girişimiyle geldiği nokta ister istemez Müslümanlar üzerine örülen tezgahın işaretlerini veriyor. Dervişliğinden şeyhliğe uzanan yolculuğu her adımı hesap edilmiş, kurgulanmış bir senaryonun ürünüdür. Sapık, sapıktır. Zalim, zalim. Hain haindir. Özellikle Gladyo'nun ortaya koyduğu senaryonun bir gereği olarak tarikat çevrelerinde ortaya çıkan zerzevatlar aşağılık emellerini kıyafetle örtmeye çalışıyor. Kalpler Allah'ın zikriyle mütmain olması gerekirken, zikir ehli/gönül ehli olması icap ederken sayfa sayfa ifadelerinin medyada yer alması boşuna değildir. Gladyo'nun İslamcıları işbaşındadır. “Asıl mesele Gladyo'nun beyaz kuvvetler olarak örgütlediği sivil ve siyaset hareketidir. Sivil başlığının altında bürokrasi ve iş dünyası da vardır. “Görünmez, bilinmez, hissedilmez” hücrelerin deşifreleri gün geçtikçe güçleşmektedir. Bu hücreler bir bakıyorum filanca tasavvuf büyüğünün yanında vaziyet alıyor, filanca partinin içinde mevzi kazıyor, bir bakıyorum üzerinde güneş batmayan imparatorluğun yeminli ileri uç karakolu olarak yeni maskesiyle vaziyet alıyor. Neredeyse Anadolu üzerinde hayali olan her ülkenin Türkiye'de ilişkide olduğu bir cemaat/ bir dini gelenek önümüze çıkıyor.” (https://www.esnafhabertv.com/gladyonun-islamcilari-52721.html) 28 Şubat'ta Kimin Eli, Kimin Cebinde? 28 Şubat döneminde Gladyo'nun İslamcıları nasıl ortaya çıkmış, sokaklarda sahte zikir törenleri yaparken, kılık kıyafetleriyle sokaklarda gezinirken, Gladyo'nun ekmeğine yağ sürerken sergiledikleri tavır yine sahnededir. 28 Şubat sürecinde Ali Kalkancı'nın yaptıklarını unutmadık. Kalkancı'nın ipliğini ilk pazara çıkaran eşi, şu anda ünlü bir bakanın kız kardeşiydi. FETÖ ablası Fadime Şahin'i Müslüm Gündüz'e gönderen de Ali Kalkancı idi. Müslüm Gündüz merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel'in kurduğu bir dönem faaliyet gösteren Yükseliş Mühendislik Yüksek Okulu'nda elektrik teknisyeniydi. Ankara'nın İç Aydınlık semtinde oturduğu evde beraber kaldıkları isim de Adnan Oktar'dan başkası değildi. Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin'in yakalandıkları ev ise Akit Gazetesi yazarı iken küçük çocuğa cinsel taciz suçlamasıyla cezaevine giren Hüseyin Üzmez'e aitti. Ali Kalkancı 28 Şubat olayından sonra yıllarca Akit ve Cuma dergisinde “Kürsü” başlıklı köşede “Ali Büyükçapar” ismiyle yazdı. Kimin eli kimin cebinde siz karar veriniz? Medyada yer alan son zerzevatlığın 28 Şubat dönemine benzeyen çok tarafı vardır. Son zamanlarda devletin dini hayata yeni şekil vermesine yönelik hamlesini “Projesini Projelendirdiğimin Projesi”ni bir yıl önce yazmıştık: “Devlet bir onarım sürecine girmek istiyor. Dini hayat başta olmak üzere yeniden toplumun dizayn edilmesi gündemde” demiştim. Oradan devam edelim. Dini hayatta yapılacak onarım sürecinde Anadolu İslamı yeniden diritilmek isteniyor.” (https://www.esnafhabertv.com/pnrojesini-projelendirdigimin-projesi-16406.html)