KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ -KTC- (artık KKTC değil !!!! )
Nereye gidiyorsa, Türkiye de oraya gidiyor. Konu ile ilgilenen hiç kimse rahmetli Rauf Denktaş'ın nasıl tasfiye edildiğini unutmadı; sonrası malum. Hani çözümsüzlük çözüm değildi ? Ver kurtul ! Yetmez be annem lafazanlıkları ...
Birleşmemiş Devletler Teşkilatı adı altındaki FLÖRT KLÜBÜ kurulduğundan bu yana İMF gibi ikiz kardeşinin etkinlikleri de dahil, hangi yaraya meğlem oldu ? Bu sorunun ne yazık ki olumlu bir cevabı yok. Baskı aracı olmaktan başka ne anlam ifade ettiler dünya insanı için ?
Bu ülke askerinin başına çuval geçiren müttefikimiz ABD, binlerce TIR dolusu silahı Kuzey Suriye'ye depo ettiler. Ne sebeple ? Ayn el Arap konusunda başımıza bir kez daha çuval geçirmediler mi? Rus Uçağı'nın düşürülmesi faciasına hiç girmeyeceğim: Bir DIŞ POLİTİKA nasıl yapılmamalı konusunda her biri doktora, doçentlik tezi olacak bir yığın yanlışa AVRASYA'NIN Klidi olan Anadolu'nun hangi gerekçelerle sürüklendiğine dair tek kelime duyulmadığı biliniyor.
Biri ABD'de bir sabah hepimizden erken uyanıp, yataktan kalkar kalkmaz bir mektup kaleme alıyor, F 35 pilotlarımızla ile ilgili, ki bu şahıs Boing'in elemanı ! Diyor ki kısaca: biz seninle ilgili stratejik sapma tespit ettik ! O halde biz de Ankara 'da bunu 7-8 farklı yapıdan oluşan ABD'nin bir İÇ ÇATIŞMASI sonucu mu gerçekleştiğinin analizini yapmalıyız. Bu durumu doğru ve gerçekçi okumalıyız. Yani bunu okuma görevini KALIN harflere ve / veya akar- kokarlara bırakırsak, yılanlar ağlar halimize… Kıbrıs Adası'nın diğer ortağı 12 no lu parsel ile ilgili yaptığını zannettiği anlaşmanın bizi KTC ile zorunlu ve istekli federasyona götürdüğü tespitine varmalıyız. Geç kalanı hayatın bizatihi kendisi (yani pratik) cezalandırır. Okuma özürlü ülkücü türkücülere ve kendine adalet kendine kalkınma zihniyetinde olanlara özdeyişin LENİN'e ait olduğunu da belirtsem, ve Lenin'in 1. Dünya Savaşı ortasında İsviçre'den Osmanlı'ya borç bulan aracı-tefeci Yahudi Parvus Efendi'nin trene oturtup hiç durmadan (nasılsa artık) St. Petersburg'a nakliye hammaliyesini özel ve mahrem görüşmelerde anlatsam, konuyu kavrarlar mı acaba ? Bir on başının Avusturya ordusunda nasıl Almanya'nın başına atandığının önşartlarını yazsam, anlar mı acaba ülkücü türkücüler ? Acaba aynı düşüncedeki kardeşlerimiz, ABD'nin KTC'yi Türkiye'den NATO vasıtasıyla teslimini talep ettiklerini yazsam, rahatları kaçar mı acaba, diye de sormak gerekebilir….
Ankara zaman kaybetmeden şunu tespit etmelidir: 1960 anlaşma maddeleri KTC ile ilgili halen geçerli mi, yoksa dışarıdan sorgulanıyor mu? Ve yeni dünya düzeninin kurulmasının elektrik fişi nerede monte edilecek ? Buna dair inşaat alanı nerde bulunuyor ? Acaba bizim s 400 kararımız ile birlikte adı geçen inşaat alanı başka bölgelere mi kaydırılacak ?
Son zamanlarda ise bazı SARHOŞ DEVLETLERin Doğu Akdenizdeki haklarımız ile ilgili karar verdikleri anlaşılıyor. Ya bu kararları sineye çekip Anadolu'nun tekrar küçültülmesine göz yumacağız, ya da KTC ile federasyon ilişkisine girerek, ekonomik ve bağımsızlıkçı haklarımıza sonuna kadar sahip çıkacağız. Dünyada hiç bir ülkenin devlet statüsü olarak tanımadığı KTC'nin bütçesinin Ankara'dan karşılandığı bilinir, üstelik kurulduğundan beri. Burnumuzun dibinde devlet kurmak üzere alana silah depolayanların, KTC ile ilgili bize baskı yapmasına ha ses çıkarmamış olma ha da S 400 alamama (alınsa bile aktive edememe) gibi TRAJİ-KOMİK senaryonun peşinden neyin geleceği görünmektedir.
Ne AKP ne Sayın Genel Başkanı kendinden evvelkilerin olduğu gibi ne politikaya ne de bu dünyaya kazık çakamayacak.. Öyle ya da böyle şu veya bu sebepten tekrar yaratanımıza geri döneceğiz: Soru şu ki, hangi yüzle ?
İki şey artık çok önemli: Yetimlerimizin hakları ve çıkarlarını koruyacak mıyız yoksa pısacak mıyız ? Diğeri devlet-millet-kader ortaklığı kendi kişisel ikbalimizin önünde mi bulunacak ?
Tekrar etmekte yarar var: Kim ki devleti eline geçirdiğini düşünüyorsa, ona tavsiyem Bennito Mussolini'nin son bir kaç saatini tekrar ve tekrar izlesin.
Haklı olmak ile haklı kalmak arsında ki devasa anlam farkını göz önünde bulunduralım:
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile federatif yapının kurulması hemen gereklidir. Aksi takdirde Sakarya Nehrimizin olduğu gibi tüm akarsularımızın renkleri bir defa daha değişecek demektir. Umarım kardeş kanı ile olmaz...
NOT: Kürt siyasal hareketinin bir entelektüel simaya bürünmesi gerekir ve stratejik anlamda beton ekonomisinin sıfır virgül hiç değerinde olduğu kavranmalıdır.
Hikmet Aydın
Güzelyalı Köyü