Ortak Açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel, ikili görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenliyor.
'GÖRMEZDEN GELİNMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR'
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
Bugün kıymetli misafirlerimizle yoğun ve verimli bir program gerçekleştirdik.
Başta Libya ve Suriye olmak üzere bölgesel konuları görüştük.
Türkiye ve AB ilişiklerini de görüşmelerimizde ele aldık. Önümüzdeki dönemde AB'den beklentilerimizi aktardık.
Geçtiğimiz aylara Barış Pınarı Harekatı'nı bahane eden terör örgütü yandaşları Almanya'da vatandaşlarımıza saldırlar gerçekleştirdi. Bu saldırıları lanetliyorum. Bu eylemelerin görmezden gelinmesi mümkün değildir.
Almanya'dan sorumluların cezalandırılmasını özellikle bekliyoruz.
Türkiye ve Almanya göç konusunda Avrupa'nın yükününü büyük bölümünü üstlenmiş vaziyettedir.
4 milyon insanın yaşadığı İdlib son günlerde rejimin saldırılarına maruz kalmaktadır.
Bugün sayın Merkel'e bu konuda neler yaptığımızı özellikle barınma konusunda neler yapmakta olduğumuzu aktardık.
İdlib'deki vahşetin son bulması için herkesin rejim üzerinde baskı kurması gerekmektedir.
'DESTEK VERMEK BİR TERCİH DEĞİL YÜKÜMLÜLÜKTÜR'
Biz Libya'da askeri bir çözümün mümkün olmadığını her fırsatta söyledik.
Ulusal mutabakat hükümetine destek vermek bir tercih değil yükümlülüktür.
Darbeci Hafter'in saldırıları bu şahsın uzlaşma amacında olmadığını göstermiştir.
Biz her şartta Libyalı kardeşlerimizi bu zor günlerde yalnız bırakmamakta kararlıyız.
Libya savaş baronlarına terk edilemeyecek kadar önemli bir ülkedir.
MERKEL: İDLİB'DEN KAÇANLAR İÇİN MADDİ KATKI SAĞLAMAYA HAZIRIZ
Merkel'in açıklamaları ise şöyle:
Bu sabah Alman Ticaret Odası'yla yaptığım görüşmede yerleşik Alman şirketlerinin eğitim faaliyetlerine de katkı sağlayabileceklerini konuştuk. Ticari ekonomi ilişkilerimizi ortak komisyonun çalışmalarıyla katkı sağlayabileceğimizi konuştuk.
Alman vatandaşı olan ve yurt dışına çıkış yasağı bulunan tutuklu bulunan alman vatandaşlarının durumlarıyla ilgili görüşmeye niyetli olduğumuzu ilettik.
Burada görevli Alman gazetecilere akreditasyonlarının verilmesi de konuştuğumuz konulardan biriydi.
İdlib'deki durumu da ele aldık. Oradan kaçan insanların çadırlarda barındıklarını ve onların durumumun düzletmek için maddi katkı sağlamaya hazır olduğumuzu ilettik.
Alman şirketleri gümrük birliğinin modernizasyonuyla birlikte ilişkilerin daha iyi olabileceğini söylediler.
Libya'daki kırılgan ateşkes kalıcı barışa dönüşmeli. Umuyoruz ki Hafter tarafından da olumlu adımların atılmasını bekliyoruz.
Türkiye'nin mülteciler konusunda sağladığı destekleri takdir ettiğimizi ifade ettik.
3,5 milyon ve belki de daha fazla mültecinin burada kabul edilmesinin çok önemli olduğunu belirttik.
SORU CEVAP
(Türkiye Libya'da ne zaman müdahale edecek? Silah ambargosuna uyacak mısınız?)
ERDOĞAN: Şu anda oradaki askeri güçlere Sarrac yanlısı güçlere eğitim vermek için TBMM'den de süreci tamamladık. Buradan çıkarmış olduğumuz yasal düzenleme ile heyetimizi gönderdik gönderiyoruz. Biz Sarrac'ı yalnız bırakmayacağız. Kendilerine elimizden gelen desteği vermekte kararlıyız. TBMM'den kahir ekseriyetin almış olduğu kararla askerimizi gönderiyoruz. Askerimiz eğitim çalışmalarına gerekli desteği verecek.
500 yıllık geçmişi olan Türkiye'nin Libya'daki mazisi ve onların da daveti herhalde bu hakkı doğurur.
Biz terör noktasında tanınırlığı olmayan kişiye değil biz BMGK'nın tanıdığı Sarrac'a ve onun ordusuna böyle bir desteği veriyoruz.
Moskova'da oraya çağrılmışlardır oradan kaçmıştır adeta. Berlin sürecine davet edilmiştir 55 maddelik metne de yine imzasını koymamış daha sonra koyacağı söylenmişti.
Ama daha sonra aldığım bir bilgiye göre 28'inde sonra oraya katılacağına dair şeyler söyleniyor. Bunlar tutarlı şeyler değil.
Eğer böyle bir insan şımartılırsa bu desteklerin arkasında Abu Dabi var mısır var yine Wagner var Wagner'in arkasında kimlerin olduğu malum Sudan'dan kara gücü var. 500 yıllık bir maziye sahip Türkiye'yi Libya'ya davet eden dostlara başka bir cevap verme durumu olmazdı.
En önemli konu 55 maddeyi sözde kabul etmek başka bir şey ama altına imzayı koymak başka bir şey. Hafter henüz buna imzayı koymuş değil. Sadece sözde kabul etmiş durumda. Bunları biz tamamıyla kabul olarak anlamıyoruz.
Uluslararası anlaşmalarda böyle bir durum söz konusu değil. Hafter'in ayrın ne yapacağı da belli olmaz.
MERKEL: Bu 55 madde toplantıya katılanlar tarafından kabul edildi daha sonra BMGK'da onaylanacak. Hafter sadece ateşkesi kabul etti. Askeri komite için isim bildirdi.
İlk hedef şu ana kadar taraflara destek verenlerin bir araya gelmesiydi.
ERDOĞAN: Sayın şansölye imza attı mı?
MERKEL: Belki bir yanlış anlama söz konusu evet 55 maddeyi kabul ettiğini kabul etmedi ama ateşkesi kabul etmedi.
(Mülteciler konusunda yeni destekler olacak mı?)
MERKEL: İki defa verilen 3 milyar Euro'nun haricinde AB'nin destek vereceğini düşünüyorum.
İdlib'le ilgili destek vermeye hazırız. Onların barınabileceği sabit binaların yapımı söz konusuymuş bu çabalara destek vermemiz mümkün olabilir.
Güvenli bölgeye ilgili olarak BM mülteciler komisyonuyla görüşüldü.
Fakat BM oradan beli bir mültecinin geri döneceğini düşünülürse o kuruluşla adımlar atılabilir.
'400 BİN İDLİB'Lİ SINIRIMIZA DOĞRU HAREKET EDİYOR'
ERDOĞAN: Şansölye Merkel'e İdlib'deki durumu açtım. Şu anda 400 bine yakın İdlib'li bizim sınırımıza doğru hareket halinde. Süratle briket barınaklar yapmak suretiyle bir seferberlik ilan ettik.
İlk etapta briket barınak yapma adımları atıldı.
Gerekirse bunları artırarak devam edeceğiz. Bizim sınıra 30-40 km mesafede Suriye tarafında bunlar yapılacak.
Güvenli bölge konusu Tel Abyad ve Resulayn arasındaki 32 km derinliğindeki bölgedir. Bu bölgede adımı attık. Maalesef başta ABD olmak üzere Rusya ve tüm batılı ülkeler burada dedik ki 'planımız hazır'. Bizler bu projeyi hayata geçirebilir ama el ele vermemiz lazım. Briket evlere benzemez insani bir yaşamın olacağı bir adımı atacağız. Bu güvenli bölge barışın hakim olduğu bir yer olsun dedik ama maalesef bize bir dönüş olmadı.
Maalesef gerek ABD gerek Rusya ile yaptığımız görüşmelerde terör örgütü bu bölgelerden çıkarılmış değil. Bunalrın buradan çıkarılması gerekiyor. Bizim mücadleemiz de sürüyor.
(Alman Gazeteci: biz buradaki alman gazetecilerin halen çalışma izni yok burada. kimlik kontrolü yapıldığında çalışma iznimiz yok)
ERDOĞAN: Uluslararası basın mensuplarının çalışma izinleri İletişim Başkanlığımızın görev alanına girmektedir. Başkanlığımız 2019 yılında 19 alman medya kuruluşundan 30 gazeteciye yerleşik akreditasyon kartı düzenlenmiştir.
Başkanlığımız 17 Ocak 2020 itibarıyla 28 Alman basın mensubunun başvurusu ulaşmıştır. Başvurular 31 aralık 2019 tarihinde tamamlanmıştır. Değerlendirmeler yapılmaktadır.
Almanya ile ilişkilerimizden rahatsız olan bazı kesimlerin bu değerlendirmeleri Türkiye'nin Alman gazetecilere akreditasyon vermediği yönünde yansıtmaya çalıştığını görüyoruz.
Alman gazetecilere yönelik olumsuz bir tavır olmadığını ifade etmek isterim.
AB'DEN MADDİ DESTEK GELECEK Mİ?
ERDOĞAN: AB'nin bize 6 milyar Euro bir destek sözü vardı. Bizim harcamamız 40 milyar doları geçmiş durumda. Ben burada tek olumlu yaklaşımı sayın şansölyeden aldım. Para para demekle cebe girmiyor. Ama para geldiği zaman sayın şansölye'ye teşekkürü de yapmasını biliriz.
(Almanya'nın FETÖ'cülerle ilgili görüşü nedir?)
MERKEL: Şunu söylebilirim PKK'yı konuştuk PKK konusunda önlem alınıyor Almanya2da. İltica talebinde bulunan insanlar söz konusu olduğunda bağımsız mahkemeler buna karar veriyor. Biz devlet olarak kimseyi desteklemiyoruz. Darbe teşebbüsünde bulunmuş bir kişiyse bağımsız mahkemelerimizin kararını saygıyla karşılamak durumundayız.
(Libya'daki son durum)
ERDOĞAN: Hafter'in bu 55 maddeyi kabul ettiğine ben inanmadım, inanmıyorum. Hafter, Mitiga Havalimanı'nı bombaladı, bombalamaya devam ediyor. Bu ne demektir? Ben ateşkesi kabul etmedim demektir.
Burası çok önemli güvenilir bir yanı yok. İmzası da yok. Havaalanına 11 füze attı. Bunlar tespitli.
Berlin'e gelen ülkelerin bu adama artık yüz vermemesi lazım. Ben görüşme yapmam.
Ben bir devletin başıysam kalkıp da bu adam yüz vermem. Biz buna nasıl güvenelim?
(Şubat ayındaki Suriye liderler zirvesi)
ERDOĞAN: Onu belki Mart ayına kaydırma durumu olabilir.
Ayrıntılar geliyor...