Parasalcı İktisat Tabuta Konmuş Olacak
-Covid 19 Koronavirüs pandemisinin dünya ekonomi sistemiyle ilişkisi üzerine ne dersiniz?
Aydın: virüs-bakteri konusu bir tehdit olmaktan ziyade bir amaç-araç aleti gibi görünüyor. Neoliberal yani parasalcı iktisatın sonu çoktan gelmişti. İntikalar uzun sürdü. Şimdilerde veri kapitalizmin fişini çekme amaçlı kullanılmakta. Zaten dünya ölüm oranı-dünya nüfusu hesaplandığında ortaya çıkan sonuç ile virüs-bakteri etkisi apaçık ortada. Yine de bu oyun oynanmaya devam edecektir. Yani fabrikatör ile tefeci arasında bir anlaşmaya varılamazsa bu pilav çok su kaldırır. Son tahlilde kapitalizmin tarafları bir iç savaş körüklediler, Sonuçları önce kaos meydana getirir, yani içeriği bilinmeyen süreç diyelim; parayı takip etmek gerek. kaos konusunda Schumpeter'e başvuracak olsak YARATICI KRİZ kavramsallığına toslarız.
-Para nasıl dijitalize edilecek ve iktisadi sonuçları ne olacak? Dolar kurtulacak mı? Daha mı beter batacak? Her ülke hangi ölçütlere göre kendi dijital parasını üretecek ve bu, neye çıpalanacak ? Çıpanın değerini kim nasıl hangi ölçülere göre belirleyeek ? Bu saçma işin sonu yok.
-Aydın: Daha basit yöntem değersiz dolar altına çıpalanır, Altının onsu da herhalde 13 bin dolar olur. Ellerinde altın olan borçlu ülkelere de borçlarını ödeyecekleri fırsat doğmuş olabilir. Ne güzel işte parasalcı iktisat tabuta konmuş olur böylelikle…
Ve bu operasyon yapıldıktan sonra tü dünya aynı anda 3-4 haftalığına kepenk kapatır ve virüs-bakteri yok olur, eğer daha önce aşı vb. bulunmuş olmazsa…
-S-400 konusundaki gelişmeler?
-Aydın: NATO - S 400 konusu son derece kışkırtıcı bir tanımlamaya doğru gidiyor. Sanırım Halkbank vs gibi konuları veya müeyyideleri bağlamında karşılıklı şantaj malzemesi olarak görüyorum. Eğer Türkiye son boğaz köprüsüne projesinde olduğu gibi demiryolunu yapabilseydi, şuan dünya çok çok farklı yöne savrulmuş olurdu. S 400 değil, bu demiryolu geçişi savaş nedeni olarak görülmelidir; yada görülürdü eğer yapılmış olsaydı. Türkiye kapitalizmin iç savaşının sonucunu beklemeyi yeğledi, başkaca bir şansı da yoktur.
-KKTC'nin geleceği?
-Aydın: Doğu Akdeniz konusu da yukarıda zikrettiğim iç savaşın sonucu alındıktan sonra bir çözüme kavuşabilir ancak. Paylaşım konusunda adı sanı ortalarda görülmeyen çok çok önemli bir ŞİRKET son kararı verecektir. KKTC ise sorun olmaya devam edecektir. Türkiye'ye bağlanmalıdır. Dolayısıyla Doğu Akdeniz'in ekonomik değeri bizim açımızdan olmazsa olmazımızdır.
-ABD'deki seçimler?
-Aydın: ABD seçimleri konusu da yukarıdaki kapışmanın ne yönde gideceğine dair bir keskin ışık olacak, ancak orada oyları DEVLET sayar… Seçimin sonuçları Amerikan dış ve savaş politikalarını bağlamaz. Konu şu: FED hazineye bağlanabilecek mi? Gerisi fragman…
-AB sürecindeki gelişmeler?
-Aydın: Brexit konusuna şöyle bakmak yararlı olur mu acaba: AB' yi ben oldum olası öncesi ve sonrasıyla Almanya'yı OYALAMA projesi olarak gördüm.
Birleşik Krallık İngiliz yüksek devlet zekası zaten bu projeden ekonomik kar elde etti. Para birliğine katılmadı ve Şengen konularından uzak durdu. Ve AB'yi kullanıp terk edebildi !
İngiltere parasalcı iktisatın son bulacağını da belirleyen güçleri içinde barındırır. Ve buna göre pozisyon almış oldu, Brexit ile beraber. Bu arada İPEKYOLU projesinin hayata geçmesi yönünde en keskin adımlarını atmaya başladı.
-İngiltere üzerinden ABD ile mücadelesini nasıl görüyorsunuz?
-Aydın: 15 Temmuz konusuna gelince: 'FETÖ denen olgu ile ABD neden Türkiye'nin kılcal damarlarına kadar girdi' sorusunu önümüze bırakmakta. Tüm askeri müdahaleler-operasyonlar NATO üzerinden ancak İngiltere ile anlaşılarak gerçekleşti. Özellikle İpek Yolu Projesini de engellemek veya malın sahibi olmak için ABD Türkiye'yi İngiltere ile paylaşmama kararı almış olmalı ki, biz FETÖ denen olgu ile karşılaştık. Burada 15 Temmuz da ABD Projesini engelleyen İngiltere ve O'nun büyükelçisidir. Adam şuan MI6'nın başına getirilerek ödüllendirildi.
-Son olarak Türkiye iç politikası ve siyasi partilerin üstlendikleri roller için ne diyeceksiniz?
-Aydın: Cumhurbaşkanlığı sistemi hayal kırıklığı yarattı. İyi de olmadı. Hele bazı belli şirketlerin vergi borçlarının silinmesi konusu bir Cumhurbaşkanı'nın görev sahasında değildir; haddi hiç değildir.
Fakat Türkiye de parti liderleri dışarıda belirlenir içeride halka seçtirilir. Zaten bir dönem milletvekilliği görevim esnasında şahsiyetleri çok yakından tanıdım. Fakat CHP nedense (kendine) Adalet ve (kendine) Kalkınma Partisine seçim kazandırma görevi üstlenmiş gibi duruyor siyasi alanda. Ve ülke geleceğine yazık oluyor. En acısı kanun güvenliği ortadan kaldırıldı.
Bu açıdan bakıldığında ülkenin bir restorasyon sürecine alınması gerekli: Şöyle 20 yıl kadar, siyasetsiz…