Sarıoğlu: Tarımın Bileşenleri Üzerinden Kaos Çıkartmaya Çalışıyorlar

Türkiye Tarım Hayvancılık ve Arıcılık Federasyonu (TAHAP) Genel Başkanı Mustafa Sarıoğlu, Moderatörlüğünü genel yayın yönetmenimiz usta gazeteci Fehmi Çalmuk'un yaptığı Politik Adam programında çarpıcı açıklamalara imza attı. Sarıoğlu, tarımın bileşenleri üzerinden Türkiye'de oynanmak istenen oyunun perde arkasını anlattı. Röportajın birinci bölümüyle sizleri baş başa bırakmıyoruz.

Youtube Kanalı
Abone Ol

POLİTİK ADAM:Değerli izleyiciler, Politik Adam programında yine değerli bir Genel Başkan stüdyo konuğumuz. Türkiye Tarım Hayvancılık ve Arıcılık Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Sarıoğlu. Sayın Sarıoğlu'nu Politik Adam izleyicileri çok yakından tanıyor. Türk tarımına ilişkin o kadar hayati mesajlar vermişti ki, programımızda konuk etmiştik. Yine bu hayati mesajlara devam edeceğiz. Türkiye'de tartışılan tarımın röntgenini çekeceğiz. TAHAP ile ilgili iddialar var, onları soracağız. Arıcılıkla ilgili şeker dağıttı, gübre dağıtıyor bunu soracağız. Mübarek ramazan ayında yani 1000 koli falan değil, 10bin koli gibi çok ciddi rakam dağıttı. TAHAP bunu nasıl yapıyor, gerçekten Kemal Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi paralel bir yapı mı kurdular. Tarım Bakanlığına alternatif mi oldular, bunu soracağız. Genel Başkanım biraz gecikmeli geldi çünkü cenazeden geliyor, amcasını kaybetti, Allah rahmet eylesin, başınız sağ olsun. Genel Başkanım hoş geldiniz. Türkiye'nin her tarafından katılacağınızı bilen, duyan TAHAP üyeleri, TAHAP'ın hem şeker dağıtımını hem gübre dağıtımını bekleyen binlerce çiftçiden de mesaj aldığımızı belirtelim. Tekrar hoş geldiniz, hemen ilk soru ile başlayalım. Ramazan ayında fiyat artışları yani bari şu fiyat artışları Ramazan ayında dursun. Gıda fiyatlarında takip etmekten etiket değiştirmekten de esnaf yorulmadı biz takip etmekten yorulduk.

ÖDÜL VE CEZA KURALININ OLDUĞUNU EN ACIMASIZ BİR ŞEKİLDE ARTIK GÖSTERİLMELİDİR

Mustafa Sarıoğlu: Öncelikle ben sözlerime başlarken hain saldırıda kaybettiğimiz kardeşimize, ailesine ve milletimize başsağlığı diliyorum. TAHAP olarak biz bu konularda biraz daha farklı hassasız. Sosyal medya hesaplarımızda falan paylaşım yapıp vatan hainlerine ve işbirlikçilerini sevindirmiyoruz. Biz dualarımızla yanlarındayız. Sahada da her şeyimizle milletimizin ve devletimizin yanındayız. Fiyat artışları, bundan aslında daha önceki yayınlarda da bahsettik. Öncelikle ülkemizde çok ciddi bir ahlaki çöküntü var. Bu problemi çözmediğimiz sürece fiyat artışları dahil biz birçok konuyu çözemeyiz. Ve fiyat artışlarına müdahale yerine girdi maliyetlerine, bu neden yükseliyor da üretim merkezinde bu işlere müdahale etmeliyiz. Bunu halletmediğimiz sürece, fırsatçı ve ahlakını yitirmiş belli bir kesif oluştuğu sürece de onları önleyemeyiz ve devlet her zaman söylediğim gibi ödül ve ceza kuralını artık bu ülkede ne zaman işletecek. Biz bunu bekliyoruz TAHAP olarak. Ödül ve ceza kuralını, doğru yapan takdir edilmeli, yanlış yapanla ilgili gerekli hukuki cezalar verilmeli. Söylediğiniz gibi esasında aynı cadde üzerinde bile farklı zincir mağazalarda farklı fiyatları birçok enteresan anda yaşayabiliyoruz. Dolayısıyla bunun önüne geçmek için ülkemizde üretim merkezli projelere ağırlık verilmeli ve denetim mekanizması acilen işletilmeli. En büyük eksiklik denetimsizliktir.

POLİTİK ADAM: Tezgaha gelmeden önceki mekanizmadan mı bahsediyorsunuz?

Mustafa Sarıoğlu: Tezgaha gelmeden önceki mekanizmanın destekleneceği yerel, köy merkezli, üretim merkezli projeler denetlenerek ortaya konmalı, tüketiciye geldiği noktalardaki denetim mekanizması da devletin hukuk devleti olduğu, ödül ve ceza kuralının olduğunu en acımasız bir şekilde artık gösterilmelidir. Devletin güler yüzü bir tarafa ama devlet diğer yüzünü de artık göstermelidir.

POLİTİK ADAM: Yani devlet baba olduğunu göstermeli.

Mustafa Sarıoğlu: Yani şimdi aynı caddede siz farklı mağazalarda, çok kısa mesafelerde ciddi farklı fiyatları görebiliyorsanız ya da aynı bölgedeki farklı semt pazarlarında çok farklı fiyatları görebiliyorsanız burada bu işin ceza kuralının işletilmediğinin göstergesidir.

POLİTİK ADAM: Yani herkesin başına bir polis, denetim, müfettiş koyamayacağız ama sizin dediğiniz ahlaki çöküntü yani belki de toplumsal bir seferberlik ile yeniden inşa edileceği bir şeydir.
Mustafa Sarıoğlu: Şimdi bakın, biz kendi özümüze dönmeliyiz. İmece kültürünü, dayanışmayı, birbirimize saygıyı bu bir tarafta, ama burada devletin ödül ceza derken evet herkesin başına bir polis koyamaz devlet ama bu ürünlerin, yapılan iş ve işlemlerin takibatı devletin farklı kurumları tarafından çok basit takip edilebilir. Takip edersiniz, bunu mini cezalarla ya da görmemezlikten gelerek değil sert, geri dönüşü olmayan cezalarla bu işi çözersiniz.

POLİTİK ADAM: Yani zatıalinize soracağımda bu gıda terörü, tağşiş ballarla ilgili ilk sos sinyalini veren Genel Başkansınız.

Mustafa Sarıoğlu: Bu ülkede gıda terörü, raf terörü diyen ilk kişi, ilk STK biziz.

POLİTİK ADAM: Tamam gıda terörü, tağşiş balı tüketiciye sattı. Aldığı ceza ne ve yoluna nasıl devam ediyor?

Mustafa Sarıoğlu: Şimdi bakın esasında TAHAP'ın daha platformken girişimleriyle ciddi bir gıda yasası çıktı. Fakat siz bu gıda yasasını uygulama alanlarında laboratuvarlarla ilgili eksikliklerin tamamlanması gerekiyordu. Bunu daha öncede söyledik yine tekrar ediyorum, 29 Aralık 2021 günü en önemli cihaz laboratuvarlara dahil edildi. Artık bu saatten sonra laboratuvarlarla ilgili mevzuatlar içerisinde çıkan son gıda yasasının acilen uygulamaya geçilmesi lazım. Bu gıda yasası hatta üretim mekanizmalarında da aynı şekilde uygulamaya geçilmesi lazım. Ve Türkiye'de mesela süt başta olmak üzere baldır, kodekslerdeki değişiklikler üretim merkezli küçük çiftçiyi ve tüketiciyi koruyucu hale getirilmelidir. İşte AB müktesebatı denilip ya da şu ülkede şu yapılıyor denilip,

POLİTİK ADAM: Niye öteleniyor?

Mustafa Sarıoğlu: Bakın burada çok güzel bir soru sordunuz, bu sorudan dolayı ben özellikle teşekkür etmek istiyorum. Biz arkadaşlarımızla beraber son özellikle bir haftadır gece gündüz sorguladığımız bir konu var o da şu, niçin çok ciddi bilgi ve belgeler, devletin kurumlarına ulaştırılmış olmasına rağmen niçin gerekli soruşturmalar yargıya taşınmıyor? Bu en büyük sıkıntı biliyor musunuz? Hatta bizim TAHAP hareketi olarak şahsımın ısrarıyla ülkemizde başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere hükümet ısrarlı bir şekilde, planlı bir şekilde bir kısım bürokrasi, bir kısım STK, bir kısım Ak Partililer tarafından bilinçli itibarsızlaştırılıyor da bizim sözümüz. Şimdi burada resme baktığınızda,

POLİTİK ADAM: Siz sektör bazlı mı söylüyorsunuz, genelleme mi yapıyorsunuz?

Mustafa Sarıoğlu: Genelleme yapıyorum. Neden yapıyorum, çünkü biz tarımın bileşenleriyiz.

POLİTİK ADAM: Tarımın bileşenleri açısından söylüyorum da belki diplomaside, dış politikadan daha fazla ajan ve provokatörün sızdığı bir sektör sizinki?

Mustafa Sarıoğlu: Zaten bizim net bir ifadeyle belirttiğimiz bir konu şudur 3 yıldır, Türkiye'deki geçmiş yıllardaki öğrenci olayları, sendikal olaylar, farklı şekillerde kaoslar çıkarıp darbe dönemi, en son 15 Temmuz süreciyle bitmiştir. Türkiye'de bundan sonra yapılacak darbenin şekli tarımın bileşenleri üzerindendir demişiz. Şimdi burada ülkemizin Sayın Cumhurbaşkanı, özellikle şekerle ilgili özel firmalarla ilgili denetime çıkardığı anda akşamüzeri güvenip atadığı bir bürokratın zam açıklaması ne kadar manidardır. Ya da bunu yaptıran kimdir? Sayın Cumhurbaşkanımızın bu samimi, iyi niyetli, üretin dağlar gibi arkanızda biz varız, biz kesinlikle milletimizi diz çöktürmeyeceğiz ifadelerine karşı bunu yaptıran güç ya da odak kimdir?

POLİTİK ADAM: Bir provokasyon mu var?
Mustafa Sarıoğlu: Tabii ki, yani bunun başka bir anlamı var mı? Yine aynı şekilde bakın, bir insan her şeye vakıf olamaz. Dolayısıyla bir kişinin görevlendirdiği insanlar bu bürokrasi olur, danışman olur, şu olur, farklı görevler de olabilir. Bu görev alan insanlar samimi bir şekilde, sadakatle, devletin ve milletin bekası doğrultusunda kendisine ulaşan bilgi ve belgeleri ulaştırmakla mükelleftir. Biz inanıyoruz ki bazı şeyler doğru şekilde aktarılsa birçok şeyin önüne çok hızlı bir şekilde geçilecektir. Çünkü biz yaklaşık 2 yıldır tarımın bileşenlerinin üzerinden gübredir, akaryakıttır, girdilerle ilgili bir vaveyla çekildiğini, bu vaveylanın önüne geçmek için bazı tedbirlerin alınması gerektiğini, alınması gereken tedbirlerle ilgili raporları yetkili makamlara ulaştıran bir STK'yız biz. Burada ısrarla biz, devletin kurumlarıyla görüşerek, sahadaki problemleri tespit ederek çözüm talep etmekten hiçbir zaman vazgeçmedik, kesinlikle de vazgeçmeyiz.

POLİTİK ADAM: Şimdi bu kapsamda Sayın Genel Başkan bir şey soracağım. Yani bu gıda ve tarım ürünlerinde Türkiye'de gerçekten bir kriz var mı? Şimdi şöyle, Ukrayna'dan buğday ithal ediyoruz, Rusya'dan buğday, gerçekten bizim sofralarımıza gelen ekmeğin buğdayı, Rusya'dan Ukrayna'dan mı geliyor, yoksa biz bu buğdayı alıp, un haline getirip ihraç kalemi olarak gönderiyor muyuz? Buna bir açıklık getirir misiniz?

YAPILACAK BİR DARBE, KAOS ORTAMI OLUŞTURMA, İTİBARSIZLAŞTIRMA TARIMIN BİLEŞENLERİ ÜZERİNDEN YAPILACAKTIR

Mustafa Sarıoğlu: Şimdi bizim edindiğimiz bilgilere göre özellikle unla ilgili meselede Türkiye en büyük ihracatçı konumunda, ithalden getirdiğini de ihraç ediyor. Çünkü biz tarımın bileşenleri ve gıdayı biliyorsunuz, un veriyoruz üyelerimize, aynı zamanda hayvan yemi veriyoruz, arı yemi veriyoruz, dolayısıyla burada Türkiye sayılı ihracatçı ülkelerden bir tanesi. Mesele dahili işlerde ya da getirilen bir ürünü mamul haline getirip ihraç etmek değil. Bu işin güzel tarafı, ama bu işin bir arka planı var. Bakın, sahayı doğru okuyup, devletin en tepesine bilgilendirmesi gereken devletin kurumları, atanan bürokratlar, tabanı temsil eden STK'lardır. Eğer buralardan doğru bilgi akışı yukarıya gitmezse, yukarısı ne yapsın. Türkiye'de bir gıda krizi var mı, gıda krizi olur mu, size çok basit bir şey anlatmak istiyorum. O arkadaşımızda buradadır, başkanımızdı, kendi ilinde bir tane kuyumcu, sarraf ve döviz işi yapan bir arkadaşım. Geçtiğimiz bir hafta, on gün içerisinde ciddi miktarda piyasadaki parasını topluyor. İşte dövizini bozduruyor, altınını nakde çeviriyor ve etrafına diyor ki, soğan var mı, 1.90, inanın kuru soğan 1.90, siz bir hafta sonra soğanın kaç para olduğunu göreceksiniz. Evet, soğan şimdi 8-9 lira. Bir kuyumcunun soğanla ne işi olur? Bir kuyumcunun samanla ne işi olur? Bunları bu ülkede yaşamıyor muyuz son bir yıldır, 6 aydır. Bakın buradaki asıl mesele şu, biz hep diyoruz ki yapılacak bir darbe, kaos ortamı oluşturma, itibarsızlaştırma tarımın bileşenleri üzerinden yapılacaktır. Bunun adı bal olur, arı olur, bunun adı soğan olur, buğday olur, ekmek olur, bunun adı gübre olur. Şimdi hiç alakası olmayan insanlar birden düğmeye basılmış gibi farklı sektörlere girip ve bir tarafta çığırtkanlık yapıyorsa işte biz burada devletimizin artık devlet görmek istiyoruz. Şundan asla şüphemiz yok. Türk devletleri tarihleri boyunca her zaman 18 yaşındadır. Vakti ve saati geldiğinde balyoz gibi inecektir. Ama inanın ülkemizde bu balyoz gibi inme zamanı gelmiştir.

POLİTİK ADAM: Ne bekliyorsunuz balyoz gibi inme derken?

Mustafa Sarıoğlu: Balyoz gibi inmekten amacım şu, artık ödül ve ceza kuralı işlemeli. Yargı işlemeli. Ciddi bir şekilde işlemeli. Denetimler ve gıda ile ilgili çıkan son gıda yasası denetim mekanizmasıyla beraber işletilmeli. Bunun yapılması gerekiyor. Az önce verdiğim örnekteki gibi bir kuyumcunun soğanla ne işi var? bunu araştırmak benim görevim değil ki, bunu devletimizin kurumları araştıracak. Ama bunu devletimizin en tepesi Sayın Cumhurbaşkanımız her işi bırakıp bu adam niye soğan almış diye mi araştıracak. Ya bu neden saman stokluyor diye mi araştıracak ya da bu niçin kurban bayramı da geliyor, etle ilgili,

SOKAKTAKİ TÜKETİCİNİN DE SORUMLULUĞU VAR, TÜKETİCİ DE TEPKİ KOYMASINI BİLMELİ

POLİTİK ADAM: O zaman değerli hocamız Vahit Kirişçi'ye çok görev düşüyor. Vahit bey geldi Tarım Bakanlığına.

Mustafa Sarıoğlu: Hayırlı uğurlu olsun.

POLİTİK ADAM: Üzerinde gerçekten, kucağında bir ateşten top bulmuş gibi yani.

Mustafa Sarıoğlu: Yani bu sorumluluk her bireyindir. Sokaktaki tüketicinin de sorumluluğu var, tüketici de tepki koymasını bilmeli, bu tepki derken asla sokak değil, bunu doğru ifade etmek istiyorum. Almayarak, gerekli yerlere şikayet hakkını kullanarak, burada bazı mekanizmaları devreye geçirmenin zamanı gelmiştir.

POLİTİK ADAM: Başkanım, sosyal medyada Ayçiçek yağıyla ilgili öyle bir iş yaptı ki bir kilo ayçiçek yağı alan 15-20 kilo almaya başladı.

Mustafa Sarıoğlu: Ama bakın onu biz sizdeki bir yayında belirttik. Biz, hani derler ya cumanın gelişi perşembeden, biz o hafta perşembeden, sahadan bize gelen bilgileri ilgili bakan yardımcılarına ve milletvekillerine, bürokratlara ulaştırdık. Esasında cumartesi günü devletimiz özellikle İçişleri Bakanımıza ben teşekkür ediyorum. Gerekli müdahaleyi yapmasaydı bazı valilerimiz inanın yine bazı amacının ülkeyi yönetmek, siyaset ve demokrasi olduğunu söyleyenler Pazar günü bu ülkede haydi açsınız, sokağa neden gelmiyorsunuz diyecekti. Bunları biliyoruz ve sizin de yayınınızda paylaştık bunu.

POLİTİK ADAM: Şimdi bu açsınız sokağa neden gelmiyorsunuz dedi de, ya mübarek Ramazan ayında biz görüyoruz artık kartlara döndü ama TAHAP gibi STK bir kuruluş, 10bin koli dağıttı. Onun bir fotoğrafı da var. Değerli yönetmenim ekrana getirir. Şimdi Allah aşkına bu kolileri nerede ve nasıl dağıttınız?

Mustafa Sarıoğlu: Şimdi biz Türkiye'nin her yerinde dağıtımlara 15-20 gün önce başladık. Ve bu konuda da ısrarla görüntü vermemeye çalıştık. Bu konuda hassasız. Fakat kamuoyunda ısrarla bazı lobilerin ve bazı siyasi uzantıların TAHAP üzerinde bir algı yaratma çabası nedeniyle artık biz kartlar açık, alenen bu faaliyetleri devam etmek durumundayız.

POLİTİK ADAM: Kör gözün parmağına mı?

Mustafa Sarıoğlu: Aynen öyle, mesela biz 2 yıl önce 15 yıl aradan sonra, ülkemizde tektir bu, eşi ve benzeri yoktur. 15 yıl öncede bizdik, yine 15 yıl sonra biz, üretilen bir ürünün tavsiye edilen taban fiyatını açıklayıp o rakama aldırıp, gece gündüz tırlara yükletip, anında hesaplara para ödettirip, e-fatura ile de Whatsapp'a da müstahsillerini de kestiren hareketiz biz TAHAP gönüllü hareketi olarak. Dolayısıyla esasında Türkiye içerisindeki zihniyet işgalini yoğunlaştıran, Ülkeyi kaos ortamına götürmeye çalışan, dışardakilerin içerdeki siyasi ve terör uzantıları, baktılar ki sahada çok iyi bir TAHAP hareketi var, taban var, üretici var, üreten yürekler var. Bunu bir şekilde farklı mecralara çekmek için farklı farlı iş ve işlemler içerisine girdiler. Ama doğru duvarın yıkılmadığını dünya alem bilir. Biz aynı hızla çalışmaya devam ediyoruz ve kesinlikle devletimizin ve milletimizin bekası, ülkemizin geleceğinin teminatı, yavrularımızın sağlıklı gıdalara ulaşması, gıda terörü, tarımdaki terör, raftaki terörle ilgili hiç kimseye taviz vermeden biz yolumuza devam edeceğiz.

POLİTİK ADAM: Bu gücünüzü nereden alıyorsunuz Mustafa Bey?

Mustafa Sarıoğlu: Biz gücümüzü milletten ve Allah'tan alıyoruz.

10 BİN KOLİ GIDA KOLİSİ DAĞITTIK

POLİTİK ADAM: Yani bu çok ilginç bir şey, yani kafa tuttuğunuz, 7 düvele kafa tutmuş gibi bir pozisyondasınız çünkü çok rantabil bir sektör, çok para kazanılabilen bir sektör, spekülasyona çok açık, provokasyona çok açık, milletin sağıyla, soluyla değil, parasıyla, cebiyle, ekmeğiyle uğraştın mı bu milletin sokağa döküleceğini çok iyi bilenlerin göz koyduğu bir sektör. Ve diri bir teşkilat var hani gerçekten merak ediyorum. 10 yılların, 50 yılı aşkın meslek örgütlerinin sesinin soluğunun çıkmadığı bir yerde TAHAP gibi bir örgütün bu kadar sesinin çıkması bizim gibi onlara da ilginç gelir.

Mustafa Sarıoğlu: Şimdi gücümüzü Allah'tan ve milletten alıyoruz bu net. Buradaki farklılık şu, az önce size bir örnek verdim, dedim ki tavsiye edilen taban fiyatı açıklıyoruz, bunlar hep sosyal medyalarda, yerellerde, ulusalda haber oldu hepsi. Bağışçılarımız var bizim, bizim bir telefon açtığımızda örneğin gıda kolisi ile ilgili ben 500 tane ve bunlar hep Türk Şeker Gıda Tarımın kolileridir. Ücreti tamamen ödenmiştir. Faturaları da kestirilmiştir. Teşkilatlarımız aracılığıyla kaymakamlıklardan ve Valiliklerden alınan, temin edilen, genelde o listeler muhtarlarımızda da oluyor biliyorsunuz. O listeler baz alınırken aynı zamanda sahadaki bizim kendi üreten yüreklerimizin tespit ettiği gerçekten ihtiyaç sahiplerine, böyle sessizce ulaştırılan, gönlümüzden kopan insanların gönlünden kopan, insanlara bir ses bir nefes olmanın bir parçasıdır o. Esasında daha büyük şeyler var. Çok daha ciddi şeyler.

POLİTİK ADAM: Daha büyük şeylere gelelim. Niye gelelim Genel Başkanım, arıcılara binlerce ton şeker dağıtımınızdan gelelim. Burada açıkladınız hatta bir ithalatla ilgili talebiniz oldu. Ya bu binlerce ton şekeri neden dağıttı TAHAP? Bununla da ilgili bir fotoğrafımız var.

Mustafa Sarıoğlu: Şimdi bakın TAHAP, öncelikle ülkemizde şunu bir düzeltmemiz lazım. Mesela süt sektörü, büyük baş, küçükbaş, sabah akşam süt yemiyle beslenir. Besi hayvanı besi yemiyle beslenir. Hiç kimse bunları konuşmaz. Hatta bunların içerisinde bazı, dünyada da böyledir, GDO türevi ürünlerde vardır. Arıda beslenir. Bal arısı erken bahar ve sonbaharda beslenmek zorundadır.

ARI YETİŞTİRİCİLERİNE ŞEKER DAĞITMAYA DEVAM EDİYORUZ

POLİTİK ADAM: Herkes düşünüyor ki arı doğadan besleniyor.

Mustafa Sarıoğlu: Öyle bir şey yok, bakın geçen yıl kurak bir yıldan çıktık. Bu sene de uzun hatta Antalya bölgesine iki kere kar yağdı, Adana'nın bir kısmına yağdı, böyle bir dönemde bal arılarının beslenmesi gerekir. Siz bunları beslemezseniz, yayla dönemine bunları yetiştirip bal üretimi yapamazsınız. Zaten yaşamazlar, bakın ben Adana bölgesindeydim 2 gün, narenciye dondan dolayı komple kurumuş. Kaldı ki Adana bilgesinde narenciye balı önemlidir, markadır, Mersin bölgesinde, o narenciye çiçeği açtığında arı nektarından beslenebiliyordu. Bu sene arı beslenemiyor orada, inanın biz verdikçe devam ediyor. Kışın uzaması, don olayı, narenciye ağaçlarının kuruması, beslemeye devam ettirmemiz gerekiyor. Mesela 5 kg ile bitecek iş, şuan 10 kg'a ulaştı. Dolayısıyla biz burada yine üreten yüreklere bir ses, bir nefes, 7-8 ay önce ithalat talebimizi iletmiştik, haklı gerekçelerimizi iletmiştik. Haydi dediler, hala çalışıyorlar, buna ben bir anlam veremiyorum ama biz bir ürün takasıyla şekeri temin ettik, sadece cenazemizden dolayı 3-4 gün bir aksaklık oldu. Dün akşam itibariyle tekrar başladık. Allah'ın izniyle komple listelerimizi partnerimize verdik. Öyle tahmin ediyorum, Cuma'yı geçmeden şeker besleme desteğimiz,

POLİTİK ADAM: Ne kadar, yani kaç bin ton?

Mustafa Sarıoğlu: Şimdi bizim devletten aldığımız, devletin açıkladığı 1750 ton, bugüne kadar verdiğimiz ve vereceklerimizle beraber yaklaşık 20 bin tonun üzerinde.
POLİTİK ADAM: Peki, ton hesabı mı, kilo hesabı mı?

Mustafa Sarıoğlu: Yani 10 kovana bir çuval, ama şuan yine vermemiz gereken 58 tırımız kaldı, son 2 verdiğimiz liste bizim. 58 tırı da baz alırsanız 60 olsa, yaklaşık 1200-1300 ton daha vereceğiz. Onlarında bir kısmı yolda, akşam üzeri dağıtılmaya başladı. Gece dağıtılacak olanalar var, sabah ve yarından sonrayla besleme şekeri dönemini kapatıyoruz.

POLİTİK ADAM: Dağıtım dediğimiz zaman arıcılar bir bedel ödeyerek alıyorlar?

Mustafa Sarıoğlu: Şimdi şöyle söyleyeyim, piyasada 900-1000 lira şekerin çuvalı, biz şu anda nakliye dahil 390 lira, eğer ilçeye kadar giderse, uzak bir ilçe, mesela Antalya- Manavgat'a gitti, Antalya merkezden akşamüzeri Manavgat'a gitti. Nakliye dahil 400 liraya teslim edildi. Partnerimiz bize bunu 360 liraya veriyor, 365 liranın üzerine KDV ve nakliye koyduğumuz zaman, uzaklık ve yakınlık kadar 390, maksimum 400 liraya veriyoruz. Zaten şuan Türk Şeker fabrikasından çıkış fiyatı da 390 lira, güzel bir konuya temas ettiniz, o 1 kilo 200 gr şeker meselesi var ya diğer STK'lar alırız diye, biz kabul etmedik. Biz dedik burada devletimize omuz vermek istiyoruz, milletimize, bu dedik raflara gitsin, bir iki el aldık biz bunu çünkü rafa kaydıracaklardı. Mesela devletin fabrikasında 390 liraya aldıkları şekeri Bursa'daki Arıcılar Birliği üyesine 450 liraya verdi. İşte denetim dediğim bu.

POLİTİK ADAM: Yani nakliye ekledi, finansman giderleri mi ekledi?

Mustafa Sarıoğlu: Ne ekleyecek ki, Susurluk fabrikasından Bursa'ya 5 lira nakliye biner. 10 lira nakliye binsin, 400 eder.

POLİTİK ADAM: Çuval başına?
Mustafa Sarıoğlu: Tabi canım sende, işte burada biz bu denetimi istiyoruz. Nerede, milyonlarca plaka?

KABUS GİBİ TAHAP'A ÇÖKMEYE ÇALIŞIYORLAR. ÇÖKEMİYORLAR, ÇÖKEMEZLER

POLİTİK ADAM: Kim denetleyecek?

Mustafa Sarıoğlu: Tarım bakanlığı denetleyecek. Kim denetleyecek, Türk Şeker Kurumu denetleyecek. Biz denetlemeyeceğiz tabi. Bakın biz bu tür bilgi ve belgeleri inanın vatandaş direkt kendisi Cimer vasıtasıyla Bakanlığa iletiyor zaten. Üzüldüğümüz konu şu, Türkiye Cumhuriyeti gibi bir ülkede, dünyaya kafa tutan bir Cumhurbaşkanımızın olduğu ortamda niçin bu bilgi ve belgelerle ilgili bir soruşturma açılmaz. Grup toplantısında TAHAP'ı zikreden, paralel diyen siyasi parti, o verilen 6500 tonla ilgili niçin bir soruşturma açılmasını istemez, savcıları göreve davet eder? Biz TAHAP sayfaları olmak üzere, farklı kanallarda, sizin kanalınızda yine tekrar ediyorum. Bizim Genel Merkezimiz, Barbaros mahallesi, Gümüş sokak, 24/4 samimi her Türk vatandaşı gelip faaliyetlerimizle ilgili bilgi ve belgelerinizi görmek istiyorum der, biz alayına, samimi gelen herkese açığız. Biz resmi olarak 1 yıl 8 aylık bir STK'yız. Yangında TAHAP var, selde TAHAP var, trafik kazalarında TAHAP var, ülkede şeker krizi, kaos var deyip sokağa dökmek istiyorlar TAHAP var, efendim ülkede un 550-600, ekmek yok diyorlar, TAHAP var. Ülkede gübre diyorlar, TAHAP çıkıyor, kabus gibi TAHAP'a çökmeye çalışıyorlar. Çökemiyorlar, çökemezler, niye biliyor musunuz, göklerden bir karar geldi, bu karara herkes paşa paşa uyacak. Bu saatten sonra şahsım Mustafa Sarıoğlu olarak ta, yönetimimde biz kenara çekiliyoruz, torun bakacak desek te bu millet bizi bırakmaz. Bakın dün geç saatlerde Adana'dan Yüreğir'e gidiyoruz, davul zurnayla karşılıyorlar. Kozan'a gidiyoruz aynı şekilde, Mersin aynı şekilde, ülkemizin neresine gidersek gidelim insanlara biz umut olmuşuz çünkü un vermişiz, şeker vermişiz, nefes olmuşuz, problemlerini götürüp yukarıda çözülmesini sağlamışız. Mesela arıcıların en büyük sorunu, küçükbaş, yine aynı şekilde sebze nakliyatı yapan, hal nakliyatı yapan vatandaşlarımızın en büyük sorunlarından bir tanesi, burası çok önemli Fehmi Bey, kantar problemiydi. Hemen yolda aracı çekerler, denetim, bu kamyonetlerle ilgili, asında en iyi araç dünya şartlarında çağımıza göre ama istiap tonajını küçük yazmış. 50 kg geçti, yaz bakalım ceza, anlatabiliyor muyum, orada da yine Sayın Cumhurbaşkanımıza, Ulaştırma Bakanımıza, İçişleri Bakanımıza, Tarım Bakanımıza inanın 8 aydır çalışıyoruz biz o daire başkanlarından, genel müdürlerine hepsine ben teşekkür ediyorum. Önceki gün yayınladılar, 3500 kg'da aşağı kantara girme zorunluluğu kaldırılmıştır. Doğrudur, ya bu araçları ülkeye sokup vatandaşa vermeyeceğiz, verdiysek te vatandaşımızı devletimizden soğutacak, istismar yaratacak mevzuatları da değiştirmek zorunda kalacağız.

POLİTİK ADAM: Şimdi şöyle bir nokta var, şeker dağıttınız ya biraz önce bursa alıcılarıyla ilgili örnek verdiniz, 390 liraya veriyorsunuz. Kümülatif olarak bakarsanız, arıcılarla ilgili ne kadar bir tasarruf sağladınız?

Mustafa Sarıoğlu: Bakınız biz şu anda şekerle ilgili geçtiğimiz Ekim ayından itibaren 160 trilyonluk rantı engelledik, net söylüyorum.

POLİTİK ADAM: Bu kimin cebine gidecekti?

Mustafa Sarıoğlu: Milletin cebinden çıkacaktı, denetimsiz bir şekilde, nereye gidecekti, hani devletimiz tedbirler aldı biliyorsunuz dövizle ilgili, paranızı şunu yapın bunu yapın, malum 3-5 tane baronun eline gidecekti, başka hiç kimsenin değil. Bu para hem milletimizde kalmış oldu hem devletimizde kalmış oldu. Mesela bu konu ile ilgili biz kendi sayfalarımızda, daha önceki farklı kanallardaki yayınlarda da alenen söyledik. Sözleşme belli, dışarıda hiç içeri getirmeden almış olduğumuz, kaparo aldığımız, mutabık kaldığımız gübreyi,

TAHAP'IN SUÇU VE GÜNAHI DEVLETİMİN VE MİLLETİMİN YANINDA VE EMRİNDE

POLİTİK ADAM: O gübreye geleceğim, bir videomuz da var izleteceğim de,

Mustafa Sarıoğlu: Şekerle ilgili olduğu için mi? Şu fiyata veriyoruz dedik, onlarda bize içeride bunun tonu 7200 liraya şekeri temin ettiler ve neredeyse tamamına yakını özel şeker fabrikalarının şekerleridir, zaten bunların hepsinin görüntüleri de tutanak tutuyoruz. Bakın iktisadi işletmeyle, düşünün piyasadaki bir şirket gibi düşünün, yapmış olmamıza rağmen biz üyelerimize verdiğimiz her bir çuvalı tekrar, TG'si, AKS'si, iletişim bilgileri, koli sayısı ve verilen şekerin hepsini imza il taahhüt altına alıyoruz.

POLİTİK ADAM: Bunu kayıtlı, kuyutlu, devlet buna istediği zaman denetim yapar, şeker kime gitti belli.

Mustafa Sarıoğlu: Tabi, devletimizde istediği zaman denetim yapar, bu televizyonunuzun olduğu mahalledeki samimi bir vatandaş yarın çıksın gelsin desin ki, ben akşam televizyonda duydum, mesela Ankara'da Beypazarı'nda şeker verilmiş, Ovacık'ta verilmiş, bunları nasıl, kime verdiniz, buyurun teyzem, babam, yanımızda tek tek arayıp ta sorabilir, bu kadar şeffafız ve iletişime açığız. Bu kadar net ama diğer tarafta devletin vermiş olduğu, destek amacıyla vermiş olduğu, fabrika çıkış fiyatına şekeri 350 liraya sat, bunları hep yayınladıkları mesajlar, hepsi bilgi ve belgelidir bizde. 420 liraya, 450 liraya, mesela Afyon, oradaki benim TAHAP teşkilatım, aynı Burdur fabrikadan geldiği gibi 390 lira üyesine verdiği, minik nakliyeyi de kendi derneğimizden karşıladık. Ama beri tarafta diğer STK, 410-420 liraya verdi. İşte ben burada diyorum ki, biz TAHAP olarak, devletim, TAHAP'ın suçu ve günahı devletimin ve milletimin yanında ve emrinde, sürekli biz hem devletimizin hem milletimizin emrindeyiz demek mi oluyor? Niçin devletin verdiği destekten birileri, niçin birilerinin rant elde etmesine izin veriliyor serzenişini yapıyoruz. Ama beri taraftan da biz aynı faaliyetlerimize de devam ediyoruz.

POLİTİK ADAM: Bu yaptığınız iş, bir rol çalma mıdır?

Mustafa Sarıoğlu: Bu yaptığımız iş, aziz milletimizin, insanlık tarihi boyunca genlerinde ve ruhunda olan imece hareketini yeniden ayağa kaldırıp, bu milleti diz çöktürmemek hareketidir. Bu nettir. Şimdi 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık STK'lar niçin bu millete ses ve nefes olmuyor? Bizim yapmış olduğumuz benzeri faaliyetlerden yapan bir tanesinin örneğini göstersinler. Biz ülkemizde barış istiyoruz, biz ülkemizde üretim merkezli bir kardeşlikle herkesin devletimizin etrafına kenetlenmesini istiyoruz. Bizim mücadelemizin sebebi budur ve özellikle şunu söyleyeyim. Burada az önce şunu tebliğ ettiniz, dediniz ki bu gücü nerden alıyorsunuz, TAHAP hareketinde hem benim ailemin ve çocuklarımın hem de on binlerin gözyaşı vardır. Siz gözyaşı olan dua alan bir hareketi ve bunu kamuoyunun huzurunda alenen yapıyorsa, bilgi ve belgeyle yapıyorsa, ısrarla her türlü çekilmek istenen, kurulmak istenen tezgaha karşı dimdik duruyorsa, asla sahadan ayrılmıyorsa, yapacak hiçbir şey yok, hiç kimse bir şey yapamaz. Çünkü bakın, etik kuralımız net, devletimizin ve milletimizin hem emrinde hem yanındayız. Tarımın bileşenleri üzerinden hiçbir şekilde kaos ortamı yaratılmasına asla izin vermeyiz.

Bakmadan Geçme