Virüslü Dünya-3: Dejavu Yaşamak İstemiyorsanız

Siyaset anlayışı Din anlayışı Ekonomi ve ticaret Korona salgını sonrasıyla ilgili yazılacak ve muhtemelen yaşayacağımız süreçle ilgili onlarca hatta yüzlerce olay gündeme getirilebilir. Eski alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız derken, bu; yeme içme, gezme, tatil yapma, alış veriş yerlerinde uymamız gereken kurallar, toplantı tarzımız, eğitim ortamımız hatta eğitim sistemimiz ve ibadet geleneğimiz vesaire diye uzar gider. Bütün bunların eskisi gibi olmaması ne demektir diye sorulduğunda bulunacak her türlü çözümün yine eski alışkanlıklarımızı devam ettirebilmek ve geçmiş yaşam tarzımızı aynısıyla idame ettirebilmekten ibaret olduğu görülecektir. Tam bir dejavu olayı bekliyoruz ya da onu elde etmeyi umuyoruz. Eski dediğimiz sistem, 70’li yılların sonundan itibaren bütün dünyayı kasıp kavuran “demokrasi ve kapitalizm” kültürünün egemenliğinde bütün dünyaya hakim olan küresel kapitalizm değil mi? Devletin, bazı aslı fonksiyonları dışındaki bütün ekonomik süreçlerden elini eteğini çekmesi gereken, yoğun özelleştirmelerin yaşandığı, çok uluslu şirketlerin (hiçbir devletin kontrol etmeye gücü yetmeyen) küçük yerel işletmeleri yuttuğu, demokrasi çığırtkanlığı ile bütün insanların çılgın bir tüketiciye dönüştürüldüğü ve GİNİ Katsayısının son 40 yılda giderek alt gelir grupları aleyhine bozulmasının sebebi olan küresel kapitalizm anlayışı değil mi özlediğimiz ve yeniden dönmek istediğimiz yer. Bu arada, bütün dünyayı kasıp kavuran tüketim çılgınlığında, semiren ve tarihteki en güçlü konumlarına ulaşan kurumsallaşmış modern tefecilere dönüşmüş bankacılık ve finans kurumlarının, dünyanın tamamını haraca bağladığı ve küremizi 260 trilyon dolar borç altına sokmuş sistem değil mi bu? Bu tüketim çılgınlığında neler denemedik ki! Eşyalar, ihtiyaçlarımızı karşılamak içindir ilkesini terk etmedik mi? Avcılık, açlık ihtiyacımızın giderilmesi içindir esasında ve mesela balık avcıları hem kendi açlıklarını hem de bizlerin açlığını gidermek için balık tutarlar. Ancak, binlerce dolar harcayarak, avlanması yasak ve türleri koruma altında olan vahşi hayvanların avlanması hangi ihtiyacımızı karşılamak içindir? Evcil hayvanlarımız aşağı yukarı bellidir, ancak bütün AVM’lerin alt katlarında satılan doğada özgürce yaşaması gereken hayvanlar hangi ihtiyacımız içindir? Çeşitli meyve ve sebzelerden yeni yemekler denemekte fayda olabilir, ancak dünyanın en pahalı yemeğini yemek adına, altın tozuyla soslandırılmış çorba içmek nedir? Canlı maymun beyni yemeye kalkışmak nasıl izah edilebilir? 50’li yaşların altında şehirde yaşayan hiç kimse yamalı çorap, gömlek ya da pantolon giymemiştir sanırım.  Teknolojiyi takip etmek midir asıl olan yoksa iletişim ihtiyacının karşılanması mıdır? Yeni bir telefon modeli piyasaya sürüldüğünde, ilk bende olsun hırsıyla sabahın köründe mağaza önünde beklemek ihtiyaçtan mıdır? Para, yaşamsal ihtiyaçların karşılanması için bir araç olduğu halde, başkalarından bana ne, ben daha çok paraya sahip olmalıyım hırsıyla, insanlar uyurken akıl almaz bankacılık ve finans oyunlarıyla (türev piyasalar ve ürünler) döviz kurları ve faiz farklarından para kazanmak da neyin nesi? Virüs salgını öncesi küresel olarak bütün insanların alış veriş alışkanlıklarını yöneten ve yönlendiren, bir şeyin ihtiyaç olduğunu ve o ihtiyacın nasıl ve nereden karşılanacağını söyleyen bir kurumsal yapı vardır. Bu yapının asıl ayağı reklam sektörüdür. Yan örgütü ise dizi ve sinema sektörüdür. Bu sektörün yaptığı en büyük kötülük, hangi ihtiyacımızı karşılamak için olursa olsun, satın aldığımız şeyden daha iyisi var ya da ortaya çıkmak üzeredir. Ev satın aldınız, hanımınızla ve çocuklarınızla da beğenerek aldınız, ancak her akşam televizyonlarda ve sabahleyin de gazetelerde, sizin saha dün satın aldığınız evi yerin dibine sokan, yeni bir manzara ve teknik donanımla bezenmiş ev reklamlarıyla yaşayacaksınız. Ev aldınız ancak mutlu değilsiniz. Evinize aldığınız televizyon sizin evi küçümsüyor. Araba aldınız, hem de son modeldi, ancak bir ay sonra sizin araba firması kasa değiştirdi, motor gücünü revize etti ve bazı ek fonksiyonlar koydu. Sizin araba bir anda gözünüzden düştü o an. Halbuki arabanız da çok iyi. İlk hızlanması, son hızı, donanımı vesaire ile beğenerek ve uzun bir seçme sürecinde onu almaya karar vermiştiniz. Şimdi ise, en kısa sürede ondan kurtulmak ve yenisine kavuşmak ihtiyaç oldu. Aynı şey, beyaz eşyada da, telefonlarınızda da, giyimde de geçerlidir. Birisi sizi her saniye yeni bir şey almaya yönlendiriyor. Bu yönlendirme ile ihtiyaç listeniz oluşuyor ve sabah ilk işiniz onu elde etmek oluyor. Tam bir tüketim çılgınlığı. Bunun müsebbibi ise reklamlar. Reklam demekle olmuyor. Bu sektörün sadece ülkemizde elde ettiği bir yıllık gelir yaklaşık 3 milyar dolar. Türk Lirasıyla ifade edecek olursak, yaklaşık 20 milyar lira. Ülkemizdeki pastanın bu büyüklüğüne aldanmayın! Küresel reklam giderlerinin yanında bizimkisi pastanın dilimi bile olamaz. Olsa olsa pastadan bir kırıntı olacaktır. Bu reklam konusu sadece tüketim alışkanlarımızı değiştiren bir unsur da değil. Güçlü iktidarların, basın ve yayın kuruluşlarını yola getirme ve hizaya sokma aracıdır. Aslan terbiyecisinin elindeki kırbaçtır. Bu yeni dönemde, dejavu yaşamaya kalkışmak yerine, reklam sektörünü bir şekilde minimize etmeye çalışarak, tüketimi ihtiyaçlarımızla paralel hale getirmek ve bir ek kazanım olarak da özgür medyaya kavuşmak gerekecektir.    

Bakmadan Geçme